13. Bölüm

20 3 10
                                    

- Beni bırakıp haber bile vermeden Kore'ye mi geldin?

- Ama sorun değil sevgilim.

- Ben de hemen ardından geldim merak etme.

- SEN NEREYE GİDERSEN GİT BEN PEŞİNDE OLACAĞIM.

Mesajları okuduktan sonra bi süre anlam veremedim. Sadece ekrana bakakaldım. Kim olduğunu bilmediğim biri bana SEVGİLİM diye hitap ediyor ve peşimde olacağını söylüyordu. Bana bunu kim yazabilirdi ki? Anlam veremiyordum.

Mesajları tekrar tekrar okudum. Ancak tek varabildiğim sonuç bunun komik olmayan bir şaka olduğuydu. Üstünde durmak istemiyordum. Ya da üstünde duracak cesaretim yoktu bilemiyorum. Sadece kafamdan atıp unutmaya odaklandım. Çünkü şüphesiz bir şakaydı.

Birkaç dakikadır telefonuma baktığımı ve muhtemelen şaşkın ifademi gören Jimin,

"Merve? İyi misin?"

Sesini duyunca ona doğru kafamı kaldırdım.

"Ha? Evet iyiyim. Neden sordun?"

"Dalıp gittin de o yüzden."

"Ay evet dalmışım ya. "

Jimin bana gülümsemekle yetindi. Biz onla hala aşağıda otururken saat geç olmuştu. Ancak eve geldiğimde uyuduğum için şu an uykum gelmiyordu.

Jimin de uyumaya gideceğini söyleyerek yukarı çıktı. Ben de ardından Yoongi'nin yanına gittim. Belki uyumamıştır da biraz zaman geçiririz diye. Onunla sohbet etmeyi çok seviyordum. Diğerleriyle de konuşmayı seviyorum ama Yoongi ben konuşurken gözümün içine bakıp pür dikkat beni dinliyor ve anlattıklarıma önem verdiğini hissediyorum. İyi bir dinleyici ve onun fikirlerini almayı da seviyorum.

Beklediğimin aksine kapısı kapalıydı. 'Acaba uyudu mu, kapıyı açsam rahatsız olur mu?' diye düşündüm. Eğer uyuduysa rahatsız etmek istemiyordum ama yapıcak bir şeyim de yoktu.

Bir umut kapıyı yavaşça açmayı denedim. Tam kapı kolunu çevirirken kapı birden kendiliğinden açıldı. Elimi çekip irkilerek biraz geri çekildim. Beni kapının önünde gören Yoongi de şaşırmıştı.

"Bebeğim ne oldu?"

Bebeğim mi? Bana daha önce bebeğim dememişti. Ağzına çok yakışmıştı bu kelime. Bir iki saniye bunu düşündükten sonra hiç bir şey yapmamama rağmen sanki süt dökmüş kedi gibi, kafamı kaşıyarak sorusuna cevap verdim.

"Yanına geliyordum da, acaba uyudun mu diye bakıcaktım. Uykum gelmedi de benim."

"Akşam uyuduğun için tabi gelmez. Ben de telefonumu salonda bırakmışım onu alıp uyuyacaktım ama,"

Bunu duyunca uyumasına engel olmak istemedim.

"O zaman sen uyu ben odama gideyim. İyi gece-"

"Hayır hayır!! Çok uykum yok zaten. Gel terasa çıkalım. Hava serin, çok güzel."

Bu şekilde istediklerimi yapınca mutluluktan ağlamak istiyordum. Ondan önce hayatımda beni bu kadar önemseyen, beni dinleyen, sevip sevmediğim şeylere saygı gösteren biri olmamıştı. Yoongi'den bu sevgi ve saygıyı görünce bi yandan ona olan sevgim artıyordu, bi yandan da kabullenemiyordum. Çünkü daha önce yaşamadığın bir şeyi hemen kabullenemezsin.

Beraber terasa çıktık. Teras evin en sevdiğim yerlerinden biriydi. -Tabi mutfaktan sonra-. Küçük bi manzarası vardı. Gece de gökyüzü çok güzel görünüyordu. Bir kenarında benim koyduğum saksılar, bitkiler; bir tarafta da rahat koltuklar ve bir sehpa vardı. Duvardaki aksesuarlar da hoş ve sıcak bir hava katıyordu.

Misunderstood (Yoongi İle Hayal Et)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin