İş çıkışı kapıyı kilitleyip patronuna döndü Parker.
"Siz gidin Bay James, benim markete gidip bir şeyler almam gerekiyor."
Patronu gittiğinde hala orada olan MJ'e döndü. Gülümseyerek kızın yanağına bir öpücük kondurdu. İster istemez kızardı, klasik utangaç Peter.
"Teşekkürler, bugün yaptığın için."
Genç kız kollarını birbirine kavuştururken bilmişçe konuştu.
"Pislikleri savuşturma konusunda ustayım. Milyarder, süper kahraman ve yenilmez bile olsa pislik pisliktir."
Gülüşüp vedalaştılar. Hava kararmıştı bile, Peter karanlık sokaklarda yalnız yürümeye alışkındı. Ama bir yandan bugünü düşünüyordu. İşten ayrılmasına gerek yoktu değil mi?
Babası onun orada olduğunu bilerek bir daha gelemezdi kafeye. Peter üzülmek istedi, ağlamak istedi. Ama Tony Stark onun için bir anlam ifade etmiyordu. Onun için ağladığı günler geride kalmıştı.
Düşünceli çocuk, tam o anda takip edildiğini hissetti. İki kez yön değiştirmişti ve arkasında yürüyen adam da aynı adımları takip etmişti. O hızlandığında hızlanıyor, yavaşladığında yavaşlıyordu. Amatör!
Peter emin olmak için dört kez daha saçma sapan yollara saptı. Bu kadar tesadüf olamazdı.
En sonunda yan sokaklardan birine girip kenarda saklandı. Adam da o tarafa gelince ise üstüne atladı. Adamın cüssesi daha sağlam olabilirdi ama Peter sokaklara alışkındı.
İlk önce yere düşmesini sağladı, daha sonra çok sert olmasa da etkisiz bırakmak için diziyle boğazına baskı uyguladı. En sonunda çantasındaki biber gazını çıkarıp abartmadan gözüne sıktı.
Bir telefon sesi duydu. Adam düşerken telefonu da yeri boylamıştı. Ekranı okuduğunda neler döndüğünü anlamıştı Peter.
Tony Stark... Telefonu açtığında onun sesini duymak duraksattı genç adamı.
"Hey! Çocuk nerede yaşıyor öğrendin mi?
Peter sırıttı.
"Adamlarınız çok amatör Bay Stark."
Telefonu kapatıp babasının numarasını kendi telefonuna kaydetti. Adamı orada bırakıp evine döndü. Ev ödevlerini yaptı.
Ama yatağına geçtiğinde gözyaşlarınu tutamadı. Bu Tony Stark için son ağlayışı olmalıydı. Tekrar kabuslar görüp atak geçirmeye hazır değildi.
Sabah ise her zaman yaptığı gibi okula normalden erken gelmişti. Yine kahvaltı yapmadı. Öğünlerini çok sık ihmal ederdi ve ne kadar fit bir vücudu olsa da sağlığı kötüye gidiyordu.
Peter sınıfa çıktığında dün olanları arkadaşlarına anlattı. Ned çığlıklar atarken Mj ise ona gururlu bir anne gibi bakıyordu.
"Seni de kendime benzettim ha?"
Ned kaş göz yaptı.
"Seven sevdiğine benzer tabii."
Peter ise hala düşünüyordu. Babası küçük sırlarının ortaya çıkmasından korkuyordu. Eline telefonunu aldı, babasına mesaj atacaktı.
Eğer kimseye söylemeyeceğinden emin olursa onu rahat bırakırdı.
Peter: Selam, ben Peter.
Peter: Biyolojik bağımızı sadece dün kafedeki garson kız ve başka bir arkadaşım biliyor.
Peter: O diğer arkadaşım da gerçekten zararsız biri. Onun da peşine adam takmana gerek yok.
Peter: Bunu bil ve beni rahat bırak.
(Görüldü)
Nöbetçi öğrenci sınıfa girip elindeki kağıdı okudu.
"Peter Parker, müdür seni görmek istiyor."
*********
Tony bilerek bu okulu seçmişti. Stark bursu için bir sınav yapacaktı bu okulda. Peter Parker'ı yıllar sonra bulmuştu ve onun zararsız biri olduğundan emin olana kadar peşinde olacaktı.
Dün adamını fark edip yerle bir etmesi onu etkilemişti. Bugün yazdığı mesajlara da cevap bulamamıştı. Okulun müdürü onun eline bir kağıt bıraktı.
"Okulumuzda bilim projelerinde katkı sağlayan öğrencilerin listesi."
Stark kenara geçip incelemeye başladı. Tabii ki ilk sırada biricik oğlu Peter Benjamin Parker vardı. Bu çocuğun bu kadar donanımlı olmasını beklemezdi.
Kapı çaldığında gülümsedi. İyi insan lafının üstüne...
"And ıf you died, that's on me."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like me, irondad/spiderson
Fanfic"Benim gibisin Parker ve bu çok sinir bozucu." Peter, babasından nefret ederken fark etmeden ona benzemeye başlamıştı. Nefret ettiği adama dönüşüyor olması onu daha çok öfkelendirirken, yıllar sonra karşısına çıkan Tony Stark işini daha da zorlaştı...