Bölüm 23~ Şeytan

1.3K 153 124
                                    


Her şeyi yok etmeye yemin etmiş şeytan sakladığı kozasından sıyrılarak ortaya çıkmış, içinde biriktirdiği yüzyılların kinini etrafına saçmak için gün saymaya başlamıştı. Ve asıl oyun şimdi başlamıştı.

"Ne demek sınırı geçemiyoruz!" Kral Marcus'un hiddetli sesi sadece taht odasında değil bütün sarayda yankılanıyordu.

Düşler Gezegeninde karışık olan tek yer Doğa Krallığı değildi. Kurt sarayında da işler yolunda gitmiyordu.

"Kralım defalarca kez denedik ama olmadı. Sınıra bir kalkan örmüşler. Geçemiyoruz." Komutan Nigel içinden Kralın gazabına uğramamak için dua etse de boştu. Kral Marcus bir kere sinirlenince önüne geleni azarlardı.

"Ne olacak şimdi? Oğullarım orada. Marcus bir şeyler yap." Kraliçe Rebecca endişeyle eşinin gözlerine bakıyordu.

"Bu işte bir terslik var. Cadılar neden sınırlarına kalkan örsün ki?"

"Ya sakladıkları bir şey varsa ve öğrenilmesini istemiyorlarsa. Prenses Cassie şüphelerinde haklıydı efendim. Cadı Krallığı bu vahşetin içinde. Buna eminim." Kraliçe Rebecca ellerini başına koyup ağlamaya başladı.

"Ah Tanrım! Ya çocuklarımın başına bir şey gelirse?"

"Kralım." Diyerek Marcus'un dikkatini üstüne çekti Nigel.

"Büyücüler kalkanı bozabilir ama bu günler sürer. Veliaht Prens David ve Prens Kewin orada. Ne haldeler bilmiyoruz. Aslında tam olarak kimlerin elindeler onu da bilmiyoruz."

Kraliçe Rebecca ayılıp bayılırken Nigel göz devirmemek için kendini zor tuttu. Zaten karışık olan ortamı iyice karıştırmaktan başka bir şeye yaramıyordu.

"Emriniz nedir efendim?" Diyerek bakışlarını ondan alıp Kral'a çevirdi. Kral elini çenesine koyup düşündü.

"Eğer kalkan varsa haberci de gönderemeyiz." Oturduğu tahttan kalktı.

"Büyücüleri yanıma çağır ve birliğini topla Komutan Nigel. Ben emir verinceye kadar hazırda bekleyin." Nigel Reverans yapıp taht odasından çıktı. Rebecca hiddetle eşine döndü.

"Her şey o prenses yüzünden oldu. Neden onun sözüne inanarak yola çıktık ki! Hem Cadı Veliaht onun nişanlısı değil mi? Belki de onlarla iş birliği yaparak bizi bitirmeye çalıştı." Kral Marcus yorgun bakışlarını eşine çevirdi.

"Odana çık ve biraz uyu Rebecca. Sağlıklı düşünemiyorsun." Kraliçe Rebecca eşine inanamıyormuş gibi baktı.

"Oğullarım o aptal kız yüzünden tehlikede ve sen bana uyu diyorsun öyle mi? Kafayı mı yedin sen?" Marcus gözlerini kıstı. Eşinin kolundan tutup kendine yaklaştırdı.

"O aptal kız dediğin kişi oğlumuzla mühürlü. Kimse mühürlüsüne ihanet etmez. Mühürün bu kadar basit bir şey olmadığını biliyorsun." Derin bir nefes alıp sözlerine devam etti.

"Şimdi odana çıkıp biraz dinlen. Ve bana düşünmek için zaman tanı." Eşinin gözlerine sinirle bakıp hışımla taht odasını terk etti.

Kral Marcus eşinin arkasından bakarken bir yandan da düşünüyordu. Vereceği karar hayati nitelik taşıyordu. Rahatlamak adına derin bir nefes alıp verdi ve dişlerini sıktı.

Oğulları tehlikedeydi ve ne olursa olsun onları kurtarmalıydı.

Cassie'de oradaydı fakat kimsenin umrunda değildi. Kimsenin önceliği değildi. O hiç kimsenin önceliği olmamıştı. Uğruna savaşlar verdiği abisinin bile.

Düşler Gezegeni || Ölü VeliahtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin