Halam ile birlikte gün hazırlıkları için mutfakta iki saatten fazladır oyalanıyorduk. Misafire 3 gün vermişlerdi be hala! Kadın bana 1 günü bile çok görüyordu. Kek harcına limonu da rendelikten sonra pişen böreği fırından aldım. Ender'in midesi bugün de bayram edecekti.
"Siz oğlanla nerede tanıştınız altun?"
Ender dün beni sadece eve bırakmak için gelse de halam ikisini de çay içmeye çağırmıştı. Tabi ona soramadığı soruları bana soracaktı. Bunu biliyordum. Boğazımı temizledim.
"İnstangramdan hala."
İnanmışa benzemiyordu. Elinde sebze dolu kap, tek kaşını kaldırmış haline gülmemek için dudaklarımı dişledim. Daha ilk günden Ender gibi her şeye gülmeye başlamıştım. Benim niye her cümlemin biri onunla alakalıydı?
"Selam yazarak mı kandırdı seni?" Güldüm. Aklım bir sene öncesine gitti. O gün yatağımda hıçkıra hıçkıra ağlarken bana yazdığı zamanki halimiz gözümün önünde canlanmıştı.
"Şşt!Leyla olmuşsun sen." Halam elini yüzüme doğru sallarken düşüncelerimden çıkabilmiştim.
"Limon attı. Daha doğrusu yazdı."
"Ne!" Kahkahalarla gülerken ben de gülmeye başladım.
"Vay güzel taktik uygulamış çocuk. Helal olsun. Youtube mi öyle bir yerde gördüm onu. Bizim kız izliyordu."
Halam youtube konusunu açınca aklıma Ender'in 15 bin abonesi olması geldi. Giderek tanınıyordu. Hayalini gerçekleştirmesine çok seviniyordum ama bilirsiniz işte birden hayat size güzel şeyler çıkardığında oluşan o tedirginlik... Mahvediyordu.
~
"Limo yavaş yesene boğulacaksın. Peşinden biri mi kovalıyor ya! "
Halamla birlikte yaptığımız şeylerden biraz Ender'e ayırmıştım. Daha sonra bize yakın olan parkta sıra sıra konulan kamelyaların birinde yemek yiyorduk.
"Sanane kızım yerim." Öksürdüğünde sırtına vurmuştum
"Sakalım yok ki sözüm dinlensin değil mi Ender!"
Suyu içtiğinde ben de kendi yerime geçmiştim. Hala öksürmeye devam ediyordu.
"Ender yukarıda kuş var baksana." Yukarı baktığında kuş görememişti. Çünkü kuş yoktu.
"Hani nerede ya? Bir sana mı gözüküyor bu kuş?"
"Aa gitmiş." Şaşırmış gibi yaptığımda nah işareti yapmıştı. Bu haraketi görüntülü konuşurken sık sık yaptığı için alışmıştım.
"Sakallı beğenmem ben seni ayrıca ."
"Ay ben de çok severdim zaten sakalı. Ender"
Dil çıkardığında ona karşılık ben de dil çıkardım. Masada ne varsa bitmişti. Etrafı toparladıktan sonra yürüyüş yapmaya karar verdik. Birden elime kavranan soğuk el ile ürpermiştim. Eli bu sıcakta nasıl bu kadar soğuk olurdu? Göz göze geldiğimizde sanki düşüncemi okumuş gibi konuşmuştu.
"Elim üşüdü de sıcaklasın diye şey ettim."
Güldüm. Benimle birlikte o da güldü. Yürümeye başladık. El ele, Ender ve ben, biz yürümeye başladık. Ne hissettin diye sorsaydınız cevap veremezdim. Tarif edilemezdi. Evet sözleri, cümleleri de değerliydi. Ama sarılmak, el ele tutuşmak daha farklıydı. Bir gün bu eli kendi isteğinle bırakmazsın umarım Ender. Ben hiç bırakmanı istemiyorum çünkü.
"Ender." Yerde olan bakışları bana döndüğünde ne diyeceğimi unuttum. Bu halime kahkaha attığında omzuna vurdum. Sanki vurmam hiç etki etmemiş gibi gülmeye devam ediyordu.
"Yemin ederim şu utangaç halin o kadar sevimli ki. Seni öpesim geliyor." Ve evet öptü. Bende onu öpmek için dönecekken dudaklarım dudaklarına sürtüp geçti. Allah'ım daha ikinci günde. Yusuf haklıydı galiba...
"Sen benden de hızlı çıktın ya." İkimiz de kızarmıştık.
"Limo sus." Sürekli, sus demek benim alışkanlığımdı ve istemeden de olsa utandığımda, kızdığımda kullanıyordum.
"Tamam sustum güzelim. Ne diyecektin sen bana?" Diyeceğim şeyi unutmuştum. Hatta şuan Türkçe'yi bile unutmuş durumdaydım. Bir müddet yine bakışmıştık. Romantik gibi gözüken durum dışarıdan hiç de öyle gözükmüyordu.
"Güzelim kelimesini yumuşak ğ ile söylesene." Bana, bu mal ne söylüyor dercesine baktıktan sonra omuz silkti.
"Senin sevgilin bir Kaan Tangöze değil beybisi. Ama denicem dur." Yutkundu. Bence yutkunmamalıydı. Böyle ne kadar da iyi olduğunun farkında değildi.
"Seni seviyorum ğüzelim. Oldu mu lan?" Cevap vermek yerine yanağını öptüm.
"Bu evet anlamına mı geliyor. " Tekrar öptüğümde gülüşü genişlemişti.
"Ahh! Ben sana zalimin kızı demiyorum ki."
"Bundan sonra her sinirlendirdin seni öperim Ender."
"Seni hep sinirlendirmeliyim. Bu benim yararıma olur." Göz kırpıp tekrar öptüğünde kalbim hiç atmadığı kadar hızlı atıyordu.
"Kalbim çok hızlı atıyor Hilal."
"Benim de."