17. Bölüm

22 3 18
                                    

Arkadaşlar ben geldim. Uzun bir süredir zamanım olmadı yazmaya. Yeni bölümle geri döndüm. Umarım hoşunuza gider.

Telefonu bırakıp Yoongi'ye döndüğümde verdiğim cevaba bir an şaşırsa da üstelemedi.

Sebebi hasta olmamız da olsa bütün günü Yoongi'yle yatakta geçirecektik ve bu benim kalp ritmimi hızlandırıyordu. Onunla bir kaç kez beraber yatmıştım sadece. Ama bu sefer sadece gece değil bütün gün beraber ve sadece ikimiz olacaktık.

Yoongi ara ara ateşimi kontrol ediyordu. Sanki kendisi hiç hasta değilmiş gibi benle ilgileniyordu. Ellini yüzüme dokundurması ve bunu yaparken son derece yakın olması beni delirtiyordu.

"Merve ateşin hiç düşmüyor."

"Böyle yaklaşıp mükemmel ellerinle yüzüme dokunursan..."

Duraksadığımda şaşırmış bir şekilde kaşlarını çattı ve hafifçe gülerek cümlemi tamamlamamı bekledi.

"Böyle yaparsan ateşim düşmez tabi."

Yoongi'ye bunu söylemek ciddi ciddi onu kışkırtmaktı bunu biliyordum. Ama bi anda ağzımdan çıkmıştı. Gülümsemesini yüzüne yerleştirip bana daha da yaklaştı. Burunlarımız birbirine değecek kadar yakındık. Nefesini yüzümde hissederken kendim nefes almıyordum bile. Bir süre böyle durup o küçük siyah gözleriyle gözlerimin içine baktı. Söylediğimde ciddiydim ve yanıyordum. Gözlerini benden ayırmadan elini tekrar alnıma koydu.

"Evet cidden ateşinin çıkmasına sebep oluyormuşum."

Bunu öyle bir ifadeyle söylemişti ki o an Yoongi değil Agust D'ydi. Sonra yanağımı sıktı ve aniden geri çekildi. Gülerek,

"Ben uzak durayım da ateşin düşsün."

"Yaaa. Gülme. Neye gülüyorsun?"

"Merve bu hallerin o kadar tatlı ki. Yemek istiyorum seni."

Bu sefer ben onu çıldırtmak istedim. Baş parmağımı kaldırarak gülümsedim.

"Yiyebilirsin"

Yüzüme bakakaldı. Etkilenmesi hoşuma gidiyordu. Bi yandan da cesaret edemiyordum. Hep yanımda, yakınımda olsun istiyordum ama yakınlığını hissettiğimde telaşlanıyordum. Hem beni rahatlatıyor hem de strese sokuyordu.

Yoongi bir ara lavaboya gitmek için odadan çıktı. Fırsat bilip telefonumu aldım ve Gökhan'ın mesajlarına baktım.

-Beni tanıdığını biliyorum.

-Ciddi olduğumu bildiğini de biliyorum.

-Şu an olduğun yere de gelebilirim bunu da bilsen iyi olur.

-Benim olmana az kaldı.

Ne demek az kaldı. Ne yapmayı planlıyordu. Buraya geldiğimizi de biliyordu. Beni takip ediyor olması ve her an nerede olduğumu bilmesi artık daha da korkutuyordu. Ayrıca az kaldı derken neyi kastediyordu bu manyak. Ben istemedikçe nasıl onun olabilirdim.

Gerçekten ait olduğum kişi düşüncelerimin arasında odaya girmişti. Elimdeki telefonu görüp

"Napıyorsun?"

Hemen sohbetten çıkıp Chan'a mesaj attım.

"Chan'la konuşuyorum."

Yoongi'ye yalan söylemek o kadar kötü hissettiriyordu ki. Bunu yaptığıma inanamıyorum ama Gökhan'ı bilmemeliydi. Onu kendimle alakalı sorunların içine atmak istemiyordum.

"Chan mı?"

"Evet"

O sırada Chan da bana cevap vermişti. Nasıl olduğumu neler yaptığımı falan sordu ve konuştuk biraz. O sırada Yoongi'nin gözlerinin benim üstümde olduğunu hissedebiliyordum.

Misunderstood (Yoongi İle Hayal Et)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin