Ve sahnedeydik. Ona bakarak çalmak, onu hissetmek tarifi olmayan bir zevkti. Işıkların ve gözlerin üzerimizde olmasını seviyorduk. Müzisyen olmak için doğmuştuk, bunu ikimiz de biliyorduk. Güzel kemanı kulaklarımı okşuyor, tıpkı onun dokunuşları gibi nazik, narin. Bana bakıyor, daha da aşkla çalıyorum. Müzik yapmayı o olunca daha çok seviyorum. Çaldığımız o birkaç dakikada düşünüyorum; ona ne ara bu kadar aşık olmuştum? Senenin başında sadece benimle iletişim kurması, onun çalışına hayran oluşum ve daha bir çok şey. Onun hakkında her şeyi öğrenmiştim zamanla. Kahveyi şekersiz sütlü sever, tatlıyla pek arası yoktur, yemek yemeye de düşkün değildir, alkolü sadece benimle birlikte tüketir, OKB ve anksiyetesini yenmeye çalışır ve bana dokunabiliyor olması onun için büyük bir gelişme. Onu anlayışla karşılıyorum ve sonuna kadar yanında olacağıma dair yeminler ediyorum. Sakusa Kiyoomi, seni seviyorum. Tüm benliğimle.
Ve parça sonlandığında ikimiz de gururlu bir biçimde birbirimize baktık ayağa kalktım ve birlikte sahnenin önüne doğru yürüdük el ele tutuşup eğildik. Alkışlar koparken yapmam gereken bir şey olduğunu hissettim. Kiyoomi'yi öptüm. Dudaklarına sevgi dolu, masum bir öpücük bıraktım. Omi şaşkındı, ben de öyleydim lakin ona rahatlatıcı bir bakış attım. Tekrar eğildik ve sahnenin arkasına geçtik. Bu süreçte elini hiç bırakmadım. Beklediğimizden de iyi bir tepki almıştım. Alkışlar artmıştı. Kötü gelen bir kaç tepkiyi fark etsem de umrumda değildi çünkü bizi destekleyenlerin olduğunu biliyordum. Saygı, aradığımız tek şeydi.
"Tsumu, bu da nereden çıktı!"
"Öyle, içimden geldi. Hem ne var! Canım seni öpmek istedi o an!"
"Aptal..." Dedi ve tekrar dudaklarıma yapıştı. Bu sefer Akaashi ve Bokuto alkış tutuyordu.
"Seni seviyorum Tsumu."
"Ben de seni seviyorum, sevgilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the violinist/sakuatsu
FanfictionSakusa duygularını her zaman benden daha yoğun yaşardı lakin asla dışarı yansıtamazdı. O acısını ya da mutluluğunu kemanıyla aktarırdı. ve yalnızca ben anlardım. TW: okb, taciz!