10. Bölüm

25 5 22
                                    

Kahvaltıdan önce Jungkookla spora gitmiştik yine. Bu sefer beni o kadar yormuştu ki anlatamam. Bir öncekinde yaptırdığı egzersizlerin basit olduğunu, biraz zorlaştırsak iyi olacağını söylemiştim. Ama bahsettiğim bu değildi. Eve dönüşte zor ayakta duruyordum.

"JK ne yaptın bana Allah aşkına. Yürüyecek halim kalmadı."

Gülerek "Sen dedin zorlaştır diye. Ben de zorlaştırdım." Yüzünde alaycı ve keyifli bir ifade vardı. Beni sinir etmeye bayılıyordu. Ben ise onun amacına uygun olarak deli oluyordum böyle yaptığında.

Omzuna bi yumruk attım ama hissettiğini bile sanmıyorum. Sadece bana üstten alaycı bir bakış daha atarak gülüyordu.

Eve vardığımızda Jin ile Jimin kahvaltı hazırlıyordu. Hepsi daha yeni uyanmıştı belli ki. Saatime baktım. 09.10 . Erken geldiğimizi fark ettiğimde şaşırdım. Bana fazladan bi kaç saat daha spor yapmışız gibi gelmişti. Normalde 05.00'te başlayıp 10.00'da bitiriyoruz. Jungkook bana daha fazla yüklenmeden bitirmiş olmalı. Yine de ölümüne yüklenmişti ama neyse.

Yoongi'yi göremeyince odasına koştum. Henüz spor yaparken giydiğim kıyafetler vardı üzerimde. Normalde giymesem de tayt ve sıkı bir atlet giymem için ısrar etmişti Jungkook. Rahat olmam için önemliymiş.

Yavaşça kapısını açıp Yoongi'nin odasına girdiğimde henüz uyuyordu. Sessizce yanına yaklaşıp başucunda durdum. Uyandırmadan önce onu izlemeye koyuldum. Bembeyaz yüzüne düşmüş dağınık saçları, hafif araladığı dudakları, öpmek istediğim minik burnuyla sessiz ve sakin uyuyordu. O kadar tatlı, o kadar softtu ki uyandırmak istemedim. Yatağın yanında eğilip sadece onu izlemeye başladım ve dalıp gitmiştim. Yüzünün her ayrıntısını inceliyordum. Dağılmış saçlarının her bir teli hala mükemmel geliyordu bana. Ahhh gözleri... Gözlerine ölebilirdim.

Bi dakika!!

Gözleri mi?

Ben onun gözlerine bakarken uyandığını fark etmemiştim bile. Gözlerini açmış o da gülümseyerek bana bakıyordu. Bense aptal gibi dalmış onu izliyordum.

Fark ettiğimde ondan biraz uzaklaşıp doğruldum. O ise gülümsemeye devam ediyordu. Bu gülümsemesi beni hep utandırmıştır. Ne zaman bi pot kırsam, ne zaman gülünç duruma düşsem bana böyle bakıp gülüyordu. Ama bu gülüşünde aşağılayıcı hiç bir düşünce olmadığından emindim. Bana böyle gülmesi beni sadece mutlu ediyordu.

Bakışlarına daha fazla dayanamadım. O uykulu gözleriyle bu sefer tatlı tatlı o beni izliyordu. Düşüp bayılmadan konuşmaya başladım.

"Uyandın demek. Ben de... seni.... uyandırmaya gelmiştim."

"Uyumamı izlemeye gelmediğine emin misin güzelim."

"Ahh. Yoongiiiii.. Hayır gerçekten uyandırmaya geldim." Duvarda, yatağının tam karşısında duran saati göstererek "bak işte uyanma vaktin gelmiş. O yüzden geldim... Gerçekten." Durduk yere paniklemiştim. Onun karşısındayken, hele ki bu haliyle ona bakıyorken yaptıklarımı düşünmüyordum.

"Offff napıcam seninle Merve? Ha? Söyle bakalım napıcam?" Sesi yeni uyanmasından dolayı epey kalındı.

"Şey, noldu ki? Bir şey mi yaptım?"

Sessizce gülerek yatağında doğruldu. Ellerini kafasının arkasında birleştirip gerindi.

"Bana fena aşık olmuşsun sen. Çok fena hem de."

"Bunu inkar edeceğimi sanmıyorum." Yanına tekrar yaklaşıp yüzüne doğru eğildim."Seni çok seviyorum Yoongi."

Onu tanıdığım günden beri gördüğüm en sinsi sırıtmasıyla bana yaklaşıp ellerini belime koyarken bi yandan hala alışık olmadığı kıyafetlerimi süzüyordu.

Misunderstood (Yoongi İle Hayal Et)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin