Ne tür bir geceydi bu böyle. Nasıl da uzun, nasıl da korkunç. Kalbimi korkuyla attıran, elimi bırakmaması için yalvardığım bir gece.
Elini sıkı sıkı tutarken tek isteğim elimi bırakmamasıydı. Çocukluğumdu o benim. Elimden kayarsa çocukluğum ve mutluluğum da giderdi.
Gitme demiştim ona. Sen bu gece bizde kal demiştim. Benimle kal demiştim. Kabul etmemişti ailesi. Oysa ki o an yalvarabilirdim bile onun kalması için. Hissetmiştim belki de.
Geleceğim dedi sadece. Oyuncaklarımı bir kenara koy. Geldiğimde tekrar oynayacağız diyerek ümitlendirmişti o güzel gülüşüyle.
İnanmıştım. Sekiz yaşındaydım sonuçta. Yalan söyleyeceğini bilmiyordum. Tek arkadaşımdı ve tek arkadaşıma inanmıştım. Gelecek diye bekleyecektim...fakat...
O gitti ve o geceden sonra hiç gelmedi. Sözünü tutmadı. Oyuncakları tozlandı, bozuldu. Yine de bekledim ama ısrarla gelmedi. Gelemedi. Asla gelmeyecekti. Tamamen gitmişti benden.Saat 12. Chicago. Senden nefret ediyorum.