|2| Serçe Parmak Sözü

23 10 6
                                    

Saat sabah 8 olmuştu ki sahilin başından İnci'yi gördüm elinde çantayla koşarak geliyordu, gülümseyerek ona el salladım oda karşılık verdi.

Bir insan nasıl bu kadar iyi olabiliyordu? Canavar dediğim insanoğlu.. İçinde inciler olan bir istiridye mi yani? Bazısı boş ama bazısında inciler var. Hoş, içinde inci olmayan istiridyelerin incilerini de diğer insanlar çalmış olmalı...

İnci yanıma yaklaştı kumral saçları güneşte parlıyordu

"Selam Deniz nasılsın"

"İyiyim İnci ya sen?"

Gülümsedi

"Bende iyiyim, hadi bana anlat!"

"Neyi anlatayım?"

"Yakında olan ama uzaktaki evini"

Şaşırdım, gerçekten kulağa anlamsız bir ifade gibi geliyordu ama deniz yakındaydı fakat gitsem 7 yıllık uzun bir yolculuktan sonra geri dönebilirdim. Gevelemeye başladım

"Eeeh-"

Sözümü kesti

"Gitsen, gelmen ne kadar sürer?"

"7 yıl.."

İnci şaşırdı ardından elleriyle birşeyler saymaya başladı bende sessizce bekledim bir iki saniye sonra

"14...7 yıl sonra 14 yaşında olacağız."

Kafamı önüme doğru eğdim sesim biraz alçak çıkıyordu

"Evet.. beni beklersen ve arkadaşım kalırsan 7 yıl sonra yeniden bu tarihte, burada buluşabiliriz."

Gülümsedi, gülümsemesi bir dalganın ferahlığını yayıyor gibiydi.

"9 Temmuz!"

Bu gün 9 temmuzdu, onun dediğini tekrar ettim.

"9 Temmuz..."

Elimi avcunun içine aldı

"Hadi birbirimize söz verelim!"

"Nasıl yapacağız?"

"Hmm.. denize gidelim mi?"

Duraksadım böyle söylenmesi garibime gitmişti

"Olur gidelim"

Üzerinde ki kimono tarzı şeyi çıkardı ve mayosuyla denize girdi, benim üzerimde ise zaten deniz şortu vardı. Denize girip biraz ilerlediğimizde bana döndü

"Deniz, seninle denizde tanıştık ve şimdi denizde 7 yıl sonra tekrar buluşacağımıza dair söz verelim."

Ardından serçe parmağını uzattı, bende ona serçe parmağımı uzattım. Mırıldandı

"Serçe parmak sözü."

Tekrar ettim

"Serçe parmak sözü.."

Bir kaç saat sonra denizden çıkıp, güneşlendik. İnci çantasında getirdiği insan yemeklerinden verdi bana, dolaylı yoldan deniz olduğum için yemeye çokta ihtiyacım yoktu, daha doğrusu ben öyle sanıyordum. Bedenim halsiz düşmüş, gözlerim kararmıştı bunun açlık olduğunu İnci ve annesinin mükemmel yemekleri sayesinde anlamıştım.

"Deniz anlatsana!"

İnci'ye baktım

"Neyiii?"

"Evini"

Evim? Bir evim yoktu, ev ben olurdum ve beni çatı yaparlardı.

"Ehh bunu anlatabileceğimi sanmıyorum"

İnci suratını astı, amacım onu üzmek değildi. Kırgın çıkan sesiyle konuştu

"Bana güvenmiyor musun?"

Telaşa kapılmıştım, sanki insanlar çöplerini denize döküyordu, içimde öyle bir korku vardı.

"Hayır, hayır ondan değil. Sadece..."

Şimdi ne diyecektim?

"Sadece?"

Dedi sorarcasına

"Sözünü tutacak mısın?"

Soruya soruyla karşılık vermek adetim değildir ama şuan bunu öğrenmem gerekiyor

"Tabiki! 7 yıl sonra burada, bu tarihte yeniden görüşeceğiz"

Cebime koyduğum o mükemmel İstiridye'yi çıkardım ve avcumun içinde sıktım. İnci merakla elime bakıyordu

"O elindeki ne Deniz?"

Kendimden, denizden birşey çalmıştım. İlk kez bir insanın denizimden birşey almasını istiyordum. Elimi yumruk yapıp onun eline doğru uzattım, oda elini açtı

"Senin için bir hediye.."

Elimden bıraktığım istiridye onun avuçlarına düştü. İnci hayranlıkla istiridyenin kabuklarına bakmaya başladı

"Bu çok güzel Deniz... Teşekkür ederim."

İlk kez, bir insan doğru kişiye yada şeye teşekkür ediyordu. Hediye'yi veren denizdi aracı olanın Deniz olması teşekkürü hak ettiği anlamına gelmezdi.

"Bunu 7 yıl boyunca sakla ve açma 7 yıl sonra ben tekrar geldiğimde burada onu beraber açacağız."

İnci gülümsedi, hava kararmaya başlamıştı

"Gitmek zorunda mısın?"

"Malesef evet."

"Tekrar geldiğinde bana evini anlat olur mu? Merak ediyorum.."

"Söz veriyorum anlatacağım. Eğer sen sözünü tutarsan bende tutarım."

Gülümsedi, bir dalga daha geldi sanki.

Artık ayrılık vakti gelmişti 7 yıllık esaretim tekrardan başlıyordu ama bu sefer beklemem için 7 yıl sabretmem için güzel sebeplerim var.

Saat 12'ye gelmemişti ama İnci buradayken gidemezdim. Saat 11 civarlarındaydı

"Artık gitmem gerekiyor"

Yüzünü astı

"Anlıyorum.. görüşürüz o hâlde"

Ona sarıldım, üzülsün istemiyordum

"Üzülme, görüşeceğiz."

Sarılmama karşılık verip geri çekildikten sonra gülümsedi ve el salladı. Bende el salladığımda gözden kaybolmaya başlamıştı.

Yavaştan denize girdim, ilerledim derinlere açılıyordum ve işte saat 12'ye gelmişti

Vücudum erircesine denize karıştı ve ben yine, denizdim...

...

Hikayeyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Eleştiri ve yorumlarınızı bekliyorum<3

10.07.2022

İSTİRİDYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin