"Sakusa Kiyoomi, sana aşığım."
Beni en iyi ifade eden sadece dört sözcük.
"Biliyorum Miya Atsumu. Ve sen de biliyorsun..." Dedi. Biliyordum, sevgilim.
Dayanamıyordum, gerçekten. Şu an ona sarılmak istiyordum, öpmek istiyordum. Kemanından kavradım. Kendime yakınlaştırdım. Yüzünü boynuma gömdü.
Benim kadar uzun süredir olmasa da o da bu günü bekliyordu. Zaten biz hep birbirimizi beklemiştik.
Boynumdan hiç kaldırmadı kafasını. Nefesini tenimde hissetmek tarif edilemeyecek hisleri uyandırıyordu bende."Tsumu... Kötü hissediyorum. Bok gibi hissediyorum." Neden böyle söylüyordu şimdi?
"Neden böyle diyorsun? Ben mi bir şey yaptım?"
"Alakası yok Tsumu... Sadece ben fazla düşünüyorum, biliyorsun." Dedi. Evet biliyordum. Onun ne kadar her şeyi düşündüğünü ve kafasındaki saplantılı düşüncelerin onu ele geçirdiğini biliyordum.Hala boynumdaydı kafası. Ayakta öylece duruyorduk. Sakusa'nın yorgun olduğunu hissettim. "Tsumu... Bilirsin, ben normalde insanlara dokunamam bile. Ama tek istisnamın sen olması beni korkutuyor. Sana dokunma arzum beni korkutuyor, çıldırtıyor. Kafam çok karışık..." Dedi. Biliyordum. Onu yoran tüm düşünceleri aktarmasa bile bir kısmı bunlardı. Ayrıca delilercesine çalışmış ve kemanıyla bütünleşmiş olması onu daha da yıpratmıştı.
"Biliyorum, biliyorum. Ama hepsi geçecek Sakusa, birlikte atlatacağız. Ben hep yanındayım."
"Bak... Hala Sakusa diyorsun. Her zaman Omi demek istediğini söylerdin. Artık bana öyle hitap edebilirsin, Tsumu." Dedi.
Mutluydum. Bana Tsumu demesine gıcık olmayacağım tek kişi oydu.
"Tamamdır ama bundan daha iyi bir teklifim var Omi."
"Nedir o?"
"Şahsen ben sevgilim demeyi tercih ederim ama..."
Gülüyordu. En büyük armağanımdı. "Aptalsın, aptalsın sevgilim." Dedi eliyle göğüsüme vururken. Yemin ediyorum, bugün kalp krizinden ölmezsem daha da ölmem! Sadece bunların bir rüya olmasından korkuyordum.
"Yorgunum Tsumu, hem de çok." Dedi. 3 gündür uykusuzdu ve haklı olarak vücudu iflas etmişti. Koltuğa oturduk ama hala başını boynumdan çıkartımıyordu. "Biliyorum sevgilim, yoruldun. Şimdi birlikte uyumak ister misin?" Dedim. Usulca kafa salladı. Yatağa gittik ve hemen yanıma kıvrıldı. Onu kollarımla sardım ve saçlarıyla oynamaya başladım. Bir yandan da bizim için özel olan bir şarkıyı mırıldanıyordum.
Darling, play your violin
I know it's what you live for
Darling, play your violin
We will manage somehow
Cidden bu şarkı benim için çok özel...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the violinist/sakuatsu
FanfictionSakusa duygularını her zaman benden daha yoğun yaşardı lakin asla dışarı yansıtamazdı. O acısını ya da mutluluğunu kemanıyla aktarırdı. ve yalnızca ben anlardım. TW: okb, taciz!