5. BÖLÜM

3.2K 182 53
                                    

Merhaba, biz geldik!

Yavaş yavaş büyüyoruz ve ben bugün biraz duygusalım evet. Oy ve yorumlarınızın benim için önemli olduğunu bilin,

Keyifli okumalar. 🤍

♪Sezen Aksu, Canımsın Sen♪

♪Hüsnü Arkan-Birsen Tezer, Öyle Bir Rüya♪

İnsan en çok hangi yaşını özler?

5, 8 ya da ne bileyim 13.

Çocukluk yıllarını mı yoksa olgunlaştığı, ergenlik yıllarını mı?

Bana kalırsa lise yıllarım, 16-17 yaşım. Bazen durup düşündüğümde de en çok özlediğim yaşım hep lise çağlarım olduğunu fark ediyorum. Okul hayatım boyunca en güzel ve en dolu dolu yaşadığım yıllar, lise yıllarım oldu benim. Çünkü o yıllar, beni Devran'la tanıştırdı. Çocukluğum zaten yurt ortamında geçmişti. Kötü anılarım yoktu o yıllara dair ama iyi anılarım da yoktu. Benim için sadece büyüdüğüm senelerdi. Fazlası değildi. Kimsesiz, bir başına olduğun, elinden kimsenin tutmadığı bir yılı kim hatırlamak ya da özlem duymak isterdi ki zaten.

Bebektim, çocuk oldum sonra kendi kendimi büyüttüm ve Devran'la tanıştım.

Ama insan bazen güzel hatırladığı anılarını tekrar tekrar yaşamak istiyor. Çünkü çoğu zaman güzel ve unutulamayan anılar nadir yaşanıyor hayatlarımızda. Keşke diyorum bazen, bir kavanozun içine toplayabilseydik bu unutamadığımız tüm anılarımızı. İstediğimiz zaman da bu kavanozun kapağını açıp tekrar tekrar yaşayabilseydik o güzel anıları.

Elimde tuttuğum fincanın içindeki salebin kokusu tüm odaya yayıladururken düşüncelerim arasında yine kaybolmuştum.

Bilirsiniz, bazen oturup düşünmeniz gerekir; geçmişi ya da şimdiyi.

Pencerenin önündeki tekli, beyaz koltuklarımdan birine dizimi karnıma doğru çekmiş bir vaziyette dışarıyı dalgınca seyrederken ben, geçmişimi düşünüyordum.

Evimizin bir odasını kitaplar için ayırmıştık Devran'la. Bu oda, evimizin en geniş ve en ferah odasıydı. Bu yüzden bu odayı küçük bir kütüphane çevirmek eğlenceli olmuştu bizim için.

Duvarların boylu boyunca kitaplıktan oluşması Devran'ın fikriydi. Bana kalsa orta halli bir kitaplıkta yeterdi. Ama kocam her ay kitap alışverişi yapan bir beyefendi olduğu için ona orta halli bir kitaplık yetmezdi.

Kütüphanemizin penceresinin önünde ise benim çeşit çeşit kaktüslerim yer alıyordu. Kaktüsleri severdim. Onlarla ilgilenmeyi, bakmayı hatta konuşmayı çok severdim. Devran, benim canım kaktüslerimle konuşmama her ne kadar anlam veremese de onlarında aslında sevgiye ve şefkate ihtiyaçlarının olduğunu bir yerde okumuştum.

Devran'a da bir gün bu yüzden, "Sen de konuşsana benim minik kaktüslerimle. Birazcık ilgini onlara versen ölür müsün?" diye sormuştum alayla karışık. Bu soruyu sorduğum sıra Devran kitap okuyordu benim şu an oturduğum bu tekli koltukta. Ben de kaktüslerimi suladıktan sonra tam karşısına oturmuş onu seyrediyordum. Bana kitabından başını kaldırıp ciddi misin der gibi baktıktan sonra verdiği cevapsa şu olmuştu; "Evet, ölürüm. Bendeki ilgi yalnızca sana olur." Bu cevabının ardından onu yerimden kalkıp hiç üşenmeden öpmüştüm. "Peki şey," demiştim mırıl mırıl bir sesle, aklıma nedendir bilinmez birden gelmişti bu soruyu sormak. "Bi'çocuğumuz olsa? Ona göster misin yalnızca bana olan bu ilgini?"

DİLHUN: Zehir ve DevaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin