-g

26 4 1
                                    

<^>

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

<^>

"Eğilsene biraz daha."

Yatağa oturup kucağıma çekmiştim minik sevgilimi. Gülerek saçımı düzeltip ayağa kalktı.

"Cenazeye gitmek için çok yakışıklı oldun."

Belini tutarak boynuna gömdüm kafamı. Güzelim kokusunu en derinime çekip rahat bir nefes verdim. Geri çekilip ilk çenesini sonra dudaklarını öptüm. Dudakları bile çok güzel kokuyordu.

"Seninle sevişmek varken cenazeye gitmeyi hiç istemiyorum. Üstelik bu kadar karizmatik görünüyorken. Seni şu içinde olduğun takımla birlikte beceresim var."

Kafasını iki yana salladı.

"Sakinleş azgın adam."

Dudaklarımı ısırıp yüzüne eğilecekken kapının açılmasıyla uzaklaşmıştım. Kapı çalmayı öğretmemiz lazımdı Chan'e.

"Cenazeye gideceğiz ama siz hala öpüşüyorsunuz. Rahat durun ya."

Felix kollarını çekip kapıya çevirdi bakışlarını.

"İnelim mi? Araba geldi mi?"

"Geldi. Hadi çıkalım."

Onu onaylayıp peşinden çıkmıştık. Gözlüklerimizi de alıp evden çıkmış ve arabaya binmiştik. Seungmin telefondan bir şeye bakarken Felix mırıldanmıştı.

"Kamera falan da olacak mı?"

Kafasını salladı.

"Olacak. Zaten Hyunjin ve sen kısa bir açıklamanın ardından mekana gireceksiniz. Orada kimse olmayacak. Kendi halinizde takılırsınız."

Şaşırmıştım. Ben ciddi ciddi o adamın gömülmesine şahit olacağımızı sanmıştım.

"Hyunjin zaten zorla gidiyor oraya. Yaşadıklarınız hiç kolay şeyler değil. Bence sizi daha fazla zorlamanın bir anlamı yok. Bu yüzden siz içeride kalacaksınız. Sadece içeri girmeden önce basına kısa açıklama yapacaksınız bu kadar."

"Basın illa takip edecektir. Hyunjin'in orada görünmemesi ne kadar düzgün olacak?"

Felix'in elini tutup dudaklarıma bastırdım.

"Sevgilim, önemli olan onu toprağa gömmek değil zaten. O defnedilmeden önce zaten bir nevi yanında olacağım. Ondan sonrasında basın asla takip edemez. Polisler olacak."

Bir şey demeden kafasını sallayınca Seungmin telefonunu bize uzattı.

"Arka kapıdan çıkacaksınız. Şu adamlar sizin için orada olacaklar. Yüzlerini aklınızda tutun. Arka kapıdan çıkar çıkmaz ikinizi de alıp havaalanına götürecekler. Fakat Hyunjin sen kendini iyice gizlemelisin. Cenaze töreni zamanı yurtdışına çıktığının öğrenilmesi hiç hoş karşılanmaz."

Onaylayarak Chan'e döndüm.

"Bavullar gönderildi mi?"

"Hepsi gönderildi. Siz vardığınızda bavullarınızı kolayca alacaksınız ordan."

Felix endişeyle elimi sıkmıştı. Evet, gitmek istiyordu ama tüm hayatı burada olduğu için çok zorlanıyordu. Fakat girmek zorundaydık. Kalamazdık daha fazla.

Uzanıp dudaklarını kısaca öperek alnımı alnına yasladım.

"Her şey bitecek, Yongbok. Benim her şeyim. Kurtulacağız geçmişimizin sarmaşıklarından."

Gözlerini titrekçe kapatıp üst dudağını ısırdı. Ağlamamak için yaptığı hareketti bu. Çok zordu yaşadıkları.

Çoğu geceler onun iç çekişlerine uyanıyordum. Çok belli etmese de yaşadıkları hiç kolay değildi ve bunları kaldıramıyordu. Sürekli ağlıyor ve ailesini tanımamasına rağmen özlediğini söylüyordu.

"Güzel sevgilim benim. Sana her şeyi unutturacağımın sözünü veriyorum bu lanet şehirde. Bu şehrin gecelerinin lanetini unutturacağımın yeminini ediyorum sana."

<^>

"Hava çok soğukmuş."

Maskenin altından gülümsemiş ve elini tutarak cebime sokmuştum. Uçağa binmek için ilerleyip uçak çalışanlarına kafamla selam vermiştim. Biletimizin biznes olduğunu fark ettiklerinde hızla yolu göstermiş ve bizi yalnız bırakmışlardı.

Maskemizi çıkardığımız gibi Felix'in yorgun yüz ifadesine güldüm. Arka kapıdan kaçtığımızda bile ağlamıştı. Fakat mutluluk göz yaşlarıydı onlar. Kurtulacağımızın düşüncesi bile onu ağlatmıştı.

Oturduğu koltukta geriye yaslanıp dudaklarını yaladı.

"Başım çatlıyor. Sadece uyumak istiyorum."

Tek kaşımı kaldırıp arkadaki yatağı işaret ettim.

"Uyuyabilirsin. 16-17 saatlik yolumuz var zaten. Dinlen güzelce."

Kafasını iki yana salladı.

"Aklımda bir soru varken uyuyamam."

Kafamı iki yana salladım.

"Ne sorusu?"

"Dedenin bize bıraktığı mektupta ne yazıyor."

Derin bir nefes alıp ceketimin cebindeki mektubu alıp Felix'e uzatmıştım. Elimden alıp direkt açarak öne doğru eğilmişti. Okumaya başlamıştı.

Size dünyadaki en büyük cezayı verdim belki de. Yongbok senin aileni elinden aldım, Hyunjin senin de çocukluğunu. İkinizi de yok ettim ama siz var olmayı yine başardınız. Ne kadar engel olmaya çalışsam da birbiriniz olmadan yaşayamayacağınızı gösterdiniz. Hyunjin kafayı yedi, Yongbok geçmişini tamamen unuttu. Sadece birbirinizi unutmadınız. Şimdi yokum belki. Sizden yüz yüze özür dileyemedim ama ben hatamı anladım. Sizden özür diliyorum. Hatamın telafisi yoktur onu da biliyorum ama yapabileceğim tek bir şey var. Sadece tek bir şey. Tüm mal varlığımı Yongbok'a, tüm şirketlerin hisse senetlerini de Hyunjin'e bırakıyorum. Bundan sonra birlikte sonsuz bir hayat yaşayın. Her ne olursa olsun sizi hep seveceğim. Hyunjin-güzel torunum, Yongbok-güzel oğlum. Masallardaki gibi bir hayat yaşamanız dileğiyle

...Hwang

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 09, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Chicago nights||hfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin