Bölüm 69: Dışa vurulamaz bir öfkeyle dolu

203 48 26
                                    

Nangong Jingnu'nun bakışları sürekli kapıya kayıyordu, yerinde oturamıyor gibi bir hali vardı.

Bunu gören Nangong Sunu'nun içine büyük bir muziplik etme isteği doğdu. Nangong Jingnu'nun elinin üzerine hafifçe vurdu, "Xiao-mei."

"Mm? Mm, da-jie."

Nangong Sunu daha rahat bir pozisyona geçti, ardından yüzünde neşeli bir gülümsemeyle en küçük kardeşine baktı, "Sen ve eniştem uzunca bir süredir evlisiniz. Karnında hiç hareketlenme yok mu?"

Nangong Jingnu'nun yüzünü basan ve henüz tamamen geçmemiş olan sıcaklık geri dönmüştü.

"Da-jie~!"

Nangong Sunu ise Nangong Jingnu'nun elini tuttu, konunun özüne inmekte ısrarcı gibiydi.

Nangong ailesinin üç kızından her birinin kendine göre nitelikleri vardı.

Sunu meşru evlat olmasa da, en büyük kız olarak onun kadar saygın bir konumu vardı. Ağırbaşlı ve şık görünümlü, kıyaslanamaz biçimde zarif biriydi.

Shunu ne meşru ne de en büyük olsa da, mizacı su kadar nazikti ve onurlu bir kişilik taşıyordu.

Jingnu ise Nangong Rang'ın tek meşru çocuğuydu, bu yüzden de en özel olan oydu. Kızların yumuşak kadınsılığı pek olmasa da doğal bir cesurluğa ve yürekliliğe sahipti.

Her ne kadar Nangong Jingnu'nun neşeli ve dışa dönük bir doğası olsa da Chionghua Prensesi Nangong Sunu, üç kız kardeş arasında en sıra dışı olandı.

Küçükken neredeyse tüm Prensler Nangong Sunu'nun muzipliğine uğramıştı. Ancak Shangguan Wu ile evlendikten sonra zamanla kendini baskılayabilmişti.

Nangong Shunu biraz daha büyüktü, bu yüzden de ablasının yapısını anlayabiliyordu. Gözlerinde bir ışık parladı. Daha dik oturdu, yüzünde güzel bir gösteriyi izleyecek birinin ifadesi vardı.

Nangong Sunu, Nangong Jingnu'nun elini tutarak, "Eniştem içine giriyor mu?" diye sordu.

????

Nangong Jingnu gözlerini kırpıştırdı, kafası karışmıştı, "Ne girmesi?"

Nangong Shunu durumu anlamıştı: görünüşe göre xiao-mei henüz çekincelerini bir kenara atmamıştı, fakat Nangong Sunu, Qi Yan ve Nangong Jingnu'nun henüz evliliklerini tamamlamadığını bilmiyordu.

Nangong Sunu oldukça sevinçli bir şekilde gülümseyerek açık sözlü bir şekilde sordu, "Yani, eniştem seni altına aldığında, içine giriyor mu?"

... ...

"Da-jie!" Nangong Jingnu yüzünün alev alacağını hissediyordu. Oradan ayrılmak üzere ayağa kalktı.

Fakat Nangong Sunu onu geri çekti, "Peki, peki, burada hiç yabancı yok sonuçta. Biz kız kardeşler özel bir aile sohbeti ediyoruz, xiao-mei'nin o kadar ciddiye almasına gerek yok."

Nangong Jingnu küçük ablasına yakın hissederken, büyük ablasına saygı duyuyordu. Somurtarak itaatkar bir şekilde geri oturdu.

Nangong Sunu bir süre daha güldükten sonra Nangong Jingnu'nun hassas yanaklarını sıktırdı, "Geçmişteki o küçük pembe bebek çoktan büyümüş. Ben de yaşlanıyorum..."

"İmkanı yok, da-jie hala eskisi kadar güzel."

Bu söz Nangong Sunu üzerinde etkili olmuştu. Başını salladıktan sonra, "Ah doğru, geçenlerde malikanende bir şeyler yaşandığını duydum?"

Nangong Jingnu'nun bakışları karardı. Ona Chuntao'nun intiharını ve buna neyin sebep olduğunu anlattı, ardından iki ablasına onca zamandır Qi Yan'dan saklandığını söyledi.

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - I. KısımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin