| 5 |

49 3 36
                                    


•☆•

Jennie'den...

Okul bittikten sonra, büyük bir dinlenme sürecine girmiştim. Yataktan çıktığım olmuyordu gerçekten.
Şimdi de okulun ayarladığı tatil için, otobüsün yanında bekliyordum. Otobüsle gidecektik. Heyecanlıydım bu tatil için, okulumuz ilk kez mantıklı birşey yapmıştı. Bu 2 hafta sürecek tatil, tüm yaralarımı saracak, bana iyi gelecekti.

Tatilde bize eşlik edecek hocamız, bay Kim yanıma doğru yürüyordu. Yanında da sevgilisi Bae Joohyun vardı. Edebiyat öğretmenimiz.

"Jennie? Erkencisin?" dedi Bay Kim gülümseyerek.
Ben de mahçupça gülümseyerek, "Evet, heyecanlıyım. Erken uyandım o yüzden." dedim. Sonra Bae Joohyun'a dönerek, "Merhaba hocam."

"Merhaba canım." dedi gülümseyerek. Yalnız bir şey farkettim de bu ikisi yakışıyormuş. Sevgili olduklarını öğrendiğimde hem şaşırmış, hem de sevinmiştim. Onlar mutlulardı, ben de onlar adına çok mutluydum.

Çünkü okulda ki sayılı iyi öğretmenlerdendi bu ikisi. Her anlamda iyi...

Bay Kim otobüse doğru ilerlerken, "İstersen sen de yerleşebilirsin?" diye sordu.

"Arkadaşlarımı bekliyorum. Bavulumu zaten yerleştirmiştim."

Onaylayıp gittiler. Ben de bahçede ki banklardan birine oturdum.

Biraz telefonumla oynadım. Bir 10 dakika kadar. Başımı kaldırıp acaba bizim sınıftan birileri gelmiş mi diye bakarken, Kim Jisoo'yu gördüm. Mor bavulunu sürükleyerek otobüse doğru ilerliyordu. Beni görmemiş gibiydi. Bavulunu açık yere yerleştirirken, bahçeye bir göz attı. O sırada göz göze geldik.

Yanıma çağırsamıydım? Ya gelmezse, ve ben rezil olursam?

Buna gerek kalmadan, beni şaşırtarak yanıma gelmeye başladı. Üzerinde bol, beyaz pantolon, mavi büstiyer vardı. Çantasına kadar, tam bir tatil kızı gibi giyinmişti. Gideceğimiz yer sıcak, denize sıfır bir otel olacağı için, giydikleri baya uygundu.

"Günaydın Jennie." dedi ciddi sesinden ödün vermeyerek.
"Neden otobüste değilsin?"

"Günaydın. Lisa'ları bekliyorum." dedim ben de gülümseyen suratımla. 'Tamam' deyip gideceğini beklerken, yanıma oturmuştu. Gülümsemem kocaman olmuştu şimdi.
Kararsızca etrafı izliyordu. Son zamanlarda asosyalliğini yeniyordu. Ve ben onun adına çok mutluydum.

Bana dönerek, "Ne- niye gülüyorsun?" diye sordu. Suratımı bozmadan omuz silkmiştim.
"Çok mutluyum çünkü!" dedim. Acaba Jisoo'ya sarılsam nasıl bir tepki verirdi.

Abarttığımı düşünüyo olabilirsiniz, ama abartmıyorum. Bizimle hep konuşuyordu, evet ama arkadaşça değildi. Sınıf başkanı olduğu için, bizimle konuşmak görev gibi birşeydi onun için. Ama, son bir aydır kendi isteğiyle konuşuyordu bizimle. Arkadaş gibi...

Kyungsoo, Chanyeol ve ayı kılıklı Jongin'in bize doğru geldiklerini gördüm. Kyungsoo'nun suratında bıkkın bir ifade vardı,

"Bu ikisi ne kadar çok konuşuyor! Kafa kalmadı ben de." dedi ve Jisoo'nun yanına geçti.
"Sakın bana laf sokmaya kalkışma."
Jisoo Kyungsoo'nun kendisine söylediği cümleyle, şaşkınca, "Hayır, yapmayacağım öyle bir şey." dedi.
Kyungsoo inanmayarak, "Gerçekten mi?" diye sordu.

Jisoo kıkırdayarak kafasını onaylarcasına salladı. Kyungsoo Jisoo da ki gerginliği fark etmişti. Şaka yaparak onu güldürmekti amacı.

Chanyeol Jongin'i ittirerek, Jisoo'yla benim arama oturdu. Geldiklerinden beri hararetli hararetli birşey konuşuyorlardı.
Kesin yine futbol hakkında tartışıyorlardır.
Ben de çok yakınıma oturmuş, Chanyeol'un saçını incelemeye başladım. Mezuniyet töreninden sonra saçını boyatmıştı. Ve çok yakışmıştı. Rengi beyaz mıydı? Yoksa platin mi?
Bunu mezuniyet töreninde saçını pembe'den sarıya çeviren Chaeyoung'dan mı esinlendi acaba?

camp des amoureux | JenKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin