Hem Yarabandım, Hem Yaram.

222 21 1
                                    

Şarkı, Teoman - Gönülçelen

Kulaklığımı boynuma indirip yanımda ki bedene başımı çevirdim. Kırmızı saçları, neredeyse yüzünü kapatıyordu ve kapşonu çekikti. Siyah bir hoodie vardı üstünde. Bedenini tam anlamasamda güzel bir vücudu vardı. Gülümsedim, belli belirsiz başımı salladım. Yanımda ki bedenden bir hıhlama yükseldi.

"konuşmayı sevmiyor musun?"

"hayır, sadece.."

Susup yüzüne baktım. Benim gibi biriyse, bakışlarımı anlardı. Önüme gelen el ile şaşkınca ona döndüm.

"chanyeol ben."

Elini havada bırakmadım. Sıktım, sıcak ve benimkine kıyasla büyük elleri vardı.

"baekhyun, memnun oldum."

"okuyor musun baekhyun?"

başımı salladım, güzel sanatlar bölümü kazanmıştım bu sene. Resim çizmek, bebeklik zamanımdan beri hayatımın içinde olan bir şeydi. Bende bunu mesleğe dökmek istemiştim.

"evet, güzel sanatlar öğrencisiyim. İlk senemdeyim, sen?"

Şaşkınca bana baktı, - hatta biraz fazla şaşkınca-

"aramızda iki yaş mı var yani? Bende konservetuar 3. Sınıfım."

Gülümsedim, sesi güzel olmalıydı. Benim sesim bile güzel değildi, iğrençtim ve beceriksizdim. Keşke özel olsaydım.

"her neyse, neden bu saatte buradasın baekhyun? Hava almaya çıktığı sanmıyorum."

Yeni tanıştığım bir yabancı beni yargılayacak son kişiydi çünkü adım ve bölümüm dışında bir şey bilmiyordu. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi tamamen gözükmeyen gözlerine çevirdim.

"çok çirkin değil miyim? Baksana, bir çöpten farksızım."

Kaşları çatılmıştı, gözleri bedenimi süzmüş, başını iki yana sallamıştı.

"güzelsin, neden öyle dedin?"

Ayağa kalktım, kollarımı açtım bedenimi görmesi için. Şişko bedenimi...

"iğrenç bir şişkoyum, görmüyor musun? Çöpten farksızım işte!"

Salıncakta oturan beden ayağa kalkmış, birden yanıma gelip bedenimi yoklamıştı. Dehşetli gözlerle bana bakıyordu.

"fazla zayıf değil misin sen? Anoreksiya mısın yoksa?"

Bakışlarım yere kaydı, öyle miydim? Ben şişkoydum sadece, hasta değildim.
Başımı iki yana sallayıp reddettim.

"kaç kilosun sen?"

Bunu cevaplamak zorunda değildim. Değildim, 40 kilo olduğumu söylemek zorunda değildim. Ama yapamadım.
Durdu ve bana baktı. Üzülmüştü, neden yeni tanıştığı ve tanımadığı biri için üzülmüştü bilmiyorum. Ayağa kalktığında fark etmiştim, benden 10-15 cm daha uzundu. Ve sokak ışığı yüzüne vurmuştu, yakışıklıydı... Benim aksime.

"bu yaptığın, iyi bir şey değil biliyorsun değil mi? Yok ediyorsun bedenini."

Yok etmiyordum, 30 kilo olunca duracaktım. Ama bunu demedim, desem muhtemel olarak kızacaktı. Neden bilmiyorum ama bu kırmızı saçlı yabancıya ısınmıştım ve sarılmak istiyordum. Aniden ona doğru adımlayıp sarıldım uzun bedene, karşılık verdiğinde bir kaç saniye durdum.

"yarın akşam buraya gelir misin tekrardan?"

Çekinerek sormuştum, umarım gelirdi.

"gelirim."

Gülümsedim ve elimi salladım, eve gitmeliydim artık.

"ben gidiyorum o zaman? İyi geceler."

Ondan beklediğim tepki kesinlikle seni evine bırakayım değildi, fakat işime gelmişti biraz. O yanımdayken eve doğru adımladık, ortak yönlerimiz olduğunu öğrenmiştik mesela. Radiohead ve elvis presley dinliyordu, bunlar güzel şeylerdi. Evin önüne geldiğimizde tekrardan sarıldım uzun bedene. Ardından koşar gibi kapıya gidip cebimde ki anahtarı kapıya taktım ve içeri girdim. Ben içeri girene kadar gitmemişti! Anneme selam vererek odama çıktım, arkamdan seslenmesini umursamadım. Muhtemelen yarın on saat söylenecekti fakat sorun değildi. Bedenini yatağa attım, derin bir nefes alarak tavana baktım aklıma uzun beden gelmişti, alt dudağımı dileyerek endişeyle dudak büzdüm.

Çok fena sıçmıştım.

Eating disorder : chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin