Lütfen bu bölümü okumadan önce en rahat ettiğiniz bir yere geçer misiniz?? Sessiz ve sakin bir şekilde okumanızı tavsiye ederim çünkü, belki de hiç anlamayacağınız yerlere bir sürü spoiler serpiştirmiş olabilirim.
Bölümün sonuna sorular bıraktım.
Keyifli okumalar dilerim!!!!!
1 Ekim Pazartesi, 2018
Dünya'da yaşayan milyonlarca insan vardı ve o her bir insan; seviyordu, seviliyordu ya da öyle şeyler yaşamıştı ki artık hiçbir şey hissetmiyordu.
Bu milyonlarca insan, seviyordu, sevdiklerinde de ellerine geçen hiçbir kâr yoktu. Sevdiklerinde ellerine ne geçiyordu ki?
Bu milyonlarca insan, seviliyordu ve sevilmek, bana göre sevmekten daha güzeldi. Tüm bu düşüncelerime rağmen ben, sevilmenin tam anlamıyla nasıl hissettirdiğini bilmiyordum ve sevilince de elimize ne geçtiği hakkında da en ufak bir fikrim bile yoktu.
Bu milyonlarca insan; ya seviyordu ya da seviliyordu. Hiçbir şey hissetmeyenleri düşünmedim çünkü henüz durumum, hiçbir şey hissetmeyeceğim kadar kötü değildi. Yine de üç seçenekten hangisine girdiğimi düşünmeye çalıştım. Seviyor muydum?
Sevmek, sevdiklerimizin başına kötü bir şeyin gelmemesi için çabalamaksa eğer, evet, seviyordum. Sevmek, sevdiklerimizin yüzünde hep gülümseme görmek demekse eğer, o zaman sevmiyordum çünkü insanların gülümseyip gülümsememelerini umursamıyordum. Demek ki yarı yarıya seviyordum ve insanlardan da hâlâ umudum kesilmemişti.
İnsanların neşeli olup olmadıklarını umursamamamın nedeni, insanların, benim neşeli olup olmadığımı umursamamalarından kaynaklanıyor olabilirdi.
Seviliyor muydum? Bilemiyordum çünkü gün içinde aynı hisler içinde bir kısır döngü yaşıyordum ve her saniye aynı mutsuzluğu hissediyordum. Duygularımda hiçbir farklılık yoktu ve eğer sevilseydim, kendimi değerli ve öz güvenli hissederdim fakat bu iki duyguyu tam anlamıyla tanımıyordum. Demek ki sevilmiyordum.
Birinin yanında kendimizi heyecanlı hissetmemizin nedeni ne olabilirdi? Sevmek ya da sevilmek?
Korkudan dolayı heyecanı hissetmiştim, öfkeli olduğumu belli etmesem de sinirliyken de heyecan kırıntıları hissediyordum. Birileri için endişelenirken de heyecan vardı. Kontrolümü kaybetmememe rağmen bazen paniklediğimde de heyecanı hissediyordum. Böyle bir anım pek çok olmasa da çok sessiz ve kalabalık bir ortamda, herkesin pür dikkat bana odaklanmış olduğu bir zamanda konuşmalar yapacağımda da heyecanlanıyordım.
Sebepsiz yere ortaya çıkan bir heyecan hissetmemiştim hiç, ta ki şu ana kadar.
O adamın sadece dört adım uzağındaydım ama ilerleyemiyordum çünkü heyecanı hissediyordum. Kalbim hızlı atmıyordu, aklım başımdaydı, nefeslerim kısmen düzenliydi, korkmuyordum, öfke ya da panik hissi yoktu, konuşmalar da yapmıyordum ama yine de heyecanı yaşıyordum.
Onun duyamayacağı bir şekilde içime yavaş yavaş, derin bir nefes çektim. Sırtını görüyordum, başı öne doğru eğikti ve elinde tuttuğu telefonuna bakıyordu. Dalgın gibiydi. Dudaklarımın arasından çok sessizce nefesimi verdim ve onun uzun bedenini boydan boya izledim. Geldiğimi nasıl haber vereceğimi düşünüyordum.
İnsanlara dokunmadığımın farkındaydım ve şiddet yanlısı da değildim fakat aklıma gelen düşünceyi eğer icraata dökebilirsem zor bir kız olduğumu ona kanıtlayabilirdim. Aslında birazdan yapacağım şeyin sorumlusu oydu çünkü onun ayağına çaresiz bırakıldığımdan kolayca geleceğimin farkındaydı. Gururum, başkalarının ayağına kuzu kuzuya gitmeme onay vermedi ve karşımdakinden de mental olarak üstün olduğumu ona kanıtlamamı istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCILAR BİRLİĞİ
AksiBölümler uzun olduğundan her bir bölümü yavaş yavaş ve sindirerek okumanızı tavsiye ederim. Hira Taşdelen, oldukça sakin ve sabırlı bir kızdır ve kader ile tesadüf kelimelerinin hangisine inanacağını bir türlü seçemez çünkü yaşadıkları kaderin çizeb...