Tony şaşkınlıktan ve pişmanlıktan öylece otururken geri kalanlar ona sertçe bakıyordu.
"Wanda... Sen ciddi misin?"
Kızıl kadın başını salladı. "Çocuk daha 14 yaşında Stark, ve tüm bunları o yaşamış."
Peter'in kuleye ilk ziyaretinin ardından bir hafta geçmişti. Genç çocuk kişisel stajyer olduğundan beri artık onlarla kalıyordu. Kulede güzel bir odası vardı. Cafede ki işinden de ayrılmıştı artık.
Bu bir hafta boyunca çocuğun aklını okuyan, ve Tony'den gizli tüm ekibe anlatan Wanda, bugün her şeyi mecburen ona da anlatmıştı. Çünkü Stark, arkadaşlarının bu soğuk tavırlarına tüm hafta boyunca anlam verememişti.
"Çocuğun sırtında izler varmış, okul müdürü söylemişti. Yalnız yaşıyor, cafede çalışıyor... Tanrım, bilseydim o kadın ve o adamın elinden onu alırdım!"
Tam o anda odaya ellerinde su silahları ile Steve ve Peter girdi. Peter karşısındaki adamı neşeyle ıslatırken Steve gülerek kaçıyordu.
"Lanet olsun, su bitti!"
Steve gülerek elindeki tamamen dolu silahı kavradı.
"Bunu sen istedin Parker."
Ve silahı ateş edercesine sıktığında herkes onları kahkaha atarak izliyordu. Tony hariç... Kafası karışıktı ve Peter ile arkadaşının bu yakınlığı onu rahatsız etmişti.
Oğlunu kıskanıyordu.
Natasha bunu farkedip sırıttı. Steve silahını kenara bıraktığında sırılsıklam olan Peter somurtuyordu.
Tony o anda ayağa kalktı. Kollarını çocuğa sardı. Peter anlık şokla karşılık vermedi. Stark geriye çekildiğinde yalan uydurdu.
"Seni staj başarın için tebrik etmediğimi fark ettim."
Peter o anda Wanda ile göz göze geldi. Tekrar Tony'e baktığında gözleri doldu. O zeki bir çocuktu, fark etmişti.
"Aklımı okudunuz Bayan Maximoff, değil mi?"
Herkes sustu. Bu Parker için yeterliydi.
"Ben buraya sadece kazandığım stajı değerlendirmeye geldim. Bir takım süperkahramanın bana acıması için veya yıllardır beni merak etmeyen biyolojik babamın vicdanını rahat ettirme malzemesi olmak için değil."
Islak saçlarını düzeltti. O arkasını dönüp giderken herkes sessizdi. Genç çocuk odasına çekildi.
Kapısını yavaşça kapattı. Yatağına geçip bacaklarını kendine çekti. Aslında kuleyi terk etmek istiyordu ama gidecek yeri yoktu. Evi boşaltmıştı bile.
Kendini güçsüz hissediyordu. Daha birkaç ay önce kovulduğu bu kuleye muhtaç kalmıştı. Tony ona açıyordu. Ama Peter insanların acıyacağı değil, özeneceği biri olmayı istemişti.
Tıpkı babası gibi... İnkar etse de onun küçük bir kopyasıydı. Babasından nefret etmesi kendinden de nefret etmesi demekti. O yüzden ona söylediği nefret sözleri hep yalandı.
Öylece düşünürken uyuyakaldı.
Çok geçmedi. Bir saat sonra Tony olanları düşünmekten uyuyamamıştı. Nat, çocuğu yalnız bırakmaları gerektiğini söylemişti. Pepper ise sevgilisini ilk kez bu kadar dağınık halde bulmuştu.
Friday'in sesi ile kendine geldi.
"Peter'in odasında yolunda gitmeyen şeyler var."
Bu Tony'nin ayaklanması için yeterliydi. Çabucak çocuğun odasına koştuğunda onu terler içinde, uykusunda sayıklarken buldu.
Elini çocuğun yanaklarına yerleştirdi. Gözyaşlarını sildi. Peter gözlerini açtığında onu görmeyi beklemiyordu.
"Bir şey yok Pete, sadece bir kabus..."
Parker ellerini saçlarına atıp çekiştirdi.
"O eve dönüyordum! Okulu bırakmak zorunda bırakıyorlardı beni. Sana sesleniyordum ama gelmedin. Çaresizdim..."
Tony onu çekip göğsüne bastırdı. Peter, saçlarında bir öpücük hissetti. Buna şaşırdı. Ama kendisini saran güçlü adamın kollarından kaçacak hali yoktu zaten.
Peter o anlık cesaretle mırıldandı.
"Bugün benim doğum günümdü. Michelle ve Ned dışında kimsem yoktu, yine. Annem küçükken doğum günümde bana seni anlatırdı. Benim bir hata olduğumu söylerdi biliyor musun? Her yıl ondan aynı hikayeyi dinledim. Bana söylediği çoğu şey dayaklarından daha beterdi. Her doğum günümde senden ve kendi doğum günümden nefret ettim."
Tony gözleri dolu bir şekilde ona baktı. Yutkundu ve konuştu.
"Sana söz veriyorum, kendini çaresiz hissettiğin her an gelip senin süper kahramanın olacağım evlat. Küçük bir kabus bile olsa, bunu yapacağım. Eğer bir gün gitmek zorunda kalacaksam, seni kendini çaresiz hissedeceğin bir duruma düşmemen için eğiteceğim."
Peter, göz yaşlarını tutmaya çalıştı. Gece lambasının ışığı yüzünü aydınlatırken konuştu.
"Neden Stark?"
Tony onun gözlerinin üstüne düşen saçlarına parmaklarını dokundurdu.
"Çünkü babalar oğullarının süper kahramanıdır, küçük."
Bu ikisi için bir kabullenmeydi. O gece genç çocuk, ilk kez huzurlu bir uyku çektiğini hissetti.
*********
Öncelikle, GERÇEKTEN İYİ Kİ DOĞDUNNN PETER PARKER.
Aralarını düzelttik gibi. Biraz zaman geçti son bölümün üstünden ama yeni ilham geldi :(
Nasıldı?
İstek/fikir/öneri?
Görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like me, irondad/spiderson
Fanfic"Benim gibisin Parker ve bu çok sinir bozucu." Peter, babasından nefret ederken fark etmeden ona benzemeye başlamıştı. Nefret ettiği adama dönüşüyor olması onu daha çok öfkelendirirken, yıllar sonra karşısına çıkan Tony Stark işini daha da zorlaştı...