【8】

509 43 18
                                    



_
__
___


Çekimleri iki gün önce bitirmiş ve bence mükemmel bir iş çıkarmıştık. Şimdi ise Louvre Müzesinin önünde yapılacak olan moda haftasına gidiyordum. Müzenin önüne geldiğimizde heyecandan ölmek üzereydim. İlk defa bu kadar büyük bir organizasyonun içinde yer alacaktım. Mahvetmek istemiyordum.

Ya sahnede takılıp düşersem ve gelecek 10 yıl bunun hakkında konuşurlarsa?

Aklıma gelen bin bir tane senaryoyla daha da panik yapıyordum. Jungkook direksiyondaki elini, stresten bileklerini kaşıyan elimin üstüne koydu. Beni sakinleştiren gülümsemesi yüzünde belirirken aynı zamanda elimi dövmeli eliyle kendi yüzüne götürüp avucumun içine küçük bir öpücük bırakmıştı. Gözleri avucumdan tekrar gözlerime geri döndüğünde bu görüntü kalbimin teklemesine yol açarken boğazımı da kurutuyordu.

"Taehyung sakin ol. Bugün güzel geçecek."

Zaten heyecandan çok hızlı atan kalbim daha da hızlanmıştı kelebek dokunuşuyla. Bu nasıl sakinleştirmeydi böyle? Tabii şu anki heyecanımın nedeni Jungkook'un avucuma bıraktığı kelebek öpücüktü. Hala hissediyorken gülümseyip onu onaylamak için başımı hafifçe aşağı yukarı salladım.

Emniyet kemerimi çözüp arabadan inmeden hızlıca Jungkook'un dudağına, aynı avuç içime yaptığı gibi, kelebek öpücüğünü kondurdum. Afallaması geçene kadar ben çoktan arabadan inmiş kapıyı kapatmıştım. Belimi onunla aynı hizada olabilmek için biraz büktüğümde göz göze gelmiştik. Gözlerimi kısıp tehditkar bir ses tonunda konuşmaya çalıştım.

"Sakın geç kalayım deme!"

Az önceki tepkime kahkaha attıktan sonra ciddi bir tavırla "Hayatta kaçırmam!" demişti.

Bu gün defile zamanına bir saatte şirket toplantısı olduğu için geç kalmasından biraz endişeleniyordum. Gerçi sahnedeyken sadece önümüze bakarak yürüdüğümüz için kimseyle göz göze gelemiyorduk ama yine de orada olmasını istiyordum.

Son kez gülümseyip el salladıktan sonra beni bekleyen ekibin yanına gittim. Orada geçen senelerden arkadaş olduğum Luhan'ı görünce hemen birbirimize sarılmıştık. En sonunda ayrıldığımızda da çığlık atarak yanaklarımı sıkmıştı. "Yaaaaa seni ne kadar özledim!"

"Ben deeee seni çok özledim!"

Yanaklarımı sonunda serbest bırakıp, heyecanla birkaç soruyu art arda sormaya başladı. "Ne kadar uzun zaman oldu görüşmeyeli. Jimin nasıl? O niye gelmedi? Naptınız bensiz? Az önce seni bırakan o yakışıklı kimdi? Kocan mı yok-"

En sonunda nefessiz kaldığı için sözünü bitiremeyince durup birkaç saniye nefeslenmişti. Bu haline kahkaha atmış, bizim için kiralanan karavana doğru giderken sorularını cevaplamaya başlamıştım. "Jimin hamile olduğu için gelemedi."

Gözleri sonuna kadar açılıp önümü geçip beni durdurmuştu. "NE BANA NASIL HABER VERMEZSİNİZ! Of bilseydim hemen Kore'ye gelirdim. Benim minik civcivim hamile mi şimdi? Çok duygusallaştım ama ben!"

Anında gözlerinden yaş gelip elleriyle silmeye başladığında, gözlerindeki ellerini hemen çekip ona sarılmıştım. "Üzülme, beraber döneriz Kore'ye. Hem ona çok büyük sürpriz olur."

Fikrimi mantıklı bulunca ağlamayı bırakıp bana sarılmıştı. "Tamam öyle yapalım. Hadi gel sana takacağım takıları göstermek istiyorum. Kelimenin tam anlamıyla MÜKEMMEL!"

Mükemmel kelimesini gözleri ışıldayarak söylemesine kahkaha atmış ve karavanına binmiştim. Onun bu duygu değişimlerine alıştığım için çok normal geliyordu bir anda ağlayıp bir anda gülmesi.

My Baby Bear | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin