I.SAAT ON İKİNİN

80 37 0
                                    

I.

1.SAAT ON İKİ

🏹



Saat on ikiyi çoktan geçerken masada duran herkesin yüzüne özür dileyerek baktım.Sonra da yanımda keyifle yemeğini yiyen anneme."Özür dilerim." Dedim fısıldayarak.

Masanın altına girdim birden.Herkesin çatal bıçak sesleri kulağıma geldi masada bir sessizlik oldu.Herkes benim ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.Sonra fısıltılar...Onlarda geldi kulağıma.

"Lahza karmen!" Dedi annem.Eteğimi tuttum sıkıca."Keşke başka biri olsaydım." Dedim bacaklarımı kendime çekerek."Lahza." Dedi bir kez daha.

Adım Lahza karmen.Kendi yarattığı cehennemde,cenneti arayan.Daha doğrusu kendinde iyiliği arayan.Evet cehhenem bendim.Cennet ise hiç bilmediğim...
Kalın masa örtüsünü kaldırdığımda annemin yüzüyle karşılaştım.Artık çıkmak zorundaydım.Çıktım masanın altından ve sandalyeme tekrar oturdum.

Kalabalık yemek masasında,sessizlik hakimdi.Herkes benim hatama odaklanmıştı.Bunu her sahte akşam yemeklerinde yaptım.Çünkü saat on ikiden sonra yapılacak bir ikram benim görevimdi.Ve yapabildiğim tek şey masanın altına girip başka biri olmak istemekti.Annem bana acıyarak ve kınayarak baktı.Masadakilerde aynı şekilde.

Onların yüzüne karşı benim yüzüm mimikten yoksundu.Tepki vermezdim ama kafamda onların yerlerini çoktan hazırlardım.Karşımda duran benim yaşlarımda bir erkek gülerek baktı bana.
Gülmesini saklamaya çalıştı ama ben görmüştüm.Dalga geçer gibi değil gerçekten sıcak bir gülümsemeydi.İkramı ellerime verdiklerinde masada duran herkese verdim.
Çoğu akşam bir akşam yemeği olurdu.Ama hepsi sahteydi.Herkes kendi krallığını yükseltmek için iyi geçinir gibi yapardı.Gerçek buydu,her şey kendi çıkarları içindi.

Herkes ikramdan birkaç saat sonra ağızlarından biri sıvı gelir gelmez kafaları masaya düşecekti her akşam yemeğinde olduğu gibi.İşte insanları öldürmeye tam da böyle başlamıştım.Her akşam yemeğinde bunu nasıl anlamıyorlardı gerçekten şaşırıyordum.

En basit numaraydı.Ama her seferinde daha savaş başlamadan biz kazanıyorduk.Zehiri hazırlayan bendim.Zorla hazırlatılmıştı bana,para veriyorlardı.Ne kadar her şeye sahip olsamda paraya asla hayır diyemezdim.

Herkese teker teker ikram ederken sadece bir kişiye vermedim tam karşımda duran o erkeğe."Git buradan." Dedim ikramı eline verirken."Ve onu yeme."
"Ne?" Dediğinde
"Git." Dedim bir kez daha.

Başıma bela olacaktı ona ikramdan vermemem.Ama beni o masada yalnız bırakmamıştı.
Korkarak masadan kalkarken "Hemen geleceğim." Dedi ikramdan vermediğim kişi.Babam "Çabuk ol." Dediğinde kafasını salladı ve hızlıca salondan çıktı.Yerime otururken babam bana baktı ve

"Yemekten yiyemezsin.Şimdi kalk masadan." Der demez muhafızlar yanıma gelip kolumdan tuttu.Ondan bir kez daha nefret ettim."Bırakın kendim giderim." Dedim kollarımı onlardan kurtarmaya çalışırken.

Muhafızlar kolumu bıraktı.Eteğimi tutarak selam verdim ve "Herkese afiyet ve zehir olsun." Dediğime masada olan herkes iğrenç bir şekilde gülüp önlerindeki yemeklerini yemeğe devam ettiler.

Birkaç dakika sonra öleceklerdi.Odama dönüp bugünü de atlattığıma şükredecektim.Buranın ne kadar acımasız olduğunu bir kez daha hatırladım bu akşam.

Yemeklerden yemek bile dikkat gerektiriyordu.Çoğu gün emin olmadığım yemekten yiyemezdim.Çünkü beni bu şatoda öldürmek isteyen çok insan vardı.Aç kaldığım zamanlar hiç az değildi.
Odama geldiğimde masadaki erkekte arkamda gelmişti."Teşekkür ederim." Dedi yanıma biraz daha yaklaştığında.Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı.

MAHŞER MİDİLLİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin