Bölüm 128: Doğaüstü seviyeye yakın bir zekayla uzun yaşamak zordur

136 40 5
                                    

Kahya Qian Yuan rapor vermek için telaşla ufak avluya geldi, "Ekselansları Zhenzhen ve Ekselansları Zhuohua birlikte geldiler."

Qi Yan yanlış duyduğunu sanmıştı. Tabureden kalktı, ardından inanamayarak Qian Yuan'a bakarken, "Ne dedin sen?" diye sordu.

"Efendim, iki Ekselans çoktan köşkün kapılarına vardılar, bir an evvel gidip onları karşılasanız iyi olur."

Qi Yan'ın kalp atışları hızlandı, bununla beraber şaşkınlığında ufak bir burukluk da gizliydi: Nangong Jingnu'nun artık onu görmek istemediğini düşünmüştü.

Hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledikten sonra adımları durakladı ve arkasına dönerek Xiao-Die'ye, "Misafirler geldi, burada kalıp beni bekle," dedi.

Xiao-Die başını salladı, ardından gözlerinden umut dolu bir ifade geçti, "Öncesinde gelen jiejie mi?"

Bir sebepten, Xiao-Die Nangong Shunu'dan oldukça iyi bir izlenim edinmişti.

Qi Yan başını salladı. Hafifçe Xiao-Die'nin omzuna vurdu, ardından aceleyle odadan çıktı.

Nangong Shunu kız kardeşine destek oluyordu. Onun kireç gibi yüzünü ve bitkin ifadesini gördüğünde, kalbi eziliyor gibi hissetti.

Qi Yan uzaktan iki Prensesin köşkün dışında dikildiğini gördü, fakat bakışları sadece Nangong Jingnu'nun üzerine odaklanmıştı. Gözü başkasını görmüyordu.

Zayıflamıştı ve onu son gördüğünden beri boyu daha da uzamış gibiydi...

Qi Yan'ın adımları durakladı. Uzaktan Nangong Jingnu'yu izliyordu.

Görünüşe göre, çok uzun zaman geçmişti.

Çok uzun.

Son günlerde, Qi Yan emredildiği üzere "tefekküre dalmış"tı. Her gün Xiao-Die'nin yanına gittiği zamanlar dışında kendini çalışma odasına kilitleyip tahta heykelciklerle uğraşıyordu. Bazen ansızın Nangong Jingnu'nun çehresi zihninde beliriverir, Qi Yan ise her seferinde bunu kasıtlı olarak bastırırdı. Bu duruma alıştığında, zaman o kadar da yavaş geçmiyor gibi hissetmeye başlamıştı.

Qi Yan olduğu yerde öylece dikiliyordu. Kehribar rengi gözlerini kırpmadan Nangong Jingnu'ya bakarken geç de olsa anladı ki gerçekten çok, çok uzun zaman olmuştu.

Zorla bastırdığı özlem ve duyguların tümü, dağılmış parçalar halinde kalbindeki yaradan dışarı dökülüyordu. O kadar çok parçalanmışlardı ki tutamıyordu, öyle ki ne yapacağını bilemez bir haldeydi.

Nangong Jingnu bir miktar er-jie'nin bedenine yaslanmaktaydı, sakin yüz ifadesini ve soğukkanlı bakışlarını koruyordu.

Qi Yan'ın dudaklarının kıpırdadığını gördü, aldığı şekle bakıldığında dediği açık bir biçimde... Ekselansları, idi.

Birdenbire, gözlerinin kenarları kızardı.

Bu sözcüğü her gün kaç defa duymak zorunda kaldığını bilmiyordu, fakat kelimeler bu kişinin ağzından döküldüğünde neden böylesine bir gücü oluyordu?

Nangong Jingnu hafif bir nefes verdi. Kalbinde meydana gelen dalgalanmaları bastırdı.

Nangong Shunu Nangong Jingnu'yu desteklerken yumuşak bir tonla, "Eniştemin köşkten dışarı adımını atması yasaklandı, hadi içeri girelim," dedi.

Nangong Jingnu başını salladı. İkisi özel köşkün eşiğinden geçtiler, ardından adım adım Qi Yan'a doğru geldiler.

Nangong Shunu: "Seni ziyaret etmeye geldik."

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - I. KısımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin