Bölüm 115: Geçmişten kalan bir el yazması, tartışmaya yol açıyor

173 42 7
                                    

Ding You geri dönerken aklından bin ihtimal geçmişti ve mesaisi bitene dek karmakarışık hislerle dolmuştu.

Aslında imparatorluk doktorlarının mesai bitimi diye bir şey yoktu. Her imparatorluk doktoru birkaç "soyludan" mesuldü ve çağırılırlarsa o esnada nerede olurlarsa olsunlar aceleyle gitmelilerdi. Fakat Ding You imparatorluk hastanesinden tıbbi izin almıştı, böylelikle onun yerini başkaları dolduruyordu...

Ding You kendi konağına gelerek üzerine kaba kumaştan kıyafetler giydi. Başını bir atkıya kapattı, yanına tıbbi çantasını aldı, ardından bir at arabası kiralayıp doğrudan Qi Yan'ın özel köşküne gitti.

Söz verdiği üzere arka kapıya geldi. Kahya Qian Yuan çoktan hizmetçileri göndermiş, yalnız başına orada bekliyordu. Ding You'yu gördüğünde düzgünce eğildi, "Bayım, bu taraftan lütfen."

Odaya giderlerken yolda bir hizmetçiye bile rastlamamışlardı. Kaldırım taşlarıyla döşenmiş dönemeçli bir patikadan geçerek Qi köşkünün en tenha ve sessiz odacığına vardılar.

Qian Yuan hafifçe önüne engel oluşturdu, ardından belini bükerek ufak odanın dışarısında durdu, "Efendim, Bay Ding geldi."

Qi Yan: "İçeri al, sen önden gidebilirsin. Bu avluya hiç kimse adımını atmasın."

"Anlaşıldı."

Odanın kapıları gıcırdayarak itip açıldı.

Ding You bir anlığına şaşırıp kalmıştı: oda o kadar boştu ki ürkütücü görünüyordu. Tüm mobilyalar çıkartılmıştı ve kandili koyacak bir yer bile yoktu. Zemine bir tane koyu turuncu renk gaz lambası koyulmuştu, etrafındaki belirli bir alanı aydınlatıyordu.

Ding You yatağa doğru geldi. Tülün arkasından belli belirsiz iki insanın birbirine sarılan siluetini görebiliyordu. 

"Qi Yan?"

"Tülü arala..."

Ding You kendine söylendiği üzere tülü kaldırdığında, orada mevcut durumu görünce gözlerinin fal taşı gibi açılmasına engel olamadı...

Qi Yan üzerinde yalnızca iç giysileriyle yatakta arkasına yaslanarak oturuyor, kollarının arasında esmer ve çelimsiz bir genç kadını tutuyordu. Kız uysal bir şekilde Qi Yan'ın göğsünde kıvrılmıştı ve bu siyah gözlerde yaşına uymayan, çocuksu bir masumiyet görünüyordu. Ding You'yu gördüğü anda bir nebze gerilerek Qi Yan'ın kollarının arasında büzüldü, ardından son derece alçak bir sesle, "Gege," diye seslendi.

Qi Yan çenesiyle kızın alnına dokundu ve Ding You'nun anlayamadığı birkaç şey söyledi. Kız ise sadece "mm," diyerek karşılık verdi, ardından o merakla Ding You'yu süzerken gözlerindeki gergin ifade yok oldu.

Ding You'nun ağzı bir miktar açık kalmış, yüzündeki bariz şaşkınlığı belli ediyordu, "Bu... bu kişi?"

Qi Yan Xiao-Die'ye sarılarak Ding You'ya döndü, "Gördüğün üzere bu on iki yıldır kayıp olan öz kardeşim, Qiyan Nomin."

Ding You şaşkınlık içinde bu "ağabey-kız kardeş" ikilisine bakıyordu. Birinin gözleri siyahken ötekinin kehribar rengiydi. Qi Yan kız kardeşine göre daha narin hatlara sahipti, fakat Ding You dikkatlice incelediğinde benzerliklerini yakalayabilmişti. Gerçekten de kardeşlerdi.

Qi Yan Xiao-Die'nin sırtını sıvazlayarak tatlı dille ikna etmeye çalıştı, "Bu gege kötü biri değil, senin gege'nın en iyi arkadaşı. Ona sen de güvenebilirsin, sana zarar vermeyecek. Xiao-Die, hastalandığın için bu gege'nın bir bakmasına izin ver, olur mu?"

Ç/N: Gege kelimesi Çincede gıgı diye telaffuz ediliyor. Ekleri ona göre ayırmaya çalışıyorum yani.

Xiao-Die başını salladı, ardından kendi isteğiyle elini uzattı.

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - I. KısımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin