"Yanlış," dedi Changbin yayıldığı kanepede doğrulurken sarışını tekrar uyararak. "Nakaratı kaçırıyorsun her defasında, Chan." Sigarasını küllüğün kenarına bastırarak söndürdü ve uykusuzluktan acıyan gözlerini onun gözleriyle buluşturdu, şu an kulüp kulisindeydiler ve birkaç saatte olduğu gibi Chan'ın haftalardır üzerinde çalıştığı ve bugün ilk kez söyleyeceği şarkının provasını dinliyor ve yardımcı olmaya çalışıyordu.
"Siktir!" Omzunu bıkkın bir şekilde silkti ve elindeki gitarı yan tarafına bırakarak arkasına yaslandı. "Odaklanamıyorum... İkisinin o görüntüleri aklımdan çıkmıyor, Changbin." dedi içeriden gelmekte olan müzik ve insanların gürültüsünden dolayı sesini yükseltmek zorunda kalarak Chan, sabahtan beri kontrol altında tuttuğu siniri birden patlak vermişti en sonunda.
"Felix'i ilk kez başka bir erkek ile öyle görmüyorsun," dedi Changbin açıkça, saat neredeyse gece yarısına gelmişti ve sarışın olan hem ruhen hem bedenen çok yorgundu; Changbin onun gözlerinin altındaki koyu torbaları görebiliyordu. "Biliyorsun."
"Ama bu kez farklı," dedi burnunun kemerini sıkarken ağırca nefes verdi, Evet, Changbin haklıydı; bu Felix'i ilk kez başka bir erkek ile görüşü değildi ama hiç böylesine katlanamayacak kadar dolmuş hissetmemiş, canı bu kadar yanmamıştı. "Farklı çünkü yanındaki kişi herhangi alelade birisi değil, Hwang Hyunjin!" Boğazında atan kalbini sakinleştirmeye çalışarak acıyla yutkundu Chan.
Hissettiği, yalnızca derin bir güçsüzlük duygusuydu; hayal kırıklığı ya da öfke değil.
Kaybolmuş, duyguları bulanık ve karmakarışık bir hâl alıvermiş; bomboş, içinde kabaran bu güçlü hislerin pençesinde tir tir titremeye başlamış ve sanki diri diri gömülmüş gibi hissediyordu kendisini o an. Toprağın altındaki tabutunda uyanan, bağırıp çağıran, duvarları yumruklayan biriydi; yukarıda onun sesini duyan olmuyor, insanlar seke seke üzerinde yürüyorlar, onun sesi de kendi yalnızlığının içinde boğuluyordu ve Felix'ten başka bir kurtuluş göremiyordu. İçinde dallanıp budaklanan, su yüzeyine çıkan her ne varsa, kendisine yakın olarak yalnızca Felix'i biliyor, ona ilişkin bir hayal olabiliyordu.
"Tamam, Hyunjin'le aranızda bir şeyler yaşanmış olabilir hem de fazla samimi bir şeyler ama oldu bitti ve senin için sadece seks olduğunu söylediğini hatırlıyorum. O da diğerleri gibi herhangi birisi olmalı böyleyse, değil mi?" dedi Changbin tek kaşını biraz yukarı kaldırarak, zaten küçük olan gözlerini iyice kısmış ve bakışlarını bir an bile yüzünden ayırmadan sarışını izliyordu. "Değil mi, Chan?" diye yineledi sorusunu, şimdi sesi birkaç oktav yükselmişti.
Chan derin bir nefes alıp gözlerini kapadı, "Ben..." dedi ve duraksadı; evet, gayet basit ve net bir soru sormuştu Changbin ama cevap vermek hiç bu kadar zor gelmemişti ona, belki de cevabından kendi de emin olmadığından ya da eğer dile getirirse gerçek olurdu ve o bunu kabullenmek istemiyordu. "Tabii ki sadece herhangi birisi, yine de aramızda bir şeyler yaşandı ve o ikisinin birlikte olması çok rahatsız ediyor beni ama bu Hyunjin ile ilgili değil, Felix ile ilgili, Changbin... Gerçekten!" Niye bu kadar inkâr etmek zorunda hissettiğini bilmiyordu ama Changbin'in başka türlü düşünmesine izin vermezdi, veremezdi.
"Felix için endişelenmene gerek yok," dedi Changbin, sakin çıkan ses tonuyla sarışını rahatlatmak istercesine, "Hyunjin'i uzun zamandır tanıyorum ve dışarıya çok soğuk, etrafında olan biten her şeye karşı kayıtsız ve gereğinden fazla alaycı birisi gibi bir enerji yansıtsa da tahmin edemeyeceğin kadar zor şeyler yaşadı ve hiçbir şey kolay olmadı onun için, emin ol ve hâlâ daha üstesinden gelemediği sorunlarla cebelleşiyor ama her şeye rağmen dimdik ayakta ve asla çabalamaktan vazgeçmiyor. O gerçekten iyi bir insan ve asla kimsenin duygularıyla oynayacak karakterde değil, eğer Felix'e hoşlantı tarzında hisler beslemiyor olsa daha en baştan açıkça söylerdi, o yok yere umut vermez, inan bana." Uzanarak elini Chan'ın omzuna koydu ve birkaç kere hafif hafif sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emptiness | hyunchanlix
Fanfic"İkimiz de seviyoruz," dedi Chan kollarının arasındaki bedeni sıkıca sarmalarken, Felix'in hıçkırarak ağlamamak için kendisini zor tuttuğunu, ona doğru yaslanan bu küçük, ince ama güçlü vücudunun tir tir titrediğini hissedebiliyordu. "İkimiz de sevi...