Lee Yongbok Felix:
Nehir.
Beni çocukluktan beri görüntüsüyle ve sesiyle rahatlatabilen bir şeydi, çocukluğumdan beri sıkıntım olduğunda Han nehrine yakın olan evimizden kaçıp buraya tam üstünde olduğum banka sığınırdım. Şu anda olduğum gibi...
Hyunjin'nin merdivenlerden inen hali aklıma geldiğinde gözlerimi sıkıca kapatıp farklı şey düşünmeye çalışıyordum. Ayaklarımı kendime çekip, kollarımı bacaklarımın etrafına sarmış yüzümü dizlerime gömmüştüm. Gözyaşlarım yerlerinden çıkıp yanaklarımda tek çizgi halinde ilerlerken tek isteğim birinin ağladığımı fark etmemesiydi.
"İyi misin?"
Yanımda biri olduğunu fark edince anlık olarak ağlamayı kestim ve yüzümü o kişiye doğru döndüm. Benim yaşlarımda mavi saçlı çocuğu gördüğümde burnumu çekip saf saf bakmaya devam ettim. Benim ne yapabileceğimi bilememe karşı gülüyordu.
"Neden ağlıyorsun?"
Soruyu hemen sorması ile birkaç saniye gözümü kırpıştırdım. Konuşmam gerektiğini anlayınca "Ha" diye bir ses çıkardım. Boğazımı temizleyip kendimi konuşmaya hazırladım.
"Sevdiğim ço..."
Ona gay olduğumu söyleyemeyecek olmam aklıma geldiğinde boğazımı tekrardan temizletip anlatmaya devam ettim.
"... kişi bana verdiği sözü tutmadı ve intihara kalkıştı."
Ona baktığımda gözleri sonuna kadar, ağzını da hafif açmıştı.
"O, o öldü mü?"
Gözlerim sonuna kadar açılmıştı kafamı hızla iki yana salladım.
"Hayır, ölmedi.. ben bilmiyorum, korkuyorum. Onu tekrar öyle görmekten, onu kaybetmekten çok korkuyordum. Bu beni bitiriyor."
Ölseydi şu an ne halde olurdum bilmiyorum, intihar ettiği düşüncesi bile kalbimi ağrıtıyordu.
"Korkmaktan daha çok insanı bitiren duygular var. Pişmanlık gibi.... eğer o, sevdiğin ölseydi belki de yeterince sevemediğin için pişman olacaktın, yeterince sevdiğini söylemediğinden pişman olacaktın. Bu daha da çok yoracaktı seni ve eğer bir şeyden korkacaksan, kaybetmekten korkma. Sevgini yaşamamaktan kork, bak bana mesela... Ben gayim ve sevdiğim adamla arama giren homofobikler var ve hep bir şey olacak, biri bir şey yapacak korkusu. Bunlar hep ensemizde, omuzlarımızda yük ve son olarak onu hâlâ kaybedebilirsin. Sen de onu affetmediğinin pişmanlığı kalır. Geç kalma bence."
Konuşurken bildirimin sesiyle telefonuna baktı. Yüzüne gülümseme konduğunda ayağa kalktı.
"Gitmeliyim."
Acelesi varmış gibi yanımdan giderken arkasından seslendim.
"Hey, nereye? Daha tanışmadık. Ben Felix, sen kimsin?"
Konuşmamla adımları durdu, yüzünü bana dönmeden sorumu cevapladı.
"Ben... ben tamamen oyum, Sevdiğim Adam'ım."
Son dediğine anlam veremeyerek baktığımda koşarak ilerlemeye devam etti.
Dedikleri aklımda dolanırken Hyunjin'i sonsuza kadar kaybetme fikrini düşündüm, kalbime inen ağrı ile gözlerim doldu.
"Siktir, ne yapıyorum ben böyle?"
☀️☀️
Bir bölüm daha geliyor🐸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Being Sunshine » Hyunlix✓
Fanfiction"Hyunjin ölmek isteyen bir gençti, Felix ise onun gün ışığı olmak istiyordu." 040722⇢başlangıç 161122⇢bitiş note: Diğer hesabımda yayımladığım gay kurgusunun Hyunlix'e uyarlanmış halidir. » Mini Fiction © hyunlixiy presentation