louis' pov
Elimdeki soğumuş kahveyi iki bardağa bölüp mikrodalgaya koydum kafamın içinde kaybolmuş bir şekilde. Harry'yle yürümek, kilometrelerce taş taşımış gibi yormuştu beni. Ancak eve girip Niall'ın pozitiflik saçan yüzünü gördüğümde fark etmiştim kendimi ne kadar sıktığımı.
Kollarımı tezgaha yaslayıp avuçlarıma yasladım yüzümü. Haftalardır anlam veremediğim bir yorgunluk vardı üstümde, ayakta durmaya halim yoktu. Kafamı bile omuzlarımda tutamıyordum, yaslayacak yer arıyordum durmadan.
Yüzüm avuçlarımın içinde sıcaklarken kapalı gözlerimin ardında gördüğüm tek şey gözleriydi, parlak ve ürkütücü derecede derin yeşillikteki gözleri. Ben ne kadar tedirgin bakıyorsam, o da bir o kadar keskin bakıyordu.
Başımı iki yana sallayıp çınlayan mikrofalgaya çevirdim düşüncelerimi. Fırına asılı havluyu alıp bardakları teker teker çıkardım ve bir tepsiye koydum.
Dökmemeye çalışarak tepsiyi elime aldım ve dikkatle oturma odasına ilerledim.
Odaya girdiğim an Niall'dan yüksek sesli bir kahkaha patladı. "Louis..." Kahkahalarının arasından nefes alıp da konuşamıyordu bile. "Dilin..." Kahkaha atmaya devam etti. "Dilin neden dışarda?"
O kahkaha atmaya devam ederken kahvelerden birini koltuğunun düz ve sert olan koluna koydum. Dökmemek için tepki bile verememiştim.
Sonunda rahat bir ifadeye bürünebildiğimde gülmesini durdurmaya çalışan Niall'ın kırmızı suratına göz devirip tekli koltuğa yerleştim yavaşça. "Halıda kocaman bir kahve lekesi yoksa bunu dışarıdaki dilime borçlusun."
Çocukluğumdan beri aşırı odaklandığımda dilim dışarı çıkıyordu istemsizce. Farkında olmadan yapıyordum, gurur duyduğum bir şey değildi ama bunu durdurmaya yönelik bir girişimim de yoktu.
"Bardaki çocukla karşılaşmışsınız."
Ağzımdaki kahveyi zorlukla yutarak Niall'ın meraklı yüzüne baktım. "Sen nereden biliyorsun?"
"Okuldan çıkarken gördüm ikinizi. Kahve için teşekkür ettiğimi de iletirsin." Manidar bir gülümsemeyle bardağını havaya kaldırdı.
"İletmem muhtemelen." Bir daha görmemek için elimden geleni yapacaktım çünkü.
"Neden?"
"Tekrar görmek istemiyorum." Kafamın içinde bir surat yüzünü buruşturdu bu söylediğim karşısında. Elbette istiyorsun, der gibiydi.
"Dehşet yakışıklılıkta biri var karşında ve sen görmek istemediğini mi söylüyorsun? En hetero halimle bile yükseliyorum o çocuğa."
"Sana ayarlayayım mı?"
İşaret parmağını havaya kaldırdı. "Öncelikle, eniştemi bana ayarlayamazsın. Ve tekrar ediyorum, kadınlardan hoşlanıyorum."
Ağlayacak gibi bir hisle ayağa kalkıp sızlanarak balkona ilerledim. "Enişte diyor, kendimi öldüreceğim."
Peşimden balkona geldi. "Ben çok yakıştırıyorum sizi, bu fikre alış ufaktan."
"Rüyanda bizi görürsün o zaman." Yüzümü buruşturdum ikimizin yan yana olma düşüncesine karşılık.
"Olmaz, canlı görmem lazım."
"Kumandanın pili bitmiş." Dayanamayarak değiştirdim konuyu.
"Yarın merkeze gideceğim, yoldan alırım." Kaşlarını kaldırarak bana döndü. "Liam'la buluşacağız, gelsene sen de."
Başımı salladım, Liam'ı seviyordum. "Olur, geleyim."
"Seninkini de çağır."
"Çağırayım da yesin hepimizi." Bir kelimesinde bile şaka yapmıyordum, ne yazık ki.
"Yemez, yemez. Çağır sen."
"Yer, bu arada."
"Niye yesin ya, yemez."
"Çok açık konuşuyorum, yer." Direkt gözlerinin içine baktım ama benimle tartışmaya çok hazırdı.
"Çağır da bakalım yiyor mu, yemiyor mu."
"Senin tuzun kuru, olan bana olacak. Risk alırsın, tabii."
"Ben seni korurum, başka şekillerde yemek isterse çok karışmam ama."
"Niall..." Yaptığı imalardan çalan zil sayesinde kurtulup kapıya koştum.
Açtığımda kimse yoktu. Eşiğe bırakılmış bir paket pil ve üzerinde de bir not vardı.
yemem bu arada
-H.Şok içinde kapıyı kapatıp balkona koştum. Kaşlarım çatık bir şekilde etrafa bakarken Niall ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. "Napıyorsun?"
Ağaçların arasına, binaların kenarlarına bakış açımın ulaşabildiği her yere baktım ama yoktu.
Beni mi izliyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Moira (DÜZENLENİYOR)
FanfictionKoku tüm zihnini, tüm duyularını işgal etmiş gibiydi. Parmaklarıyla uzun saçlarını tarayıp başını geriye yatırdı. Yüksek sesli müzik kulaklarını çınlatırken vücuduna çarpan vücutların teninde uzun, çok uzun süreli morluklar oluşturacağını biliyordu...