Saatler geçince kendimi Çağan'ın kollarının arasında uzun siyah bir tişörtle buldum.
Onunsa sadece altında şort vardı.Yorgunluk vücudumu ele geçirmişti ama farklı bir enerjide vardı üstümde.
Hızla kalkıp duşa girdim saat oldukça geç olmuş olmalıydı.
Duştan çıkıp üstüme tişört altıma şort geçirdim ve saçımı kurutma gereği duymadan salık bıraktım.
Aşağıya indiğimde Oğuz televizyon izliyordu.
"Sen ne zaman kalktın?" Dedim terlik geçirirken ayağıma."15 dakika falan oldu. Kahvaltı hazırlamaya aşırı üşendimde.." dedi ve geçiştirip Müge Anlı izlemeye başladı.
Kaşlarım hayretle kalktı.
"Hayırdır Oğuzcum bir kaybın mı var?" Dedim alayla o ise bir anda kaşlarını çatıp sonra histerik bir gülüş yaydı suratına."Yok ama umarım olur.." mırıldanışını duymamla kaşlarım havaya kalktı.
Yanına oturup sormak istesemde içimden bir ses yapmamı söyledi.
Hızlıca gidip 3 kişilik kahvaltı hazırladım ve Oğuz'u çağırdım."Ben yemeyeceğim.." diyip somurtkan bir yüzle evden çıktı.
Allah'ım yoksa? Olabilirmi.
Kesinlikle duymuştu!
O an aklıma Oğuz hiç gelmemişti onu tamamen unutmuştum.
Ya benden hâlâ hoşlanıyorsa.
Elimle alnımı ovuşturmaya başladım.
Oğuz ya..Çağan'ı kahvaltı yapması için çağırdıktan sonra onu bırakıp evden çıktım.
Milyon tane soru sorsada cevabım kısa olmuştu.
Oğuz'u bildiğimiz bir kafeye çağırıp taksiye bindim.
Onunla cidden konuşmalıydım hemde milyonuncu kez..
Taksiden indiğimde Oğuz'un yanına gitmek için adım atacakken Oğuz'un yanına gelen sarışın bir kadının Oğuz'un dudağından öpmesiyle olduğum yerde durdum.Saçmalıktı tabiki.
Beni artık sevmiyordu ve buna üzülmemiştim ama şaşırmıştım bu kadar geçici duygular yaşamasından.Cevap vermeden bu konuyu açma gereği duymadığımdan tam geri adım atacakken yolun ortasında olduğumu fark edememiştim..
Oğuzumdan
Naz'ı beklerken ne söyleyeceğini düşünüyordum ama aklımda birkaç cümle vardı bile.
Onların harika sevişmelerini duyduğumu yeni fark etmişti değilmi? Cidden çok zeki bir kızdı ama bunu Çağan'a yedirdiği için üzülüyordum..
Kendi yaşıtı biriyle olsaydı belkide daha iyi olabilirdi..
O sırada Göksu'nun yanıma gelmesiyle anlık bir şok geçirdim.
Ne işi vardı bu kızın burda?!
"Oğuz! Aramalarıma cevap vermiyordun bende seni takip ettim hayatım!" Diyip dudağıma yapışması an meselesi oldu.Geri çekilip sorgulayan gözlerle ona baktıktan sonra telaşla etrafıma baktım.
Gözüm oturduğum yerden girişe takılınca tüm bedenim buz kesti.
Yerde kanlar inde yatan Naz'ı görmemle neredeyse masayı yıkarak kalktım.
Göksu arkamdan bağırsada şuan hiçbir şey görmüyordu gözüm.
Kafeden çıktığım gibi birsürü arabanın olduğu sokakta kendimi Naz'ın yanında eğilmiş halde buldum.Yüzünü avucumun içine aldım.
"Naz! Naz iyimisin? Naz kendine gel" ona çarpan araç yanımızdan fişek hızıyla geçerken önce milyonlarca küfür bağırıp ardından plakayı aklıma not ettim.Elim ayağım titriyordu..
Kalbim sıkışıyordu.
İki parmağımı boynuna bastırdım.
Atıyordu!
"KALBİN ATIYOR!" Neredeyse haykırarak söylemiştim bunu.Çevremizde toplanan insanlara dönüp gereksiz bir öfkeyle bağırdım.
"Ambulansı arasanıza lan! Ne bakıyorsunu bok var gibi!" Neredeyse kükremiştim.Bir yandan gözyaşı dökerken diğer yandan Naz'ı kaldırmaya çalışıyordum.
Dakikalar sonra Ambulans gelmişti.
O sırada sedyeyle içeri taşınan Naz'ın başındaki görevli kızın son mırıldandıkları ilişmişti kulağıma."Kız çoktan ölmüş olabilir.."
***
Ağlamaklı bölüm sizlerle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vişne 2
Teen Fiction-vişne 2🍷✨ Vişne'nin devamı olan Vişne 2'ye başlıyoruzz İyi okumalar bebeklerim🍒✨