Küçük Peter, dağınık olmasını beklediği odasına girdiğinde ağzı açık kaldı. Annesi neden toplamıştı odasını? Kapıyı kapattı, tişörtünü çıkarıp kırık aynadan dün geceden kalan morluklara baktı.
Kenardaki su şişesini alıp tişörtünü ıslattı, kan izlerini temizlediğinde acıdan elleri titrese de alışmıştı.
Annesi odaya girdi, onun halini görünce yeni bir gömlek ve yırtık olmayan bir pantolon uzattı. 7 yaşındaki çocuk gerçekten annesinin davranışlarına anlam veremedi.
"Bugün baban geliyor küçük Stark. Odanda bekle ve o yanına gelince oynadığımız oyunlardan bahsetme."
Peter başını salladı. Babası sürekli televizyona çıkardı ve çok uzakta yaşardı. Kimse bilmezdi babasının onu bekleyen bir ailesi olduğunu.
O bir süperkahramandı. Onun da kendisi gibi bir sürü yara izi olmalıydı. Peter gülümsedi.
Saatler sonra aşağıdan bağırış sesleri ve annesinin yalvardığını duydu küçük çocuk. Daha sonra kapısı açıldı, babasını görünce uslu bir çocuk gibi gülümsedi.
"Evlat, nasıl gidiyor?"
Ama bu ilgili bir sorudan çok, sormak için sorulmuş gibiydi. Peter ise ona annesinden sakladığı İronman oyuncağını göstermek için can atıyordu.
Stark, soğukça konuştu.
"Annenle ben tamamiyle ayrılıyoruz. Ve hangimizle yaşayacağını sen seçeceksin..."
Peter çok mutlu oldu, tabii ki babasını seçecekti! Bir süperkahraman onu yaralamazdı. Babasını tanıyan çocuklar ona bulaşmazdı, oyuncağını saklamak zorunda kalmazdı.
Stark ise çocuğa aldırmadan devam etti.
"...Anneni seçmeni istiyorum."
**********
Peter 14 yaşındaydı. Üvey babası, kendisi işsizken ondan okulu bırakmasını istemişti. Böylece zaten bir işte çalışan çocuk, ikinci bir iş için vakit bulabilecekti.
Ve Peter, ilk defa onu reddetti. Vücudunda yeni yaralar açıldı ve üç beş eşyasının olduğu çanta ile kendisini kapıda buldu.
Camdan olanları izleyen komşuları sadece ona acıdı. Peter Parker, artık babasının soyadını taşımıyordu. Stark'tan da, Parker'dan da nefret ediyordu.
O sadece masum bir çocuktu. Çalıştığı kafe geldi aklına. Bu gece camdan girip oraya sığınabilirdi. Patronu gelmeden uyanırsa kimse bir şey anlamazdı.
Ama başaramadı, uyanamadı. İşten kovulurken kendini karakolda buldu.
*******
Stark binasına gelmişti. Aklında büyük, bilimsel bir proje tasarımı vardı ve kendisine sermaye beklemeden destek olabilecek tek kişiye gelmişti.
Babası çok güçlü bir adamdı. Televizyonda projesine destek olduğu gençlerle çok röportaj vermişti. Bir ihtimal ona da bakardı değil mi?
"İsminiz neydi? Bay Stark'a ileteyim."
"Peter... Peter Parker."
Soyadını tiksinerek ve kısık sesle söyledi. Ama büyük bir umutla geldiği Stark binasından, babasıyla görüşmeden ve güvenlik zoruyla çıkarıldı.
"Bay Stark, bir daha uğramamanızı ve sırları konusunda çenenizi sıkı tutmanızı söylüyor."
********
Peter çalıştı. Bir gece kulübünde barmenlik yaparken, onun gece orada kalmasına da izin vardı. Yeri rahat değildi ama yetinmeliydi. Reşit olmadan burada çalışması yasa dışıydı ama şuan tek amacı yaşamaktı.
Sabahları okula gitti, gece çalıştı ve gece sessizce ders çalıştı. Uyku ihtiyacını günde en fazla -aralıklarla- dört beş saat giderdi.
Ama artık kimsenin kapısına kadar gitmeyecekti, kendi şansını kendisi yaratacaktı.
"God job, kid!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like me, irondad/spiderson
Fanfiction"Benim gibisin Parker ve bu çok sinir bozucu." Peter, babasından nefret ederken fark etmeden ona benzemeye başlamıştı. Nefret ettiği adama dönüşüyor olması onu daha çok öfkelendirirken, yıllar sonra karşısına çıkan Tony Stark işini daha da zorlaştı...