"Ahh sabah mı olmuş. Her yerim ağrıyor nasıl yatmışım ben? Saat kaç? Görmüyorum. Gözlüğüm nerede? Ah buradaymış. Ne!! 11 mi? Yine mi geç kalktın Merve? Üyeler sürekli seni kahvaltıya beklemek zorunda değil. Kalk çabuk."
Bu şekilde başlamıştım güne. Duşumu aldım. Kıyafetlerimi giydim. Genelde salaş giyinirim. Vücut hatlarımın belli olması hoşuma gitmiyor. Gündelik rahat şeyler giyindim. O sırada kapım çaldı.Jimin: Merveee uyanmadın mı hala?
Ben: Uyandım. Uyandım.
Kapıyı açtım ve Jimin karşımdaydı. Pek memnun gözükmüyordu. Masum ve utangaç bir gülümsemeyle "Günaydın" dedim. Yüzüme baktı "Kahvaltı hazır" dedi ve aşağı indi. Diğer üyelerin de geç kalktığım için sinirli olup olmadığını düşündüm. Yavaşça merdivenlere yöneldim ve aşağı baktım. Suga Jin ve Taehyung konuşuyorlardı. Keyifleri yerinde gibiydi. Aşağı indim ve herkese "Günaydın" dedim.
Suga: Sana da günaydın da neredesin sen? Saat kaç oldu. Seni bekli...
Suga konuşurken ayağa kalkmıştı ve üstündeki kıyafetlerin ona ne kadar yakıştığını fark ettim. Beyaz salaş bir gömlek ve siyah dar pantolon giymişti. Aşırı cool olmuştu. Bir an için bana bakması beni heyecanlandırdı. Yüzüne bakakaldım. Öylece ayakta durmuş bakıyordum sadece. Ben öyle hayranlıkla bakarken o beni azarlıyordu ama pek duyduğumu söyleyemem.Birden "Merve! Duyuyor musun?" dedi.
Kendimi toparladım ve "Ah N-Ne? Evet evet duydum. Özür dilerim." dedim. Sonra masaya oturdum. Kızardığımı hissettim. Neden böyle oldu ki? Ne zamandır zaten onlarla aynı evde kalıyorum. Sugayı da her gün görüyorum. "Umarım belli olmamıştır öyle baktığım" diye düşünürken bana bakıp gülümseyen Tae'yi fark ettim. Belli miydi yani. Lütfen anlamasın, lütfen.
Beraber kahvaltı yaptık. Sonra herkes dağıldı. Jhope ve Tae dans çalışmaya gittiler. Suga odasına gitti. Jimin'le Jungkook ortadan kayboldular. Tae ile sırayla yıkadığımız bulaşıklarda sıra bendeydi. Mutfağı topladım. Yorgun bir şekilde odama çıktım. Üniversite sınavına 8 Ay kalmıştı. Oturup kimya çalıştım her ne kadar zorlansam da. Elimden geldiğince çalışmaya gayret ediyordum. Ama kendimi çoğu zaman yetersiz görüyordum. Canım çalışmak istemiyor, ne zaman masaya otursam uykum geliyordu. Ama yazılım mühendisliğini kazanmayı o kadar çok istiyordum ki.
"Hadi artık biraz kendini zorla. Ne var ki kimyada. Konuyu dinleyip öğrendikten sonra soru çözüceksin. Hepsi bu. Bunda zor olan ne. Sadece sekiz ay. Sonra her şey daha güzel olacak." diyerek masaya oturdum. Kapım açıktı bu arada. Gece uyurken kapatıyorum sadece. Kapalı ortam sevmiyorum bu yüzden kapım ve pencerelerim hep açıktır.
Bir iki saat çalıştım ve kapatıp kendimi yatağıma attım. O sırada kapıda biri gözüktü. Kafamı çevirdim ve baktım. Namjoon'du. Yorgun halimi görünce "İyi misin?" diye sordu. "Evet" dedim. "Ders çalıştım da biraz ondan dolayı" diyip yatağımda doğruldum. Gelip yanıma oturdu.
"Zorlandığını biliyorum. Çalışırken gördüm seni. Yorulduğun her halinden belli. Ama zorlanmadan başarılan hiç bir şey yok biliyorsun değil mi?" Kafamı salladım dediğine karşılık. Haklıydı tabiki hiç bir şey kolay değildi. Çaba sarf etmeden istediğine ulaşamazsın." Merve seni artık çok iyi tanıyoruz bundan emin olabilirsin. Ve ben de eminim ki bu senenin sonunda başarıcaksın. Eğer kendini kötü hissedersen ve zorlanmaya başlarsan her zaman bizimle konuşabilirsin. Daima yanındayız."
İçimi rahatlatmıştı. Namjoon'un motivasyonları her zaman iyi hissettirirdi. Gülümseyip teşekkür ettim. Sonra odadan çıktı.
Taehyung'un sesini duydum sonra. Odasına gittim. Yorulmuştu dans çalışmaktan.Ben: Hangi dansı çalıştınız?
Tae: Come back şarkısı o yüzden söyleyemem.
Ben: Ama Tae lütfeennn. Bana da göster biraz. Çok merak ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misunderstood (Yoongi İle Hayal Et)
FanfictionSuga'nın içindeki masumluğu ve çocuksuluğu ortaya çıkaran Merve ondan beklemediği sevgiyi görünce ortaya tatlı ama bir o kadar da sert bir aşk çıkıyor.