2.8

1.5K 155 66
                                    

**W: Önceki bölümü okuduğunuzda emin olunuz.

Hwangjinn: Merhaba

Şu an çok tuhaf oldu

Kırgın mısın bana?

Arcane3: Soru mu?

Ama biliyor musun haklısın önceden beni uyardın dinlemeyen bendim

Çünkü cidden değişeceğini düşünmüştüm

Hwangjinn: Değiştim, yemin ederim değiştim

Atağa girmiştim

Arcane3: Biliyorum, ama bana biraz zaman vermelisin

Bu hemen unutabileceğim bir şey değil, sinirlerim çok gergin

Biraz zaman ver bana, sakın o sürede kendine zarar verme

Zarar verirsen sana daha da küserim

Hwangjinn: Ama hiç seni bırakırım demiyorsun

Arcane3: Bendeki enayilik seviyesi ne yaparsın

Hwangjinn: Özür dilerim

Arcane3: Hyunjin lütfen tuvalete git ve göz yaşlarını sil

Bankta tek başına oturmuş ağlamamak için kendini tutuyorsun

Seni öyle görmeyi sevmiyorum, okulun prensinin daha iyi durması lazım

Kendine gel hadi, oldu gitti

Hâlâ buradasın lütfen ağlama artık

Hwangjinn: Sen cidden seni hak etmiyorum

Arcane3: Götü boklu Hyun

Ben sana ne diyorum sen bana ne diyorsun

Kalk hadi

Başımı telefondan kaldırdığımda etrafıma bakındım, Felix'in arkadaşları neşeli bir şekilde konuşurken yanındaki kız Felix ile birlikte telefona bakıyordu. Felix kızın omzuna kafasını koyduğunda vücudum inanılmaz bir elektrik salgılanmıştı. Felix'i çağırmak için bir bahane düşünmeye çalıştım, ona onu bildiğimi söylemeyi düşünüyordum. Daha fazla ayrı kalmak istemiyordum.

Telefonumu arka cebime koydum ve ayağa kalktım. Felix'in olduğu masaya ilerlediğimde tüm gözler bana dönmüştü. Herkes bana soru soran gözlerle bakınca boğazımı temizlemeden edemedim.

"Felix, konuşabilir miyiz?" gözüm arkadaşlarına gittiğinde "Yalnız." diye ekledim.

Felix gözleri kanlı bir şekilde baktığında karnıma bir ağrı girmişti. Kısa yapılı çocuk bakışlarıyla beni dövmeye başlamıştı. Yanındaki uzun olan bakışlarımdaki gerginliği anlamış olmalı ki kısa olanın kafasına indirmişti. Benim yüzümde üzgün bir ifade olmasına rağmen Felix gülümsemeye çalıştı ve ayağa kalktı.

Onun gerçek kimliğini bilmediğimi sanıyordu, bu yüzden "Felix" olarak davranmaya başlamıştı.

"Nereye gideceğiz?"

Sesi sandığımdan daha çatlak çıkmıştı. Bileğinden tutup spor salonuna girdim. Spor salonunun deposuna girdiğimizde, burada kimsenin bizi bulamayacağına emindim.

"Sorun ne Hyunjin?"

İki elimi kapıya yaslayıp Felix'i bedenim ile kapı arasında sıkıştırmıştım. Yüzümü boynuna götürüp vanilya konusunu içime çektim.

"Felix... O gece neler oldu anlatmak istiyorum. Gerçi anlatmıştım ama bir de benim ağzımdan duy. Annem babama deli gibi aşıktı, deli derken mecazi anlamda demiyorum. Ona olan aşkı onu delirtti. Babam benden nefret etmezdi, hatta çok severdi. Küçükken balık tutar, yaylalarda koşardık. Ama o anneme daha fazla katlanamadı ve terk etti. Onun hakkını yiyemem, ben de o canavara katlanamıyorum."

Felix'e baktığımda şaşkınlığı geçmiş olsa da şu anda bulunduğumuz durumdan heyecanlandığını biliyordum.

"O gün babamın ölüm haberi eve geldiğinde çok ağladım. Onu hissedememiştim, babalık hissini tadamadan onu kaybetmiştim; sonra annem geldi. Evi benim yüzünden terk ettiğini, eğer ben olmasaydım şu an bu evde olurdu ve ölmezdi deyip başımda ölmem gerektiği ile alakalı tonlarca laf söyledi. Söylediklerinden çok etkilendim ve mantıklı düşünemedim. Odadan gitmeden önce odama haplar bıraktı. Ne olduysa o an oldu, sana mesaj attıktan sonra her şeyin farkına vardım. Tam bir salaktım, o an seni unutmuştum."

Burnum acıdığında gözyaşlarımı artık yerinde tutamıyordum.

"Bana hep gerçek kahramanın baba olduğunu söylediler ama benim gerçek kahramanın sensin."

Küçük elini kalbimin üstüne koyduğumda kalp atışının hızı onu şaşırtmış olmalıydı.

"Bu kalp senin için atıyor, Sakura. Yohiro'yu affedebilir misin?"

Felix'e baktığımda gözleri dolmuş bana bakıyordu. Diğer elini yanından çekip yanağının üstüne koydu.

"Sakura, Yohiro'yla birlikte ağaç olmak istiyor."

Yüzünü bana yaklaştırdığında dudakları dudaklarının üstüne kapanmıştı.

Her hangi bir istek yoktu.

Bu masum bir öpücüktü.

Dudaklarını geri çektiğinde ellerimi ince beline sarıp sarıldım. Kafamı omzuna koyup bir süre ağladım. O ise hiçbir şey demeden sadece elini siyah saçlarıma daldırıp beni teselli ediyordu.

"Teşekkür ederim, ikinci şansı verdiğin için."

"Asıl ben teşekkür ederim, sevgili karşılıksız bırakmasının için."

☀️☀️

Önceki bölüm çok az olduğu için tekrar bir bölüm atayım dedim🐿️🐿️

E kavuştular??? Ne düşünüyorsunuz snsmsmwksnsmmw

E kavuştular??? Ne düşünüyorsunuz snsmsmwksnsmmw

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Being Sunshine » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin