"Şu anda bende nefret ettiği şeyler ileride sevdiği her şey olacaktı, haberi yok."
Hastanenin çatısına çıkıp ayaklarımı boşluğa uzatarak oturdum. Bir sigara yaktığımda bahçeye baktım. Karun'un adamları bahçenin dört bir yanını sarmış adeta kuş uçurtmuyorlardı. Gazeteciler hastanenin bahçesindeki koruma engelini aşmak için çırpındıkları için kafamda bir şapka vardı. Yüzümü gösterecek her şeyden kaçıyordum. Karun'u bu hastaneye getirdiğimizden beri haberi alan gazeteciler buraya doluşmuştu. Tabii onlara da malzeme çıkmıştı ne de olsa büyük iş insanı Karun Kalender vurularak hastaneye kaldırılmıştı. Karun'a ulaşamıyorlardı ama bahçede durup onu ziyarete gelen tüm insanları çekiyorlardı. Şu zamana kadar hep önemli ve tehlikeli insanlar onu ziyarete gelmişti. Üstelik her gelen tıpkı Karun gibi büyük bir konvoyla geliyordu. Sanki Cumhur Başkanı hastane yatıyormuş gibi ülkenin her yerinde seçkin insanlar çıkıp geliyordu.
Ciddi ciddi kocamın bir çeşit aşiretten falan geldiğini düşünmeye başladım. Nerede mafya veya tehlikeli insan varsa adamlarıyla hastaneye gelip ona geçmiş olsun dileklerini sunuyordu. Her gelen kişinin arkasında ordu gibi adam vardı. Hastane yönetimi bile güvenliği hat safhaya çıkarmıştı. Karun Kalender gibi biri onların hastanesinde kaldığı için ona bir şey olacak diye diken üstündeydiler. Sanırım kocam düşündüğümden daha tehlikeli ve önemli biriydi.
Sigaramı içtiğim için ayağa kalktım. Neredeyse akşam olacaktı ama dün geceden beri Karun'u hiç görmedim. Bu sabah uyandığını duydum ama o kadar çok gelen giden vardı ki bir türlü onu görmeye fırsatım olmuyordu. Onun için endişelenen çok fazla dostu vardı. Belki bugün bile sıra bana gelmezdi.
Karun'un odasının olduğu koridora gelince gördüğüm korumalar beni ürküttü. Bu katın tüm koridorlarında onlarca koruma olduğu için burada kalan hastalar da çok tedirgin olmalı. Koridorun sağında ve solunda duran korumaların arasında yürürken şaşkınlığımı gizlemek için kendimi zor tuttum. Önünde geçtiğim her koruma hemen ceketinin önünü düğmeliyor, başlarını eğerek büyük bir saygıyla bana selam veriyordu. İlk günlerde beni zerre kadar ciddiye almayan tüm bu adamların değişimleri müthişti. Sanırım patronlarının hayatını kurtararak nihayet onların saygısını kazanmıştım.
Bu lanet adamların bana saygı duyması için illa birilerini öldürmem mi gerekiyormuş? Sanırım onlara Sanrı'nın karısı olduğumu kanıtlamıştım. Ne de olsa bu adamlar yanlarında kendi gibi gözü kara kadınlar istiyordu. Süslü bir kokona olarak gördükleri bir kadın tek bir gecede hepsini ters köşe yapmıştı.
Karun'un kaldığı odaya yetişmeme az kalmıştı ki Rengin odadan çıktı. Beni görünce hemen kapıyı kapatıp bana doğru yürüdü. Yanıma gelen kadın kaşlarını çatarak, "Ne işin var senin burada, Karun seni görmek istemiyor derhal git!" deyince afalladım. Nişanlısını kurtaran kişinin ben olduğumun farkında mı? Ne demek ne işim var burada? Karun'u buraya getiren zaten benim! Ben olmasaydım şimdiye ölmüş olurdu.
"Demek beni görmek istemiyor öyle mi?" dedikten sonra burada duran korumalardan birine döndüm. "Çağırın gelsin!" dedim. Bakalım yüzüme karşı da beni görmek istemediğini söyleyebilecek miydi?
Rengin telaşa kapılarak hemen kolumu tutup sıktı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diyerek beni buradan uzaklaştırmaya çalıştı. "Burası rezalet çıkartacağın bir yer değil!"
Kolumu sertçe çekerek ondan uzaklaştım ve tekrar korumalara döndüm. "Size çağırın gelsin dedim!"
Korumalar ne yapacağını bilmez bir halde birbirine bakarken içlerinden biri kısık bir sesle, "Bu repliği çok seviyor olmalı," deyince diğerleri gülüşünü saklamak için başını hemen önlerine eğmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKA VE SANRI
General Fiction"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle evlenmek mümkün müydü? Gerçekten nikâhta bile sahtekârlık yapılabilir miydi? Başına gelene kadar Big...