1

1.2K 102 79
                                    

Salonun kapalı kapısının önüne geldiğinde durdu Minho, birkaç ay içinde arkadaşlarıyla tatile gidecekti ve yine tüm eğlenceyi mahvedeceğinden endişeliydi. Her yaz olduğu gibi onu yüzmeye çağıracaklar, sadece kumsalda oturduğu için söylenecekler ve onun nefret ettiği şakalar yapacaklardı sonunda da hoş olmayan tartışmalar yaşanacaktı.

Bu kez bunların olmasına izin vermek istemediğine tamamen emin olup kapıyı ittirdi. İçeri girdiğinde kalabalığın çoğunluğunu küçük çocukların oluşturduğunu fark etti, en son ilkokuldayken bu kadar küçükle bir araya gelmişti, gülümseyip etrafa bakmaya devam etti.

"Pardon, bakar mısın?"

"Efendim?"

Kafasına boneyi geçirmeye çalışan küçük çocuğun bonesini tuttu Minho, ardından giymesine yardımcı oldu.

"Buranın antrenörü nerede, biliyor musun?"

Kafasını iki yana salladı küçük olan, bu bilmiyorum demekti. Minho eliyle çocuğun omzunu patpatlayıp kafasını salladı. Biraz daha bekleyecekti anlaşılan. Seyirci koltuğunun birine yerleşip kollarını birbirine sardı, etrafı izleyerek zamanını öldürmeye uğraştı.

Çok geçmeden beklediği kişi de havuzun başına gelmişti, biraz geç kaldığı için alelacele antrenmana başlatmıştı çocukları. Disiplinli biri olduğu hemen anlaşılıyordu, belki biraz katı olduğu da?

Küçüklerin hepsi suya indiğinde yalnız kalan iri yapılı ama hemen hemen kendisiyle aynı boydaki adamın yanına gitmek için ayaklandı Minho, yan tarafına koyduğu telefonu ve çantasını da eline alıp yürüdü doğruca.

"Merhaba."

Çocukları dikkatlice izleyen adam Minho'ya döndü yüzünü. Çatık olan kaşlarını gevşetip samimi olduğunu düşündüğü bir gülümseme verdi ona.

"Merhaba, nasıl yardımcı olabilirim?"

"Yüzme öğrenmek istiyordum ama anladığım kadarıyla salonun yaş ortalaması fazlasıyla düşük." Gülümsemeye çabaladı gergince. Karşısındaki adam yargılarcasına bakarken gülümsemek hayli zor olsa da başardığını düşünmüştü yine de.

"Maalesef, büyüklere toplu yüzme dersi vermiyoruz."

"Anladım. Sadece sormak için gelmiştim, teşekkür ederim ilginiz için." Gülüşünü soldurup gideceğini belli eder gibi hareketlendi Minho, diğeriyse kaşlarını kaldırıp elini havaya uzattı.

"Toplu ders vermiyoruz demiştim. Tercihinize bağlı olarak özel ders alabilirsiniz."

Minho yerine sabitledi kendini yeniden. Böylesi daha az utanç verici olurdu aslına bakılırsa çünkü su korkusu ona yapmak istemediği saçma hareketler yaptırabilirdi, bunu şimdiden öngörüyordu.

"Özel ders hakkında bilgi alabilir miyim peki?"

"Tabii ki. 1 buçuk saatlik dersler var, günleri ve antrenman saatlerini siz seçiyorsunuz. Haftada almak istediğiniz ders sayısına göre ücretlendirme yapıyorum. Ek olarak, çok fazla derse ihtiyacınız olmayacktır çünkü özellikle benim öğrencilerim hızlı öğrenir."

Bunları söyledikten sonra gülümsedi, Minho karşısındaki adamın jest ve mimiklerini çok iyi kullandığını düşündü o an. İkna edici biri olduğuna da kanaat getirmişti ki özel ders çok aklına yattı birden.

"Peki, nereyi imzalıyoruz?" Gülüştüler. Antrenör havuzdan uzakta duran odasına adımlarken Minho onu izledi. Elinde bir kart ve kağıtla geri dönmüştü, kartı karşısındakine uzatıp almasını bekledi. Minho kartı alınca üstündeki numaraya ve isme baktı.

Bang Christopher Chan.

Karşısındaki adamın hal ve hareketlerinden Kore'de büyümediğini çoktan sezmişti Minho, şimdi ismini görünce hafiften gülümseyip gözlerini karşıdakine çıkardı tekrar.

"Karar verdiğinizde bu numaradan bana ulaşabilirsiniz."

"Aslında hemen başlama gibi bir şansım varsa..?"

"Tabii ki. Detaylar için ofise geçelim o zaman." Chan'ın az önce girdiği odaya Chan önde Minho arkada tekrar girmişlerdi. Masa başındaki koltuğa geçen adam oturması için eliyle işaret etmişti diğerine. Karşılıklı oturuyorlardı şimdi.

"Haftada kaç ders almak istiyorsunuz?"

"Bilmiyorum ki."

"Peki, soruyu şöyle değiştirelim. Yüzebilme derecenizi 10'a kadar puanlar mısınız?"

"Eksi sekiz... Aslında o kadar kötü değilimdir belki eksi yedi?" Minho ciddiyetle cevap verdiğinde Chan kahkahasını tutamadı. Odağını toparlamaya çalışıp yeniden Minho'ya yöneltti hepsini.

"Haftada üç dersle halledilir gibi görünüyor. İsterseniz pazartesi- çarşamba- cuma şeklinde yapalım çünkü antrenman sonrası kılınızı kıpırdatamıyorsunuz."

Kafasını salladı Minho. Seçeceği saatlere de karar veremediği için onu da Chan'ın halletmesi gerektiğini düşündü. Chan bunu anlar gibi yardımcı olmaya devam ediyordu.

"Evinizin uzaklığı nedir? Ulaşımda sorun yaşayacağınızı düşünüyorsanız akşam vakitlerini önermem."

"Yürüyerek 6 dakika. Havuzun en boş olduğu zamanı seçebilir miyiz o halde?"

"19.00-20.30 uygun mudur bize?"

Yine başını salladı Minho. Göründüğünün aksine sıcak olan antrenörün karakteri onu rahatlatmıştı. Gerçekten katı biri olsa muhtemelen Minho'nun inadı yüzünden ikinci dersi göremeden anlaşmayı yırtar atardı.

"Sırada... Havuz kurallarını biliyor musun?" Önündeki kağıtla ilgilenirken yumuşak bir tonda soruyordu sorularını. Hoştu Minho'ya göre, nazik ve sıcak bir beyefendi olduğunu düşünmüştü onun.

"Evet, biliyorum."

"Daha önce havuza gittin ve yüzme bilmiyor musun?" Chan işinden bağımsız bir soru sorarak Minho'yu şaşırtmıştı. Minho'nun değişen yüz ifadesiyle farkına varıp kendisi de şaşırmıştı. Tekrar lafa girip toparlayacakken Minho önce davrandı.

"Girdiğim havuz altmış santimetreydi. Yüzmek istesem ellerimin tabana değeceği kadar yani." Bu kez Minho gülümsemişti. Devam etti cümlelerine. "Burnunu iyice temizle, bone takmadan havuza yaklaşma, havuza işem-"

"Tamam, tamam ikna oldum durabilirsin." Chan sesli gülüyordu şimdi. Karşısındaki adamın çaba göstermeden komik olması hoştu ona göre, sempatik ve samimi duruyordu.

"Evet.. Umm?" Chan yüzük parmağıyla alnını kaşıdı. Sonunda fark etmişti özel ders vereceği öğrencisinin adını sormadığını.

"Adım Minho. Lee Minho."

"Tanıştığıma memnun oldum Minho." Elini sıkması için uzattığında karşısındaki onun yabancı olduğunu tekrar hissetmişti. Normalde el sıkışılmazdı fakat bunu görmezden gelecekti. Kavradı uzatılan eli.

"Ben de." Chan, Minho'nun ellerinin bir erkeğinkine göre ne kadar küçük ve yumuşak olduğuna şaşırırken Minho da Chan'ın bembeyaz ve soluk tenine şaşırmıştı. İlk gördüğünde de fark etmişti fakat elleri birleşikken aradaki ton farkını daha net görebiliyordu.

İkisi de karşılıklı olarak sıkıştıkları ellere baktıklarını fark eder etmez bıraktılar yavaşça.

"Pazartesi görüşürüz öyleyse."

"Görüşürüz Minho."










...
Gerçekten kurgusunu sevdiğim ve yazdıkça aklıma güzel şeylerin geldiği bir fic olacak sanırım. Ani olması beni daha da memnun ediyor, umarım benim gibi siz de seversiniz.

Let Me In Your OceanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin