İnci omzuma yaşlanmış uyuyordu, bana anlattığına göre son dönemleri epey yoğun geçiyordu. Gerçekten inci gibi uyuyordu, istiridyenin içinde olanlardan.
Elimi kalbime uzattım daha önce oraya denizin dalgaları demiştim ama şu anda göğüs kafesi denen kemiklerin istiridye ve kalbin de bir inci olduğunu düşünüyorum. Dalgalarsa aşk olabilirdi, deniz kadar gerçek ve efsaneler kadar yalan.
Bir süre sonra İnci uyanmıştı uykulu gözleriyle bana baktı gülümsedi, onun gülümsemesiyle bende gülümsemeye başladım. Ruhum dalgalanıyordu. Anında uykulu hâli geçmiş enerjikleşmişti heyecanla konuşmaya başladı
"BU GÜN HARİKA BİR GÜN OLACAK!"
Bağırmasıyla irkildim
"O-olsun İnci'm neden bağırıyorsun??"
Bana baktı ve gülmeye başladı
"Dünyayla ilgili güzel olan herşeyi öğreteceğim sana"
Ardından ayağa kalktı,
"Önce bisiklet sürmeyi öğreteceğim"
İleride duran bisikletlere doğru ilerledi
"Gel hadi"
Yanına gittim onun yaptığı gibi bisiklete oturdum
"Eee şimdi ne yapacağım?"
Sorumla bisikletten indi ve bisikletin yumuşak mercanlara benzeyen oturduğum kısmından tuttu ve
"Pedalları çevir"
Dedi, ayaklarımı 'pedal' denen yerlere koydum ve bastırdım
Bana baktı
"E hadi çevir"
"Nasıl yapacağım?? Çevirmek nasıl oluyor ya!"
Güç vererek bastırıyordum ama ilerlemiyordu bu şey!
Kıkırdadı birkaç saniye sonra
"Hmm, denizdeki hortumlar gibi düşün"
Sonra telaşla ekledi
"A-AMA O KADAR HIZLI DEĞİL!"
Sırıttım ve ona çapkın bir bakış attım
Sonra da yavaş yavaş pedalları dondürmeye başladım. İnci de oturduğum mercandan tutup beni kontrol ediyordu.
Bir süre sonra oturduğum yeri bırakıp kendi bisikletine bindi ve yanımda sürmeye başladı, ben bir kaç kez tökezlesemde bisiklet gerçekten eğlenceliydi belki de İnci sayesinde herşey bu kadar güzel oluyordu.
Ardından beni anneannesinin yazlığına götürdü (gitmemek için epey direnmiştim ama nafile.) Biz eve girerken ailesi evden çıkıyordu onlarla selamlaştıktan sonra mutfakta bana istiridye sandiviçleri yapmayı öğretti. Tabiki bunu yapabilecek zamanım, mekanım olmayacaktı ama onunla birşeyler yapıyor olmak çok güzeldi...
Sandiviçleri yedikten sonra odasına çıktık zaman çok hızlı geçmişti:) hissettiğim dalgaların da haddi hesabı olmuyordu. Saat gece 11.45 civarlarındaydı ki saati fark etmiştim. Telaşla
"Saat 12'ye geliyor İnci'm"
İnci de telaşla saate baktı ve sandalyeyi işaret etti.
"Tamam, gömleğin orada sen hazırlan. Bende gidip içeriden ceketimi alacağım"
O içeriye gittiği sırada kapı çaldı, bense giyiniyordum.
...
-İnci'nin ağzından-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİRİDYE
Fantasíaİstiridye denizin içinde, denize olan nefretiyle incisi için yaşar. İstiridye bu nefret ve öfkeye kapılıp kapağını açtığında inci suya kapılır ve incisinden ayrılan istiridye de kendini suya bırakır. İkisinide onlara ev olan yada evi oldukları deniz...