3. Sahne

704 57 17
                                    

Müzik; Quest for perfection

"Sana ne yapmışlar Efdal..."

Kıyamadığımız insanlar vardı bu hayatta, kılına zarar gelse dünyaları yakacağımız insanlar. Onlar hayatımızdan gittiğinde yıkıldığımız insanlar. Ben yıkılmıştım, beni yıkmışlardı. Bir trafik kazası diye yediğim yalanların doğrusu şimdi yüzüme bir tokat gibi çarpıyordu.

Yabancı doğruları söylerken onun yüzüne yalan söylüyorsun diye haykırmalarım boşaymış, meğerse benim abim...Cidden öldürülmüştü.

Göğsüne dokunamadım, o ize saatlerce baktım ama dokunamadım. Suçlusu bendim, o masumdu. Her zamanki gibi suçlu bendim ama bu hikayede yanan yine oydu. Bu zamana kadar yaptıklarımı bir bir çekmişti, şimdiki bedeli de ölüm müydü?

"Bu ödediğin son bedeldi" diye fısıldadım sessizce.

"Sıra bende, artık ben onlara bedel ödeteceğim."

Sana söz veriyorum Efdal, çektiğin her acının bedelini onlara bin katını uygulayarak ödeteceğim. Onlar her acı içinde çığlık attığında bende mutluluk çığlıkları atarak onlara işkence edeceğim. Hepsi..Hepsini ölmekten beter hale getirip ayaklarıma kapanmalarını sağlayacağım.

Son kez onun yüzüne dokunmak için elimi kaldırdım fakat bunu başaramadım. Suçluluk duygum beni yiyip bitirirken hızlıca arkamı dönüp morgtan çıktım. Daha fazla orada kalmazdım. Daha fazla pişkince yüzüne bakamazdım. Dirisi benim yüzümden rahat olamamıştı, bari ölüsü rahat olsundu.

Benim abimi öldürmüşlerdi. Benim ailemi öldürmüşler. Şimdi kimim kaldı, şimdi benim nazımı kahrımı senden başka kim çekecek abi?

Anahtar kimdi, anahtar neyin nesiydi bilmiyordum ama onu öldüreceğim kesindi. Onu bulacaktım, sonunda ölüm bile olsa onu bulup günlerce eziyet ederek yaşamına son verecektim. Bedenine ateş üstüne ateş basacak, attığı acı dolu çığlıklardan sesi kısılıncaya dek durmayacaktım.

Gözlerim hastane koridorunda gezinirken acı içinde yere çökmüş ağlayan insanları görmemle yutkundum. Sanırım onlarda...Benim gibi ölü sevdiklerini görmüşlerdi. Bu hastane üstüme üstüme gelmeye başlamıştı, daha fazla dayanamıyordum. Buradan acilen çıkmam lazımdı.

"Ceylin hanım cenaze," Yanıma gelen hemşireyi elimi kaldırıp sustururken başımı onaylamazca sallayarak hastanenin çıkışına yöneldim.

Onu toprağa gömeceklerdi...

Bugün cenazesi vardı.

Beynim durmuş dünyam alt üst olmuştu. Ben ne yapacaktım...Ben onun cenazesine nasıl gidecektim.
Herkes yanıma gelip baş sağlıyı dileyecek, yalandan üzülmüş suratlarını yüzüne sunacaklardı. Ben buna hazır değildim ki. Daha ölümüne alışamamışken, şimdi yakalarında onun fotoğrafıyla gezen bir sürü insanı nasıl kaldıracaktım.

Onu toprağa koymalarını nasıl izleyecektim?

Üstüne toprak atarlarken öylece durup onları nasıl seyredecektim?

"Kızıl!"

Kartal'ın sesini duymamla adımlarım aniden durdu. Başımı kaldırıp arkamı döndüğümde koşarak buraya doğru geldiğini gördüm. Neredeydim ben? Gözlerim etrafı taradığında ara sokaklardan birine sapmış nereye gittiğimi bilmeden yürüdüğümü fark ettim.

Kartal nefes nefese karşımda dururken göğsü hızla inip kalkıyor gözleri korkuyla üzerimde dolaşıyordu.
"Abimi öldürmüşler kartal..." diye fısıldadım. Gözleri hüzünle buğulanırken öğrendiğim gerçek karşısında sessizce gözlerimdeki hüznü izledi. Biliyordu. O da bana anlatmaya çalışmıştı fakat engel olmuştum.

AfitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin