Tony rahatsızlıkla kıpırdandı. Saat gece yarısını gösteriyordu, içindeki kötü hisse anlam veremedi. Peter saatlerdir odasından çıkmamıştı, sadece akşam yemeği için aşağıya inmişti.
Aralarındaki tartışmada haklı olduğunu biliyordu Tony, oğlunun yaptığı çok tehlikeliydi. Peter de onu anlamış olmalıydı, o olgun bir çocuktu.
O zaman sorun neydi?
Elindeki kahve bardağını mutfak tezgahına bıraktı, Peter'in odasına yaklaştı. Kahvenin bile dizginleyemediği uykusu yüzünden gözlerini kapatıp birkaç saniye durdu.
Kapıyı açtığında oğlunun masasında ders çalıştığını gördü. Gecenin bu saati mi?
"Pete?"
"Tony, uyanık mıydın?"
Babası yatağa oturup yanını gösterdi. "Saat ders çalışmak için çok geç, biraz konuşmak ister misin?"
Peter masa lambasını kapattı, yatağının yanındaki gece lambasını açtı. O da yatağa geçip oturdu, dizlerini kendine çekip karşısındaki uykulu adama baktı.
"Bugün haklıydın, sana her şeyi anlatmam gerekirdi."
"Konu o değil."
Peter gerildi. Ne olabilirdi o zaman?
"Neden duvarlarını yıkmıyorsun bana karşı?" Peter bakışlarını kaçırdı. Babası onun çenesinden tutup tekrardan bakışmalarını sağladı.
"Steve ile konuştum yemekten sonra, konuşarak çözebileceğimi söyledi ve bende onu yapıyorum."
Peter dolu gözlerini tekrardan kaçırmaya çalıştı, yutkunarak sonunda cevapladı.
"Benden çok şey bekliyorsun. Bir anda her şeyi silemiyorum veya kabullenemiyorum. Aylardır tektim, tek çabaladım, çalıştım... Bir anda babam ve ailem oldu. Nasıl kabullenebilirim sence?"
Stark başını salladı. Doğruydu, ama o da sabırsızdı. Oğlunu sarıp sarmalamak istiyordu.
"Geçmişimi öğrendiğin güne kadar benden nefret ediyordun, sonra acıdın bana! Yalan mı?"
Tony itiraz etmek için ağzını açtı ama sinirli çocuk devam etti.
"Neden nefret ediyordun ki? Ben sana ne yapmıştım ki ya? Tanımıyordun bile beni. Tasarladığım projemi sana getirdim aylar önce, neden geldiğimi sormadan kuleden attırdın beni!"
"Ben... Bilmiyorum çocuk, uzak tutmak istedim sadece. Zarar görmeni istemedim belki, haberim yoktu ki yaşadıklarından."
Peter güldü.
"İletişimi koparmasaydın olurdu."
Sustular. Peter devam etti.
"En sevdiğim renk ne baba? En sevdiğim oyuncağım neydi? Favori çizgi filmim neydi? Bisiklet sürmeyi kaç yaşında öğrendim mesela? Biliyor musun? Bana acımana ihtiyacım yok."
Tony yutkundu. Gözleri dolmuştu ve ne yapacağını bilmiyordu.
"Peter, seninle kafedeki karşılaşmamızdan beri bana ne kadar benzediğini düşünüyorum. Ve sorduğun soruların cevaplarını bilmesem de, senin hareketlerini seçimlerini ve kararlarını okuyabiliyorum."
Tavana bakıp birkaç saniye öylece durdu.
"Ne kadar reddetmek istesek de kan bağı lanettir, insanları birbirlerine bağlar ve kaçamazsın. Benden kaçma oğlum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like me, irondad/spiderson
Fanfiction"Benim gibisin Parker ve bu çok sinir bozucu." Peter, babasından nefret ederken fark etmeden ona benzemeye başlamıştı. Nefret ettiği adama dönüşüyor olması onu daha çok öfkelendirirken, yıllar sonra karşısına çıkan Tony Stark işini daha da zorlaştı...