35. Sahne

411 35 4
                                    

Onca yılım neden ağlamayamadı düşünerek geçmişti. Geçmişi düşündüm, çabaladım ki ağlayayım olmadı, kendimi öldüresiye dövdürttüm olmadı, kurşun yedim, neşterle kollarımı deştim yine olmadı.

Abimi kaybettim...Yine akmadı gözyaşlarım.

Ağlamak için çaba sarf ettiğim onca yılın ardından...Bir klasik müzik tüm sırrı bozmuştu sanki. Gözyaşlarımı tutan çeşme birden açılmış şimdi de kapanmaya niyeti yokmuşçasına akıtıyordu gözyaşlarımı.

Bu şekilde mi ağlamam geri gelmeliydi..Abim öldüğünde bile akmayan gözyaşlarım sırf ağladım diye dayak yediğim anlara geri döndüğüm için mi ağlamamı geri getirebilmişti? Dudaklarımdan kopan koca bir haykırış ağlamamı şiddetlendi ve ellerimle kulaklarımı sıkıca kapatarak bitkin düşmüş bedenimi yere yatırıp cenin pozisyonunu aldım.

Dayanamıyordum..Geçmişi hatırlamaya dayanamıyordum. Bu kulübe benim nefesimi kesiyordu. Küçük Ceylin bir an olsun gözlerimin önünden ayrılmıyordu. Oradaydı işte...Elinde tuttuğu oyuncak ayısı dodiyle birlikte üzgün gözlerle karşıma dikilmiş beni seyrediyordu.

Sakın..sakın dedim. Tutma o adamın elini, güvenme ona. O seni abine götürmeyecek..O seni abine hasret bırakacak. "Yapma...Yapma ne olur yapma. Tutma onun elini Ceylin. Çıkma o yetimhaneden." diye mırıldandım.

Ama çıkmıştı işte küçük Ceylin.

O eli tuttuğu gün celladıyla birlikte asıl hayatı öğrenmişti.

"KAPAT ŞU MÜZİĞİ ALLAHIN CEZASI KAPAT!!DAYANAMIYORUM ARTIK KAPAT!!" diye bağırdım son gücümle.

"YAPAMIYORUM ALLAHIM YAPAMIYORUM. ÇELEBİ!!!YALVARIRIM KAPAT ŞU MÜZİĞİ!!!" Müzik sesi daha da yükseldi, notaların şiddeti inadıma olur gibi daha da arttı. Korkuyla olduğum yere sinerken başımı olumsuzca salladım. Hayır hayır, kurtulmam lazımdı hayır!

Hızla ayağa kalkarak var gücümle kapıya vurmaya başladım.
"İMDAT! YARDIM EDİN NE OLUR YARDIM EDİN!!NEFES ALAMIYORUM NOLUR!!" Hani olur ya, birisi sesimi duyar beni kurtarır sandım. Pes etmedim dakikalarca bağırarak kapıya vurmaya devam ettim ama olmadı....

Geçmişte duymadıkları gibi şimdi de kimse duymadı sesimi..

Boğazlarımı yırtarcasına bir çığlık attım tekrardan. Her şey...Her şey zihnimde yeniden dönüyordu. Annemin dizlerimde ölüşü, abimin feryadı, babamınsa bir köşede kimsenin umrunda olmadan acı çeke çeke ölüşü.

Abim geliyordu yanıma...Ağlayarak beni kolları arasına alıp 'Sen yapmadın küçüğüm, sen yapmadın abiciğim. Korkma annemiz melek oldu' diyişi doluyordu kulaklarıma.

'Annem sahiden melek mi oldu abi?' diye soruyordu küçük Ceylin abisine. İkiside bir yandan ağlıyor, bir yandan birbirlerine sarılıyor, bir yandan da dizlerinde yatan ölü annelerini seyrediyorlardı.

'Abi...Korkuyorum..' dedi küçük Ceylin abisiyse ona daha sıkı sarılarak gözyaşlarını sildi. 'Melek oldu abiciğim..Annemiz artık hep burada olacak' dedi ve minik parmağıyla küçük kardeşinin kalbine dokundu.

'Annem artık bizimle değil mi yani?'

'Hayır, dedim ya artık annem hep kalbimizin içinde bizimle yaşayacak.'

'Peki sen? Sen abi? Sen yanımda olacaksın değil mi?'

'Hep! Hep yanında olacağım abiciğim söz.' Ama olamamıştı işte...O gece son kez birbirlerine sarılmışlardı..O gece o evden birlikte değil ayrı ayrı çıkmışlardı ve bir daha birbirlerini hiç görmemişlerdi.

Küçük Ceylinle Abisi, büyüyene dek kavuşamamışlardı..

"Abi..." diye mırıldandım yorgunca. "Yalvarırım yanına geleyim, şimdi alsınlar canımı da yanına geleyim. Yeter ki bitsin şu eziyet."

AfitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin