6 | tell me we weren't just friends, this doesn't make much sense...

430 34 24
                                    

"Hyunjin!" dedi başını geriye atarak inlercesine Felix; bedenini sarmalayan güçlü zevk dalgasına direnmeye çalışarak elleri arasındaki demir yatak başlığını parmak boğumları bembeyaz oluncaya dek sıkıca kavramış, hissettikleri giderek tadına doyulmaz bir hâle geliyor, yoğunlaşıyor ve bedeni tepeden tırnağa -özellikle siyah saçlı gencin elinin değdiği bölge- zevkle geriliyordu.

"Efendim, Lixie?" dedi alaycı bir tavır takınarak Hyunjin; tüm dikkatini sağ elinin parmakları arasındaki ince uçlu fırça ile önünde çırılçıplak uzanan sevgilisinin göğüs bölgesine çizmekte olduğu desene vermişken, sol eli ise rahatlatmak istercesine Felix'in elini sıkıca kavramıştı.

"R-Resim çizeceğini söylemiştin," dedi tıslayarak fırçanın yumuşacık tüyleri yeterince uyarılmış göğüs ucunu okşarken, vücudunun diğer kısımları gibi dudakları da uyuşuktu ve kelimeleri telaffuz ederken hiç olmadığı kadar zorlanıyor, içinde bir şeylerin kıpırdanmaya başladığını hissedebiliyor ama bastırmaya gücü yetebileceği kadar bedenine söz geçiremiyordu o an.

"Ben de resim çiziyorum ya zaten," Gülümsedi Hyunjin ve elindeki fırça su kabını boylarken, eğildi ve serbest kalan eliyle sevgilisinin yüzünü okşadı; Felix ise sevgilisinin parmakları yüzünü arşınlarken sıcaklığın bütün bedenine yayıldığını hissediyor ve onun elinden yayılan tinerimsi boya kokusu doluyordu burnuna, ellerini milyonlarca kez yıkasa da çıkmayan, inatçı bir koku.

"Vücuduma mı?" diye haykırdı hâlâ olanlara tam olarak anlam veremediğinden şaşkınlıkla, Hyunjin'in diğer elinin ağır ağır kasıklarında dolandığını hissediyor ve bacaklarını birbirine bastırmak dürtüsü ile kıpırdanıyordu, tabii bacaklarının arasındaki beden izin vermediği için hareketleri oldukça kısıtlıydı.

"Senden daha güzel bir tuval bulamayacağıma göre," Son zamanlarda bağımlısı olduğu Felix'in misk kokusunu içine çekerken yanaklarındaki çillerine birkaç öpücük kondurdu, ardından dudağından da öptü ve temiz bir fırça alarak tekrar eski konumuna gelmişti.

"Beni böyle kıvrandırmak çok mu hoşuna gidiyor?" Göğsünün ortasından yavaş yavaş aşağıya doğru inen ve ardında boya lekeleri bırakan fırçanın kasıklarında durduğunu hissedince istemsiz bir inlemeyle nefesini dışarı vermiş ve beli bir yay misali gerilmişti.

"Evet," dedi kasıklarına çizmekte olduğu çiçek motifinden başını kaldırıp, akıp gitmek için hazır bekleyen yaşlarla bezenmiş gözlere bakarken, "Sen izin verdiğin ve sınırların dışına çıkmadığım sürece tabii ki, bebeğim." Sol elinin parmakları önce Felix'in karnında dolaştı, ardından bacaklarına doğru indi ve baldırlarının içinde gezdirip, kaynağına yaklaşmadan sıcaklığını hissetti; yumuşacık, hafif, kıvrandırıcı bir okşayıştı bu.

"Lütfen..." dedi Felix dudaklarını ısırıp inlemesini saklamak istercesine; şimdi alabildiğine tahrik olmuş bir hâlde kalbi göğüs kafesinden dışarı çıkacakmışçasına atıyor, bedenindeki tüm kan vücudunun tek bir noktasına pompalanıyordu sanki.

"Anlamadım," Fırçanın ucu artık çilli olanın uzunluğunu boydan boya okşarken, Felix çaresizce ellerinin altındaki çarşafı sıkı sıkıya kavrayıp çekiştirdi; üzerindeki bedene dokunmak için ellerini kaldırmak istiyordu ama tüm vücudu bir külçe gibi ağırlaşmış, sıkıca yatağa bağlanmış gibi hissediyordu ve tamamen sevgilisinin insafına bırakılmış bir vaziyetteydi. "İstediğini tam olarak söylemezsen yardımcı olamam, Lixie." dedi insanı baştan ayağa titreten o boğuk ve derin ama yine de yumuşak bir ton barındıran sesi ile Hyunjin; etrafını saran saten çarşafların arasında sere serpe uzanan, nefes seslerinin ve inlemelerin bir an olsun eksilmediği odanın içinde, panjurların aralığından pervasızca vurduğu ışık ve terden parlayan Felix'in bedeni ve açık pencereden gelen serin, tatlı havayla karışan vücudunun kokusu, siyah saçlı gencin alt tarafında hareketlenmelere sebep oluyordu.

emptiness | hyunchanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin