"Yani," dedi Chan araba partinin yapılacağı villanın avlusuna girerken, "Günlerdir gelmen için o kadar dil döktük ama umurunda olmadı ve şimdi doğru mu emin bile değilken, sırf Jeongin'in burada olacağını duyduğun için gelmek istiyorsun. Arkadaşlık ilişkilerine verdiğin değer gözlerimi yaşartıyor, Min." Sürücü koltuğunda oturan küçüğüne dönerken alaycı gülüşü yeniden dudaklarında yer edinivermişti.
'Günlerdir' derken son derece ciddiydi sarışın olan, Minho'nun son günlerde durgunlaştığının bilincinde ama bunu ona fark ettirmeden; her biri onu iyi hissettirmek için ellerinden geldiğince bir şeyler yapıyorlardı, ki perşembe gecesi de küçüğünden aldığı bir aramayla kendisini izbe bir gece kulübünde bulmuş ve bu gece dilediğince kendilerine acıyacak ama sabah olduğunda, hiç bu gece yaşanmamış gibi davranacaklarına dair söz vermişlerdi. O geceye ait hatırladığı en net şey ise Minho'nun bilinci yarı açık, kelimeleri zar zor bir araya getirerek Jeongin'i özlediğiyle ilgili sızlanmalarına karşılık; turuncu saçlı gence Felix ve Hyunjin ile son zamanlarda aralarında yaşananları anlatırken, bir yandan da alkol komasına girmek istercesine önüne ne konulursa içerek ağlamasıydı. Sabah da Minho'nun evinde, koltukta birbirlerine sarılmış bir hâlde uyanmışlar ve tıpkı söz verdikleri gibi o gece ile ilgili tek kelime etmemişler, içine düştükleri o derin ve karanlık çukurdan, kendi ışıklarını yakmış ve birlikte çıkıvermişlerdi.
"Siktiğimin parti saçmalığı umurumda değil çünkü," dedi Minho da sarışın bedene doğru dönerken, "Benim için gereksiz kalabalık ve fazla gürültülü bir ortam, ayrıca perşembe gecesi ne kadar içtiysek hâlâ beynimde filler tepiniyor gibi hissediyorum." Yüzünde ekşi bir şey yemişçesine bir ifade oluştu, Minho'yla ilgili en bilindik şeylerden biri de o sarhoşken etrafında olan biten hiçbir şeyi ayıldığında hatırlamazdı ve bu da açıkçası onun işine geliyordu çünkü Felix ve Hyunjin ile ilgili söylediklerini hatırlaması demek; bir açıklama yapması gerektiğiydi ve daha kendi bile bilmezken ona ne diyebilirdi ki?
"Biliyorum," diye mırıldandı Chan, birkaç saniye ona baktıktan sonra alt dudağını ısırıp, "Ama Jeongin'in geleceğine emin misin?" Siyah oje sürülü parmaklarını gelmeden önce fön çekmiş olduğu sarı tutamların arasından daldırarak düzeltti.
"Jeongin, Seungmin'e geleceğini söylemiş." derken belli belirsiz bir omuz silkti, "Köpüş surat yalan söylemeyeceğine göre burada olacağına eminim hem Jeongin gibi bir sosyal kelebek asla kaçırmaz böyle bir ortamı, bilirsin." Alaycılığı açıkça okunan gözlerini sarışın bedene doğrultmuş, yüz hatları bu durumdan hoşlanmamışçasına gerilmiş ve onun tam olarak neyi ima ettiğini anlayan Chan, karşı konulamaz bir kahkaha kriziyle sarsılmasına engel olamamıştı.
"Evet," dedi zar zor Chan, nefes alamıyormuş gibi kafasını kaldırdı ve derin derin nefes aldı, "Ve sen de biliyorsun ki Seungmin yalan söylemez ama Jeongin söyleyebilir." Gülmekten gözlerinden yaşlar geliyordu; Jeongin'i neredeyse üniversitedeki herkes tanır, sever ve onunla konuşmaktan hoşlanır, düşüncelerine önem verirlerdi ancak sırlarını asla paylaşmazlar çünkü onun tam bir patavatsız olduğunu ve çok kez ortalığı birbirine kattığına yakından şahit olmuşlardı.
"Burası Jeongin'i savunmam gereken yer oluyor değil mi?" Tek kaşını kaldırdı Minho, yüzünde sisler içinde bir manzaraya bakar gibi karamsar ifade oluştu.
"Muhtemelen," dedi belli belirsiz başını sallarken acıklı bir ifadeyle Chan, gülmemek için kendisini zorladığından yanakları titriyordu.
"Siktir!" Başını koltuğun sırt yerine yasladı, birkaç kez derin nefes aldı Minho. "Sevgilim dürüst birisi diye savunmam, asla yalan söylemez demek isterdim şu an ama söylüyor hem de çok rahat, çok profesyonel ama o yalanlar sayesinde de az kıçımı kurtarmadı." derken dirseğiyle sarışın bedeni nazikçe dürttü; Chan ise ona baktığında gülümseyip kalın kirpiklerini kırptı daha genç olan.
![](https://img.wattpad.com/cover/200923091-288-k309029.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emptiness | hyunchanlix
أدب الهواة"İkimiz de seviyoruz," dedi Chan kollarının arasındaki bedeni sıkıca sarmalarken, Felix'in hıçkırarak ağlamamak için kendisini zor tuttuğunu, ona doğru yaslanan bu küçük, ince ama güçlü vücudunun tir tir titrediğini hissedebiliyordu. "İkimiz de sevi...