Clear and Muddy Loss of Love [GL] - I. Kısım

Bölüm 56: Doğu rüzgarı yükselir, alevlerin ışığı gökyüzünü kaplıyor

Neyse ki Nangong Wang biraz kıt akıllı olsa da bu aptallık boyutunda değildi.

İmparatorun yolculuğuna elbette on binden fazla yetenekli asker korumalık ettiğini biliyordu. Bu askerler dağa vardığında kurban seçilen adamın canlı ele geçirilme ihtimali çok yüksekti.

Bu yüzden de yangının çıkarılacağı zamanı önceki geceye almıştı. Qingming festivalinin arifesinde, bir doğu rüzgarı yükseldi.

Qi Yan'ın üzerinde kar beyazı bir iç giysi vardı ve o odasının batı penceresinin önünde dikilirken dış giysileri omuzlarından aşağı sarkmıştı.

Vakit gece yarısını geçtiği gibi, alev alev bir ışık huzmesi gökyüzünün yarısını kızıla boyayarak parladı. 

Qi Yan o kadar heyecanlıydı ki duygularını içinde tutamıyordu. Gökyüzünün alev almış gibi olan kısmına bakarken gülümsemeye başladı.

Yaşlı haydut Nangong. Sen ve Lu Quan önceki İmparatoru alevlerin içinde kendisini öldürmeye zorladığınızda, bunun geri dönüşünün bu kadar çabuk olacağını tahmin etmiş miydiniz?

Batıl inançlara yürekten inanan biri olarak, geçmişte yaptığın bu iğrenç şeyin acısının atalarının mezarları ile tek meşru kızından çıktığını görmek nasıl hissettiriyor?

Gece devriyesindeki nöbetçi gökyüzünde parlayan alev ışıklarını gördüğü gibi aceleyle gözlem kulesinden indi, fakat dengesiz atılan bir adımdan dolayı basamaklardan yuvarlandı. Yere ciddi bir şekilde çarpsa da, şu an kendini düşünemezdi. Doğrudan Nangong Rang'ın yatak odasına doğru koşmaya başladı...

"ACİL DURUM!!!"

Kapının kenarındaki muhafızlar ellerindeki satırları havaya kaldırdı, "Kim var orada!"

"Bu kul devriye görevindeki bir asker, Majestelerine batı dağlarından alevler yükseldiğini bildirmeye geldim!"

Kapı muhafızı batı yönüne doğru baktı, ardından derhal arkasına döndü ve yatak odasının kapılarını itip açtı.

Şu an olduğu yaştan dolayı, Nangong Rang'ın daldığı uyku hafif oluyordu. Askerin "acil durum" diye bağırdığını duyduğu gibi gözlerini açmıştı.

Asker ön salonun orta kısmında yere diz çöktü, "Bu devriye askeri Zhang Chuan'ın Majestelerine rapor etmesi gereken acil bir mesele var!"

Nangong Rang uzun bir iç geçirdikten sonra doğrularak şakaklarını ovdu, "Git de bak."

Kapının önünde duran Sijiu, şiltesinden kalktı ve dış salona doğru yürüdü.

"Ne oldu?"

Zhang Chuan'ın yüzü ölümüne solmuştu, önünde peş peşe eğiliyordu, "Batı dağında yangın, batı dağında yangın!"

Sijiu şoke olmuştu. Koşarak salondan çıktı ve batıya doğru baktı, ardından derhal geri dönüp iç salona doğru koşturdu.

Yatak odasının kapılarının önünde diz çöktü, "Majestelerine rapor veriyorum, devriye askeri şunu bildirmek için gelmiş... batı dağında yangın çıkmış."

"Ne?"

Nangong Rang şiddetle yataktan fırladı. Fakat belki de günler süren uzun yolculuğun ardından yeterince dinlenememiş olmaktan, dünya gözlerinin etrafında dönmeye ve başı ikiye yarılacakmış gibi ağrımaya başladı. Sendeleyerek geri yatağa oturdu.

"Birileri gelsin!"

Sijiu yerden kalktı ve odanın kapılarını açıp içeri girdi.

Öteki hadımlar da  yatak odasının içinde mumlar yakmıştı. Sijiu Nangong Rang'ın kalkmasına yardım etti, "Majesteleri, sizin sağlığınız en büyük öncelik."