Hayat, her zaman bir tahterevalliye benzetilir. Oysa bence hayat bir tahterevalliye değil, bir dönme dolaba benzetilmeli. Dönme dolapta, aşağıdasınız ve adım adım yukarı çıkıyorsunuz. En tepede bekliyor ve sonra yeniden adım adım aşağıya iniyorsunuz. Hayatın özeti bu değil mi zaten? Aşağı,yukarı ve yeniden aşağı.
Baykan, dumanı tüten kahvesini içerken bir yandan da etrafa göz atıyordu. Baykan'ın arkadaşı sandığım ama abisi olan -üvey abisi- Gökmen, yarım saat önce sevgilisiyle buluşmak için yanımızdan ayrılmıştı. Baykan'ın annesi doğumda ölmüş ve babası annesinin ölümünden dört yıl sonra vefat etmiş. Duyduğumda çok üzülmüştüm ama Baykan, oldukça güçlü durmuş ve sakince bizi dinlemişti. Konuşacak bir şey bulamayınca kahvemi elime aldım ve bir dikişte içip bitirdim.
"O gece neden o kadar çok içtin, Derya?" Baykan, birden konuşunca dikkatimi ona verdim. Gözleri bir cevap arar gibi yüzümde dolanıyor ama bulamıyordu. Sessizlikten rahatsız olunca cevap verdim. "Bir kelebek olmak istedim." Cevabıma karşı biraz yüzü yumuşadı ve dudakları hafifçe kıvrıldı. Anlamayarak ona baktım. Keyifle arkasına arkasına yaslandı. "Ne oldu? Çok mu komik?" Çıkışmama karşı gülme ve homurdanma arası bir ses çıkardı. "Hayır, komik olduğundan değil. Sen bir kelebek değilsin ki. Kuşsun. Bir kuş nasıl kelebek olabilir?" Kaşlarım yukarıya doğru kalkarken, Baykan, gayet rahattı. Bir şey söylemek için araladım dudaklarımı ama geri kapadım. Birkaç kez bu böyle devam edince sonunda cevap vermemeye karar verdim. Zaten o da bir şey demiyor beni izliyordu. Baykan, kötü bir çocuk değildi. Ama onunla tanıştığımızdan beri ne zaman dalıp gitse gözlerinde derin bir hüzün görüyordum. Hüzün, yüzünün güzelliğini bir çarşaf gibi örtüyor ve onu boğmak istercesine sıkıyordu. Canım iyice sıkılınca gitmek istediğim için konuştum. "Baykan, artık gitsek mi?" Başıyla onaylayıp hesabı ödemeye gitti. Bu arada ben de eşyalarımı toparlayıp ayağa kalktım.
###
"Yani anlatacak mısın?" Gülümseyerek beni onayladı. Merakla ona bakarken oturmaktan yorulunca çimenlerin üzerine doğru uzandım. Baykan, gülerek beni nasıl gördüğünü anlatmaya başladı. "Seni ilk kez on sekiz yaşımda, bir kafede çalışırken görmüştüm. Arkadaşlarınla çalıştığım kafeye gelmiştiniz. Yanında Aylin ve Şeyma vardı. Onları nerden tanıdığımı sorarsan demiyeceğim çünkü soracağını biliyorum. Onları liseden tanıyorum. Senin bizim okulda olduğunu okul formandan anlamıştım. Yanına gelmekten çekindiğim için yanına gelmeden uzaktan öylece bakıyordum. Daha sonra zaten sınavlar derken üniversite başladı ve seni hiç görmedim. O gün, kızılayda seni gördüğüme emin olmak istercesine yüzüne baktım ve sen olduğunu anladım. Sevindim. Daha sonrasını biliyorsun zaten." Baykan suskundu ama sanki bir yerlerde yalan söylüyor gibiydi. Kendini yanıma bırakıp o da uzandı. Uzatmak istemediğim için cevap vermedim. Baykan bir şey söyleyecekti hissediyordum. Beklemeye başladım.
"Sana bir şey söyleyeceğim, Derya," diye Baykan ağzındaki baklayı çıkardı sonunda. "Dinliyorum söyle," diye cevap verdim. Yüz hatları gerilmiş, terlemeye başlamıştı. Dudaklarını yaladıktan sonra bir çırpıda konuşu verdi.
"Seni seviyorum."
###
Hepimiz sessizce yemeğimizi yerken babam başını kaldırıp bana baktı. "Bugün seni eve getiren çocuk...Adı ne?" Babam tedirgince konuşurken kaşlarımı çattım. Bu onu ilgilendirmezdi ama kavga çıkarmaya niyetim yoktu. Bu yüzden cevap verdim.
"Adı, Baykan." Kısa ve öz cevabım onu tatmin etmemiş gibiydi ama umursamadım. Biraz bekledikten sonra ayağı kalktı. "Afiyet olsun." Babam merdivenlere doğru ilerlerken anneme kaşlarımı kaldırarak baktım. "Aldırma kızım sen onu. Gergin şu günlerde. Abin buraya dönüyormuş." Son cümleyi duymamla sevinçle ayağı kalktım. Tuna, buraya mı geliyordu? Bu harika bir haberdi! Babamın gergin olmasını şimdi anlamıştım. Tuna, yani abim ve babam hiç anlaşamazlardı. Sürekli kavga ederlerdi. Hatta Tuna benimle konuşmak istediğinde onu döverek benden uzaklaştırmışlığı bile vardı.
"Anne peki abim neden dönüyormuş? Bir şey söylemedi mi? Bir sorun mu varmış? İşleri yolunda değil mi? Ne olmuş söylesene!" Annem bana susmamı işaret ederken bir su uzattı. Çok hızlı konuştuğum için nefes nefese kalmıştım. Suyu içtikten sonra bardağı masaya bırakıp anneme dikkat kesildim.
"Abin, işlerini buraya taşımaya karar vermiş. Artık bize yakın olmak istiyormuş. Bir süre burada çalışacak ama sonra ne olur bilemiyorum..."
"Bu harika! Umarım bir daha asla gitmez."
###
Sonunda yatağıma yatabildiğimde günü düşünmeye vaktim oldu. Baykan... Beni sevdiğini söylemişti. Nasıl sevebilirdi beni? Bilse kirlendiğimi yine sevebilir miydi peki? Sevmezdi... Düşünmek istemiyordum ama elimde değildi ki. Telefonumu elime aldıktan sonra rehbere girdim. Mesaj yazmaya karar vermiştim.
KİME: UFUK MAVİSİ
Selam, müsait misin?
Mesajı sildikten sonra düşünmeye başladım. Daha mantıklı bir şey yazmalıydım. biraz bekledikten sonra yazacaklarıma karar verdim.
KİME: UFUK MAVİSİ
"Bilmiyorum uyanık olup olmadığını ama biraz daha yazmazsam çatlayacağım. Aramızın bozulmasını istemem, Baykan. Seni üzmekte istemem. Ama ben zaten birini seviyorum. Beni unutmalısın. Ben kalbimi zaten birine vermişken, sana neyin sevgisini vereceğim? Biliyorum, üzüleceksin. Kim sevdiğine verdiği sevginin karşılığını almazsa üzülmez ki? Senden özür dilerim. Seni tanıdığımdan beri gerçekten çok daha iyi hissetmeye başladım. Teşekkür ederim. Ama ben seni sevemem. Affet beni."
Mesajı gönderdikten sonra gergince beklemeye başladım. İki üç dakika su gibi akarken bir türlü mesaj gelmiyordu. Acaba uyumuş muydu? Doğrulduktan sonra yastığıma birkaç kez vurup yeniden yattım. Ekran parlarken gözlerim büyüdü. CEVAP YAZMIŞTI!
