6 . Bölüm : Birazda Benim İçimden Bir Gün

16 6 0
                                    

Günlük tutmak ilk başlarda psikoloğumun önerdiği bir şeydi, sinir ataklarıma sebep olan şeyleri bir yere yazıp aklımı boşalatmak için ilaçlardan sonraki en etkili tedaviydi. Evet beni sinirlendiren endişelendiren şeylerin günlüğü olmalıydı bu günlük ama daha çok güzel anılarımı yazıyorum çünkü sinirlendiğimde veya üzüldüğümde o anıları okuyarak kendime gelebiliyorum olması gerektiği gibi değil ama böylede kendimi tedavi etmiş oluyorum. Her anımı yazmaya başladığımda da genellikle geçen ki anıdan veya geçen ki gün hakkında hisslerim ile başlarım ve oradan devam ettiririm. Günlük yazmak hayatımda sevdiğim şeyler arasında 4 sırada; 1. Ailem, 2. Arkadaşlarım 3. Dondurma 4.  Günlük tutmak... Evet, cumartesi akşamı arkadaşlarım ile geçirdiğim kamp çok güzeldi. Şimdi ise odamda son bir hafta içerisinde güzel ve kötü olan şeylerin uzun ve detaylı özetlerini yazıyorum ama nedense biraz karamsar bir ruh halindeyim sanırım arkadaşlarımla geçirdiğim o akşam, teleskopla Veronica ve Gregor' la yıldızlar ile gezgenleri izlemiştik. O akşam teleskop için tavan arasına çıkmıştım. Babam teleskobu oraya koyduğunu söğlemişti, o yüzden bende tavan arasına gitmiştim... Kapıyı açar açmaz elini duvarda gezdirdim ve ışık düğmesine bastım ortalık istediğim kadar olmasada aydınlandı en azından artık karanlık değildi ortalık. O loş ortamda baya bir aradım teleskobu ve çok zaman kaybetmiştim. Malum ev ne kadar büyük ise, tavan arası da bir okadardır.

Bayadır da temizlik yüzü görmemiş bir yerdi, o yüzden de karma karışık ve tozluydu ortalık. Uzun sürmüştü teleskobu bulmam. Teleskobun yanın da biraz duvarın dibinde kalan, karanlık gölgeli yerde de bir sandık gözüme çarpmıştı. Cilası hâlâ işlevini gören bir sandıkdı.

Sandığı açmaya çalıştım ama açamadım, kilitliydi... Tavan arasında teleskop bulmak, sonrada sandığı açmaya çalışmada çok vakit kaybetmiştim artık arkadaşlarımın yanına dönmeliydim, o yüzden ertesi gün geri dönüp kilidi bir şekilde açmak şartını kendime verip, aşağıya indim. Ve sözümü tutup ertesi sabah annem ve babama dikkat çekmeden kahvaltımı yapıp tavan arasına çıktım.

Aileme bir şey çaktırmak istemiyordum çünkü o tavan arası benim bildiğimce teleskobumun haricinde bana ait olmayan bir çok ıvır zıvır ile doluydu ve ailem onlara ait olan şeylere dokunmamı da, pek hoş karşılamazdı doğrusu.

Sabah kahvaltıdan önce üstümü giyineceğim bahanesi ile tavan arasının yanın da ki kullanılmayan lavaboya çıktım, daha sonra gelip alırım diye bıraktığım bir kaç alet edavat vardı orada, onlarıda yanıma alıp sandığın kilidini açmaya çalışıcaktım...

Sandığın yerini unutmuştum o yüzden uzun arama çabalarının karşılığında nihai amacına ulaşmış ve sandığı bulmuştum tabi bu seferde kilidini açmak için uğraştım, epey bir zorlandım. Getirdiğim her aleti denedim ve şükürler olsun sonunda da açtım ama sanırım kilidi açmakla uğraşırken çok ses çıkarmışım anlaşılan. Hatta o kadar ki, iki kat aşağıda ki annem sesleri işidip yukarı çıkmaya başladı.

Uzakdan gelen birinin ayak seslerini duyunca hızlı bir şekilde sandığın içine bakmaya çalıştım. Sandığın içinde onun da içinde tozlanmış eski bir battaniyenin bulunduğu bir puset vardı. Benim bebekliğimden kalmadır herhalde diye düşünmüştüm ama bu kadar normal görünen bir şeyin kilitli bir sandığın içinde ne işi vardı? Buna o an için kafa yoramazdım, annem ikinci merdiveni yarılamıştı. En azından, çocukluğumda oyun oynarken saydığıma göre, sayısını tam hatırlamıyorum ama merdivenlerin çok fazla basamağı vardı hem de çok, o yüzden annem gelmeden önce biraz daha puseti inceleme şansım oldu. Pusetin yan kısmında da 2006 yılına ait olduğu yazıyordu. Ben o yıl doğmuştum.

Daha fazla burada duramazdım tam içimde ki çelişki ile uğraşırken, annem in sesini duydum "Kim var orda?", dikatli adımlar ile ilerleyerek orada ki bir dolabın yanına çekildim. Annemde yavaş adımlar ile bana doğru yaklaşıyordu yani az gelen ayak seslerinden öyle olduğu belliydi ama bir anda durdu, muhtemelen kilidinin üzerinde olması gereken ve yanın da bir kaç alet edavatın bulunduğu sandığı görmüştü.

Sandığı kontrol edercesine kurcalama sesleri duydum. Sandığın içinde ki şeyin hâlâ orda olup olmadığını kontrol etemek istercesineydi sanki. Bir anda o seslerin haricinde ki derin sessizliğini bozarak "Kimsen ortaya çık! Bu sandık da ki şey, neden umrunda? ÇIK DEDİM SANA!". Korkmuştum ve saklandığım o dolabın gölgesinden çıkmıştım. Tabi annemin o tedirgin ve bir okadar da sinirli yüzü ile karşılaşmamda bir oldu. İnanın bana daha önce onu böyle hiç görmemiştim.

'
(Çekingen bir ses tonu ile)
– Annecim.

'

...

Beni kolumdan tutup apar topar odama götürdü. Canımı acıtıyordu bunu defalarca ona söylememe rağmen beni dinlemedi, yol uzun olunca da hahı, bu durumda gülmek ne kadar makûl olur bilmem ama acıya dahada fazla katlanmam gerekiyordu. Annemin eli de biraz serttir.

...Beni odama sokup kapıyı üstümden kilitledi. (Kapıya vurarak) "Bana ceza mı vermek istiyorsun? Peki tamam ver ama ben ne yaptım ki? O puset de neyin nesi? Normal bir puset değil mi? Seni bu kadar sinirlendiren şeyde ne? ANNE!" dedim.

Ama nafileydi, sinirle aşağıya indiğini duydum, ayak seslerinden öyle anlaşılıyordu. Biraz kulağımı kapıya yaslayarak bir şeyler duymayı ümit ettim...

"
C: STEVE! STEVE!

S: Ne oldu canım? Neden bu kadar sinirlendin?

C: Olivia çatı katında ki sandığı bulmuş, bulmaklada kalmayıp açmış.

S: Ne?

C: Sana teleskopu sandığın yanına koyma demiştim!!!

S: Bak canım, açmışsa görmüşse bile eminim ki bebekliğinden kalma bir bebek puseti olduğunu anlamıştır, her insan gibi.

C: Bilemiyorum ama bir düşünsene; kim bir bebek pusetini kilitli bir sandığa koyar ki?

S: Biz, ama o zaman için çok endişeliydik ne olur ne olmaz diye koymuştuk.

C: Tamam, umarım bunu çözmeye çalışmaz. Onu biliyorsun.

S: Evet biliyorum. Umarım çözmeye kalkışmaz."

Annem konuşmalarında çok tedirgin ve sinirliydi. Bu olup bitenler bana çok garip gelmişti. Hem babam da doğru söylüyordu "Bir bebek puseti" ama neden bu durumu kurcalamamam gerektiğini düşünüyorlardı ki? Benden yine bir şeyler saklıyorlar dı ve bu gerçekden sinir bozucuydu.

İşte o gün bunlar olmuştu. Şimdi ne yapmalıyım? Belki evin içinde o sandık gibi gizlenmiş başka şeyler daha var ve sanırım onları bulmaya çalışmalıyım çünkü annemi bir şey bu kadar tedirgin ediyorsa; bir sır, bir sorun olmalı ortada. Bana kızacaklarını bile bile yapmalıyım. Neden? çünkü benden bir şey saklanmasına tahammül edemiyorum.

İlk araştırmama sandığı bulduğum tavan arsından başlamalıyım ama olmaz! Annem oraya girdiğimi gördükden sonra kapısını kilitledi.

Tamam kilit açmak da az da olsa ustayım ama bir kere daha annem fark ederse, işte o zaman ölmüş olurum.
Neyse, bir şeyleri saklamak için tek tavan arası yok. Yine de, aklımda dursun.

Belki bu seferde bodruma bakmalıyım, babam sürekli orda bir deney üzeride çalışdığını söylüyor ama aşşağıdan bir biyoloji çalışmasından veya kimya çalışmasından gelecek türden sesler gelmiyor, belki de o çalışmalar için kurduğu ekipmanlardan geliyor o sesler, yani umarım öyledir.

Bunu da merak ediyorum, sanırım başıma ne gelirse bu merakımdan ötürü geliyor. Bir karar vermiştim artık dönüşü de yoktu.


Umarım beğenirsiniz ve yazım hataların vardıysa da özür dilerim ... Yeni bölümleride beklemede kalın. ❤️💙🖤İNK

GİZEMLİ VE KARANLIK DÜRTÜLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin