_
__
___Ben duştan çıkıp Jungkook duşa girdiğinde, hava karardığı ve hafif esmeye başladığı için Bam ve Tan'ı içeri aldım. Yemeklerini de önlerine koyduğumda keyifle yemeklerini yemeye başladılar. Onlar yemek yerken ben de ikisinin başını seviyorken Tan rahatsız olup havladığında, bu ihanet karşısında nasıl tepki verilirse öyle tepki verip gözlerimi kıstım.
Birkaç dakikanın ardından Jungkook'da duştan çıktığında dışarı çıkmak için hazırlanıyorduk. İlk yanımıza Tan ve Bam'ı da almak istesek de gece karanlığında bir şey olmasını istemediğimiz için onları bırakmış sadece ikimiz çıkmaya karar vermiştik.
El ele odadan çıkıp asansörün olduğu bölüme gittiğimizde asansör açılmış içinden de Seojoon çıkmıştı. İlk yanımda Jungkook'u görmeyi beklemediği için şaşırmış sonra boğazını temizlemişti.
Bakışlarını bana döndükten sonra "Ben iyi olup olmadığını merak ettiğim için gelmiştim." dedi.
Jungkook sanki, birleşmiş ellerimizi Sejoon görmüyormuş gibi bir de beni biraz daha yanına çekmişti. "Gördüğün gibi gayet iyi. Yanımda."
Yüzü sesine zıt olarak sertti. Seojon gergince ensesini kaşıdı. Jungkook'un tehditkar konuşması içimi ürpertirken aralarında sorun oluşmasını, belki bir milyonuncu kere söyleyeceğim ama, isteyeceğim en son şeydi. Tamam Jungkook Seojon'u sevmiyordu. Bunun ben de farkındaydım. Ama onu bir tehdit olarak algılaması çok saçmaydı. Seojoon hem benim arkadaşımdı hem de ruh eşi vardı. Sanki hiç bitmeyecek gibiydi bu kavgaları.
Ortamın tekrar gerildiği hissederken Seojoon'un tekrar boğazını temizledikten sonra elini Jungkook'a uzatmıştı. Ben de en az Jungkook kadar Seojoon'un bu hareketine anlamdıramamıştım.
"Evet, iyi bir şekilde tanışmadık ama sizin adınıza cidden mutluyum. Lütfen beni tehdit olarak algılama. Umarım mutlu olursunuz."
Hem içim rahatlamış hem de şaşırmıştım. Jungkook'un da kasılmış çenesi gevşemiş gülümsemişti. Ona uzatılan eli tutup sıkmıştı. "Teşekkürler."
Durumun çözülmesiyle mutlu olmuştum. En azından bu geceyi sorunsuz atlatmıştık.
"Siz galiba dışarı çıkıyorsunuz. Size iyi eğlenceler."
𐤀 𐤀 𐤀
Eyfel Kulesinin önünde durmuş dev, ışıklı kuleye büyülenmiş bir şekilde bakıyorduk. Paris'in bu güzelliği beni benden alıyordu resmen. Heyecanla eline asılıp onu çekiştirmeye başladım. "Hadi en üst kata çıkalım Jungkook!"
Gülerek onu sürüklememe izin vermiş gerekli ödemeyi yaptıktan sonra Eyfel Kulesinin üst katına asansörle çıkmıştık. En tepe kısmına geldiğimizde koruyucu demirlerin ardından görünen yere, şehrin ışıl ışıl manzarasına gülümseyerek baktım. Karanlık gök yüzünü aydınlatan şehir ışıkları ve nehrin içinde olan teknelerin ışıkları insanı büyülüyordu.
Bu manzarayı ilk görüşüm değildi ama bunu Jungkook'la izlemek eşsizdi. Çünkü bu anı onunla paylaşmak, aynı duyguları hissetmek tarifi imkansız bir zevkti.
Hala gülümsemeye devam ederken "Çok güzel değil mi?" diye sordum. Mırıltılarla beni onayladığında bakışlarımı manzaradan çekip ona döndürdüm. Jungkook'un gözleri benim üstümdeydi. Manzaraya değil de bana "Evet, çok güzel." demesi utanmama sebep olmuştu ama hissettiğimin tam zıt bir şekilde yüzümü ekşittim. "Bu çok klişeydi ama."
İlk dediğime kahkaha attıktan sonra koluyla belimi sarıp beni kendine çekti. Ellerim göğsünün üstüne denk gelirken diğer koluyla da belimi sararak beni kolları arasına aldı. Kafasını hafifçe eğip burunlarımızın birbirine değmesini sağlayıp içimin gittiği gülümsemesini sunup aynı zamanda kıkırdayarak "Ama doğruyu söylüyorum." diye isyan etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Baby Bear | Taekook
FanfictionDünya eğlence sektörünü elinde tutan alfa Jeon Jungkook ve onun hayatını değiştirecek olan biriciği güzeller güzeli omega Kim Taehyung. Alfa Jungkook Omega Taehyung