KİMDEN: UFUK MAVİSİ
"Sevme. Ben, beni senin adına da severim! Sen yeter ki o güzel yüzünden mahrum bırakma beni. Ellerini tutmama izin ver. Yeter ki bana! Kabul et sen, ben tutarım seni ellerinden. Sırdaşın olurum, dostun olurum. Yeri gelir annen baban olurum. Ben isterdim ki; aşk ben olayım sen aşka aşık ol. Ama olsun. Yanımda olsan bile kabulümdür."
Ağladığımı dudağıma gelen tuz tadından hissettim. Nasıl güzel seviyordu be!
KİME : UFUK MAVİSİ
"Ellerimden tut, sırdaşım ol, dostum ol yeri gelsin annem babam ol. Sen aşk ol ben aşka aşık olmak yerine aşkı seveyim çünkü sen aşksan daha yüce bir duygu sevmelidir seni. Öp beni gözlerimden. Neden biliyor musun? Çünkü bir kadın gözleriyle sever, gözleriyle güler ve gözleriyle ağlar. Yaralarımı sarma. Bırak kanasınlar. Onlar kanasın sen ilaç ol. Kalbimi alamayacaksın ama. Kalbimin parçalarını alacaksın. Çünkü kırdılar benim kalbimi. Gel yapıştır haydi benim kalbimi sende kalsın. Bekleyeceğim seni."
###
Adam sigarasını aldıktan sonra camı açtı. Sigarası dudaklarında yerini bulurken düşündü. O kalbin parçalarını yapıştırmasına izin verecek miydi? Adam için hava hoştu. O kadını gözlerinden öperdi. O kadınını uzaktan sevmişti. Onun gülüşü, gözleri yetmişti. Görsün yeterdi. Ama kadın ona daha fazlasının şansını veriyordu. Hürkan'ı unutmak istiyordu belli ki. O da anlamıştı o herifin tekrar gelmeyeceğini. Sigara dumanı havaya karışırken adam gülümsedi. Sigara dumanları havayı kirletsin de kadın nefesini versin. Tüm kirler gitsin! Kahverengi saçları, gözleri ve beyaz teniyle bir destan gibiydi. Kadının saçlarına papatyalardan taç yapmak istiyordu adam. Ne kadar güzel dururdu onda öyle. Adam sigarasını camın kenarına bastırdıktan sonra camın dibine iyice girdi. Soluk pembe dudaklarını yaladıktan sonra ellerini saçlarının arasından geçirdi. Kafasını camdan uzattı. Ve bağırdı.
"BEN SENİ GÖZLERİNDEN SEVDİM, KADIN!"
###
ARKADAŞLAR BÖLÜM GEÇ GELDİ ÖZÜR DİLERİM. BENİM PEK İÇİME SİNMEDİ AMA ÖBÜR BÖLÜMDE ARTIK YAVAŞ YAVAŞ OLAYLARA BAŞLAYACAĞIM. BÖLÜMLERİN OKUNMA SAYISI İLERLEDİKÇE DÜŞÜYOR AMA SORUN DEĞİL. BU ARADA FEN SINAVIMDAN DOLAYI GEÇ YAZDIM BUNU BİLMENİZİ İSTERİM. HEPİNİZDEN TEKRAR ÖZÜR DİLİYORUM.
BÖLÜMÜ KESİNLİKLE MULTİMEDİA İÇİN YÜKLEDİĞİM ŞARKI İLE OKUYUN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Bir Kadın
RomanceKadın ağladı. Kadın yalvardı. Kadın yırtınırcasına bağırdı. Ve bir kadın En güzel aksesuarı olan saçlarını kesti. Lanet etti; Ürkek bedeninin kirlenmesine engel olamamasına. Bir kadının en acılı hikayesidir bu. Narin bedeninin arkasında sakladığı ca...