Bölüm 95: Tek istediğim seninle yeniden başlamak

292 42 42
                                    

Jiya ifadesiz bir şekilde Qi Yan'a bakıyordu. Birden anladı ki, bu insan hiçbir zaman hayatta kalmayı düşünmemişti...

Bunu anlayan Jiya, ona saygı duymaya başladı.

On bir yıl. Bu kişinin doğası gereği cennetler yıkılsa ya da dünya un ufak olsa da, Chengli'nin soylu ailesinin kanı bedeninde dolaşmaya devam ediyordu.

Bir kan borcu ancak kanla ödenirdi. İntikamın alınması gerekirdi.

Tıpkı Qi Yan gibi, Wei Krallığı'nın kültürünü öğrenmiş olan Jiya, "İki Birincilik ile Bir Çiçek" unvanını elde etmenin ne kadar zor olduğunu gayet iyi biliyordu.

Bugün olduğu yere gelebilmesi, başkalarının asla bilmeyeceği acılardan geçmesinin bir sonucuydu. Ana dilinin bile körelmesine izin vermiş, Wei Krallığı'ndan biri olmuştu.

Qi Yan bunun ardından şöyle dedi, "Elinin ayarı olsun. Yaşlı haydut Nangong'u ölümüne götürme."

Jiya, "Bu senin nihai hedefin değil mi?" diye karşılık verdi.

"Daha ölme vakti gelmedi. İlk önce ailesini ve sevdiklerini kaybetmenin acısını deneyimlemesini istiyorum. Ölecekse bile benim ellerimle ölmek zorunda."

"Bildiğim kadarıyla onun en sevdiği kişi senin yatak arkadaşın, değil mi?"

Qi Yan'ın parmakları istemsizce titredi, "O en son sırada."

"Nasıl istersen. Senin için ne yapmamı istiyorsun?"

Qi Yan'ın gözlerinde bir vahşet parladı, "Nangong Wang'ın sana karşı olan düşünceleri son derece enteresan."

Jiya gülümsemeye başladı, "Bunu söylemeye cüret ediyorsun demek."

Qi Yan'ın yüz ifadesi soğuk ve kayıtsızdı, yaşayan bir insana değil de bir eşyaya bakıyor gibiydi.

Kendisine bu şekilde bakılan Jiya'nın gülümsemesi yavaşça silindi. Her ne kadar Çimenli Ovalarda yeni Kağanın, babasının cariyesiyle evlenmesi şeklinde bir gelenek olsa da, şimdi Qi Yan'ın intikamı için duyduğu kararlılığı görmüştü.

Bu insan kullanabileceği hiçbir kaynağı öylece bırakmazdı. Hedefine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacaktı. Bu acımasız ve art niyetli kalple, gerçekten de gökyüzünü kırıp geçebilirdi.

"Pekala, ama sen de bana bir şey için söz vermek zorundasın."

"Söyle."

Jiya ciddiyetle şöyle dedi, "Benim iznim olmadan, şimdilik Nangong Shunu üzerine bir hamlede bulunamazsın."

Qi Yan bunun nedenini pek anlamasa da Nangong Shunu şu anki planları arasında bulunmuyordu sonuçta, bu yüzden de başını sallayarak onayladı.

Jiya oradan ayrılmak üzere ayağa kalktı. Daha fazla detay istememiş, ya da Qi Yan'a nasıl iletişim kuracaklarını sormamıştı. İkisinin de kalplerinde kendi planları vardı zaten.

... ...

Jiya gölün ortasındaki çardaktan ayrılarak Lu Zhongxing ile Nangong Shunu'nun gittiğini tarafa yöneldi. Bir süre yürüdükten sonra bile onları görememişti, bu nedenle adımlarını hızlandırdı.

Prenses malikanesine aşina değildi, fakat durup bir hizmetçiye de sormadı. Rastgele, sezgilerine göre arıyordu.

Nihayet tenha ve sessiz bir avludan tartışma seslerini duydu. Jiya gizlice bir nefes verdi, ardından avluya doğru yürüdü. 

Lu Zhongxing taş döşeli bahçenin arkasında Nangong Shunu'yu köşeye kıstırmıştı. Öfkesi yatıştığında, bir an ne yapacağını bilememişti.

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - I. KısımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin