21. Bölüm : Kısa Geçen Bir Tatil

8 0 2
                                    

Yavaş yavaş yere yaklaşıyorduk. Nutku tutulan bizlerin kapsülden inmesi zor oldu açıkçası. Her şey iyi hoştu ama garip bir şeyler hissediyordum bu bir duygu değildi, sanki izleniyormuşum gibi hissediyordum. Ne olur ne olmaz diye etrafıma bakınmadım çünkü eğer cidden izleniyorsam, bunu yapanın onun bunu yaptığının farkında olduğumdan haberi olmaması gerekirdi... Sadece hafif bir şekilde etrafı gözlerim ile taradım ve havada insan kokusundan garip veya farklı bir koku var mı diye havayı kokladım. Ortama uyum sağlayamamış veya garip davranan kimseyi göremedim ama farklı bir koku alıyordum, bu koku ne bir hayvan kokusu ne bir çöp kokusu ne de bir insan kokusuydu yani bunların hiç birine benzemiyordu. Daha çok... Bilemiyorum hayatım da hiç böyle bir koku almamıştım o yüzden tarif edemiyorum ama kötü bir koku değildi, güzelde diyemezdim çünkü beynim daha önce böyle bir kokuyu almadığı için şimdi böyle bir kokuyu alınca her hangi bir tepki de  vermiyordu, e durum böyle olunca da net bir tanım yapmak çok zor... Aslında bu koku biraz şeyi andırıyor, bir dakika bir dakika bu bu sanki bozuk kan kokusu. Evet evet hatırladım, ben bu kokuya bir zamanlar baya aşinaydım. Bu koku kesinlikle bozuk kan kokusu. Ben 7 8 yaşlarındayken babamın şehir suyundan zehirlenen hayvanlardan ve insanalardan aldığı  bir sürü kan örnekleri ile dolu olan küçük bir difrizi vardı, bu iyidi hoştu ama daha detaylı incelemeler gerektiğinde eve direket cesetleri de getirmesi gerekirdi çünkü babam evde daha rahat çalışırdı , öbür türlü şehir adli tıp morgunu kullanması gerekirdi , ki babam orada ki uzmanlar tarafından sürekli rahatsız edilirdi... Eve getirmesi gereken, dere suyundan zehirlenen geyik ve kampçı insan cesesetleri vardı ama insan cesetlerini yasal olarak evde bulundurmak uygun şartlar, uygun ortam sağlanmadığı sürece yasak olduğundan babamda sadece zehirlenmiş geyik cesetlerini eve getirebiliyordu ama o zamanlar cesetleri koyabilecek kadar büyük bir difrizimiz olmadığından 1 gün süre ile dışarıda kalmaları gerekiyordu... O zamanlar babamın vücutlarında açmış olduğu kesiklerden sızan, bozulmuş kanların kokusu bir çok defa burnuma gelmişti ama şehrin göbeğinde bu kokunun ne işi olabilir di ki? Yani en azından bir hayvan cesedi varsa bile bu kadar kokmaya kalmadan, şehir denetimi tarafından hemen ortalıktan kaldırıldı. Acaba yanımızda getirdiğimiz kan torbaları mı kokuyor? Ama onlar arabanın bagajında ve buz çantasının içindeler, bozulmuş olmalarına şu anlık imkân yok. Ayrıca kesinlikle izleniyorum. Buna eminim. Şu an buralarda beni izleyen her kimse veya kimlerse sanırım onlar bir vampir. Koku o kadar artıyor ki, bu koku sadece bir kişiye veya bir kaç kişiye ait olamaz, bir çok kişi var. Sanırım cidden takip ediliyorum ve muhtemelen onlar başından beri her daim beni takip eden vampirler, yani başka kim olabilirler ki ? Çaktırmadan bunu babama anlatmalıyım. Ayrıca buradan mümkün olduğunca, çevrede ki insanlara, arkadaşlarıma ve babama bir zarar gelmeden gitmeliyiz. Çabuk düşünsem iyi olur çünkü aşağıya indiğimiz an ölmüşüz demektir.

Babam ile direkt konuşamam yoksa o vampirler üstün duyma yetileri ile duyarlar. Mesaj yazsam ama ben telefonumda bir şey yazdıktan hemen sonra babamın telefonuna bakması dikkat çeker... Telapati yeteneğimde yok. Bir dakika, çantam da tükenmez bir kalem olacaktı... Ahha. Bu sırada dönme dolabın bizim bindiğimiz kapsülü zemine yaklaştı , işte birazdan av başlıyor olabilirdi. Olailirdi diyorum çünkü umarım kalabalık bir meydanda 3 genç kıza ve 1 yetişkine saldırmalarının kötü olacağını biliyorlardır ve o yüzden de sadece izlemekle yetinebilirler yada gözleri hiç bir şeyi görmüyordur ve istediklerini hemen o an yaparlar...

Arkadaşlarımın yanından ayrılıp kapsülün diğer ucunda ki babama gittim ve onun ile havadan sudan konuştum ve ardından elini elime alıp ilk önce ani tepki vermemesi gerektiğini ve hem takip edildiğimizi hem de izlendiğimizi ve dinlendiğimizi anlatan bir simgeyi babamın eline çizdim. Bu simge bir yıldızdı... Babam ve ben, kana köreltme operasyonumda bu tür şeyler ile aklımızı dağıtıyorduk. Bu o zamanlardan kalma bir simge... Oda gayet soğuk bir yüz ifadesi ile "Tamam sağ ol" dedi. Yani tabi ki de herhangi bir şey için teşekkür maiyetinde değildi o söylediği. O iki söz sadece bir saptırmadan ibaretti. Acaba ne planlıyordu? Benim planım vardı ama hepsini ifade eden bir simge tabiki de türetmemiştik. Çantamdan çıkardığım bu kalem sadece acil durum simgeleri içindi ve onlarda çok fazla kapsamlı anlamlar ifade etmiyorlardı  sonuçta çok zor bir zaman dilimindeyken kafa dağıtmak amacı ile üzerlerinde biraz düşünmüştük , belki bir gün gerekirler diyeydi ama o bir günün hemen geleceğini ve o yüzden de simgelerin üzerlerinde daha detaylı düşünmemiz gerektiğini düşünmemiştik... Çantamda kalem olduğu kadar babamın karvizitleri de vardı. Tabiki de başta simgeler yerime bu karvizitleri kullanabilirdim ama bu seferde durup dururken yakın mesafede olduğum babama neden uzaktan bir not gibi gözüken kâğıdı vereyim ki? Karşımdaki vampirler gibi düşününce , bu cidden çok göze batardı ama bu kartvizit fikri bir şekilde işe yarayabilir... Kapsül aşağıya ulaşmıştı ve kapsülün içindeki 20 kişi aynı anda üçer üçer hararetli bir şekilde çıkıyorlardı. O esnada babamın eline bir not bıraktım, o not benim planımdı... Kapsülden çıktığımız gibi babam not kâğıdını tuttuğu eli ile sanki ceplerinde bir şeyler arıyormuşçasına davranmaya başladı ve elinde ki kâğıdı sanki aradığı şey oymuşda, buldum der gibi gülümsüyordu. Babam profesör olmasa oyuncu olurmuş, vay babama bak sen... Planımı o küçük kartvizite sığdırabilmek için olabildiğince küçük, ki bu benim için çok zor bir şeydi, hemen yazmam gerektiği içinde hızlı yazmıştım... Babamda birazcık zorlanarakta olsa kâğıtta yazanları okuyabilmişti yani sesli bir şekilde "Hımm tamam tamam" demesinden bu anlaşılıyordu. Bana söylediği şey belliydi, evet önecellikle mükemmel yazımı okuyabilmişti ve tabiki önemli olan diğer bir şey vardı oda planımı onaylıyor olmasıydı... Plan şu, ben Veronica 'yı alıp otele gideceğim ve eşyalarımızı toplayacağız babam da Jasmin ile havalimanına gidecek ve bizi orada bekleyecekler. Veronica bu şehri tanıdığı için onu yanıma aldım , hem de onu korumalıydım. Babam da yetişkin olduğu için ve Jasmin buraları tanımadığu için onun ile ilgilenecekti. Şimdi sıra kızları ikna etmekteydi . Babama , kafamı bir kere hafifçe salladım ve o da yanımızda ki iki kıza dönüp,

GİZEMLİ VE KARANLIK DÜRTÜLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin