↬ 9. kısım: çay dükkanına geri dönüyorum

52 6 12
                                    

༻✦༺  ༻✧༺ ༻✦༺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

༻✦༺  ༻✧༺ ༻✦༺

Küçükken öğrendiğim ve zihnimin raflarında üzeri hiç tozlanmayan bir insan tuhaflığını size de söyleyeyim: İnsanlar güç için yaşarlar. Bu güç her şey olabilir. Para (kanımca açgözlülerinki), aşk (sanırsam umutsuzların aradığı), aile (bir ihtimal yalnız kalmak istemeyenlerinki), kariyer (yalnızlığı kabullenenlerinki) olabilir bu güç. Başkası için anlamsız onlar için hazine olan bir şeydir bu.

Sihir insanları da bu insanoğlu tuhaflığından payını almış maalesef. Onların ki daha ilginç tabi. Söyledim ya, her şey olabilir bu güç diye. Damarlarında büyü akanlara sınır tanımamak zaten en büyük güçken üstüne bir de hazine diyebilecekleri bir şeye sahip olmak... Sihir aşkına, ne güzel lütuf!

Ama o tozlanmayan tuhaflığın altındaki not da aklımdan hiç çıkmıyor:

Seçtiğin bu güce sahip olduktan sonra başka bir şeye ihtiyaç duymayacaksın. Ona sahip olmak için didindikten sonra sana aradığın huzuru, güveni, mutluluğu verecek olan bir güç bu. Ama onu kaybettiğinde, senden sahip olduğun her şeyi alacak bir lanete dönüşecek.


Sihir adamı Doyoung'un başına gelen de buydu. Sahip olduğu güç annesi mi yoksa insanların rüyalarından beslenen Ruh Avcıları'nın yok etmeye başladığı bu dünya mıydı bilinmez. Ama gözlerindeki çaresizlik hiçliğe karıştığını söylüyordu.

"Bayım!" Junghwan içine kapandıkları büyü alanının sahibini korkuyla dürttü ama Doyoung yerinden oynamadı. Sadece bariyerin ardındaki yok oluşa karşı fısıldadı.

"Bunun neden sona ermesi gerektiğini söyle bana."

Turuncu sahibine seslendi. Uyuyan Güzelin İğnesi parçalanmaya başlamıştı. Sahibi ne yapıp edip onları lanetin içinden çıkarmalıydı çünkü Turuncu'nun ya da yanındaki genç adamın bunu yapacak gücü yoktu. Yalnızca lanetin sahibi laneti kontrol edebilirdi. Ne yazık ki lanetin sahibi de ismi bilinmeyen bir insanoğlu tuhaflığının lanetine kapılmıştı.

Doyoung bu evi, güçsüz bir zihin üstüne inşa etmişti. Eğer olurda başaramazsa yıkmak için inşa etmişti. Her ne kadar soğukkanlılıkla korunmak için büyü bariyerini açmış olsa da hemen şimdi annesinin küllerine karışıp gitmeyi umursamıyordu.

"Bayım!" Junghwan istemsizce onu korumak isteyen avuçlarındaki sihri Doyoung'a fırlattı. Yerinden sarsılan Doyoung, çaresizliği bir kenara bırakıp şaşkınlıkla ufaklığına baktı. Kimseninkinden fazla olmamasına rağmen ilk defa başına geldiği için avuçlarını kontrol edemeyip korkmuştu ufaklığı. Doğru ya, ufaklığı... Ve bir de Turuncu! Yarattığı bu fırtınada onları da sürükleyemezdi.

uyuyan güzelin iğnesi aranıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin