3 | only love can hurt like this

462 40 13
                                    

"O'na âşık olduğunu ilk ne zaman fark etmiştin?" diye sordu Hyunjin yüz üstü dönerken, başını kollarına yaslamış ve gözü, terden sırılsıklam, birbirine karışmış saçlarını daha da dağıtan ve cilalanmış gibi parlayan, iri iri lekelerin süslediği sırtını yalayıp geçen rüzgâra aldırış etmeden pencere pervazına yaslanarak sigara içen çıplak beden üzerindeydi.

Duyduğu soru üzerine yere diktiği bakışlarını doğrudan karşısındaki yatakta, üzerinde kalçalarına kadar örtülü bordo saten çarşaf ile uzanan bedene yönelten Chan, "Neden sordun?" diye sordu.

"Öylesine," Omuz silkti Hyunjin, "Birisinde kendimi bütünüyle ve sonrasız olarak yitirmedim henüz, nasıl hissettiriyor merak ediyorum sadece." dedi bardayken Chan'ın âşık olduğu kişi için bahsediş şekline atıfta bulunarak.

"Pekâlâ," diye mırıldandı Chan ve sigara dumanını pencereden dışarı üfleyerek konuşmasını sürdürdü: "Ben bile anlayamıyorken, sana nasıl tarif edebilirim ki?"

"Hissettiklerini tamamen anlamayı beklemiyorum zaten ama her şey için tanım var, aşk da nasıl bir his, bir tarifi olmalı yani, değil mi?" dedi ve oyuncu bir tavır takınarak somurttu, saat sabah dört civarıydı ve saatlerdir karşısındaki sarışın ile durmaksızın sevişiyorlarken, ona bunu sormak ne kadar doğru olur bilmiyordu ama söz ağzından bir kere çıkmıştı ve âşık olduğu kişi her kimse deli gibi merak ediyordu Hyunjin.

"O'na bir keresinde, "Birisine âşık olduğunu nasıl anlarsın?" diye sormuştum tıpkı senin bana sorduğun gibi çocuksu bir hevesle ve bana bir gün birisine nefes alırmışçasına ihtiyacın olursa, işte o zaman anlayacaksın demişti." Duraksadı ve sanki unutulmuşu hatırlamışçasına dudaklarında silik bir gülümseme gezindi. "İlk duyduğumda anlam verememiştim bu dediğine, birisine nasıl böyle çok ihtiyaç duyabilirim ki diye düşünmüştüm o an; sonra fark ettim ki ona nefes kadar ihtiyaç duyuyorum ben, yokluğunda sanki iki görünmez el boğazımı sıkıyormuşçasına boğuluyorum." dedi gülümsemesini bastırmak ister gibi dudaklarını birbirine bastırarak Chan, sadece onun hayali bile yüceltiyor, saflaştırıyor ve ruhunu dindiriyordu.

"Ben," dedi kuru bir sesle, neredeyse nefesi kesilerek, "Bu kadarını beklemiyordum cidden, dikkat et Bang Christopher, sana âşık olabilirim." Chan'ın bakışları kendisine döndüğünde göz kırpıp öpücük attı ve sonunda onu güldürmeyi başardı ve bu sadece yüzünü değil; şu an içerisinde bulundukları odanın atmosferini de değiştirmiş, ciğerlerini çalışmayı bırakmamak, oksijen almayı sürdürmeye ve gözlerini, gözlerinin kenarlarındaki küçük çizgilerde, yanaklarının ortasındaki gamzelerde kaybolmamaya ikna etmeye çalışıyordu içten içe kendisini çünkü karşısındaki beden az önce söylediklerinde şaka yapmış olduğunu düşünse de tamamen ciddiydi Hyunjin.

"Daha önce hiç âşık olmadığına inandıramazsın beni, Hwang." dedi sigarasını pencere pervazının ıslak zeminine bastırıp söndürerek Chan, Yunan tanrılarının bile kıskanacağı derecede güzel olan bu adamın tavlayamayacağı kimse olamazdı.

"Ciddiyim," dedi ona, biraz fazla kuvvetle ve sonra boğazını temizleyerek, boynunun kenarını kaşıyarak sarışına gülümsedi, "Olmadım ama çok iyi âşık taklidi yaparım."

Chan, pervazdaki külü silkelerken soran gözlerle küçüğüne döndüğünde, "Tiyatro kulübündeydim üç yıldır ve ilk başlarda isteksiz olsam da zaman geçtikçe rol yapmaktan aşırı keyif aldığımı fark ettim; birkaç saatliğine de olsa kendimden başka bir kişiliğe bürünebiliyor ve sonra yine kendim oluyordum." dedi sarışın olanın merakını gidererek Hyunjin.

"Başka birisi gibi davranmak... Çok mu zevkli?" diye sordu Chan, yaslandığı pervazdan doğrularak birkaç adımda yatağa yaklaşarak uç kısmında oturdu ve Hyunjin'in kalçalarına kadar örttüğü bordo pikeyi çekiştirerek bedenini gözler önüne serdi.

emptiness | hyunchanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin