Kırmızı ve Siyah

2.4K 18 3
                                    


Sürekli çalan alarm yapmışlar. Sinir bozucu. Zaten dolapta boş.

Hemen eyeliner , hafif parlatıcı , siyah tayt gri salaş bi kazak takıyorum üstüme ve gergince topluyorum saçlarımı. Tam bi Ardınç kadınıyım.
Edu'yla hafif tempolu koşarak garaja geliyoruz. Araba tutkunu bir manyak olduğumu söylemeliyim. Simsiyah ve son model bir araba. Tam benlik.

Arabaya binmemle çalıştırmam bir oluyor. Harika. Bir kahvaltı ve spor için iyi bir sabah....

Kahvaltı safhası sona eriyor. İstanbul'da spor salonu bulmak kolay olsa gerek . İçeri giriyorum ve yüklü miktarda bi ödeme yapıyorum. Gerçekten çok saçma.

Güneşin en sevdiğim yanı ; gözlükleri. Gerçekten hoş duruyor. Tam arabaya binerken , hiç tanımadığım ama oldukça karizmatik bir adam "Çok yorulmuşsun sen" dedi. Baktım yüzüne, baya da meraklı soruyor. Ciddi yani....
Hiç bir şey demeden hayır der gibi suratına baktım. Erkekleri sevmiyorum. Özellikle böyle kaslı ve karizmatik olanları. Anısı kötü.
"Hırçınım diyosun yani?" tek gözünü kısmış ve havalı bir şekilde. Gerçekten komik. İstemsiz gülümsedim. "Kadınlarla tanışma yolunu eksik buldum." Dedim ve devam eder gibi "...ve zeki?" Dedi. Hiçbir şey deme gereksinimi duymadan arabamın kapısını açtım. Ve Edu da yerini aldıktan sonra cool bir müzik açtık ve alışveriş kararı aldık.

Annem Türk erkeklerinin bazılarının gereksiz yılışıklıklarda bulunduğunu söylerdi ama inanmazdım. Annem haklıydı.

Bu gün İstanbul gecelerini keşfedecektim ve bunun için seksi kıyafetlere ihtiyacım vardı.
Her kadının bayıldığı alışveriş tutkusu, bana hic cazip gelmezdi. Gerçekten sinir bozucu.
Siyah ,dar, mini ve göğüs tarafı asimetrik kesim olan uzun kollu bir elbise kestirdim gözüme. Bu benlikti. Bacaklarımı seviyorum.
İşte akşam oluyor. Kırmızı koyu bir ruj daha koyu bir eyeliner ve siyah stilettolar. Tam bir Ardınç kadını gerçekten.
Ama bu gece sadece dolaşacak ve sigara yakacaktım. Saat epeyce geç olmuştu. İstanbul sokaklarını dolaşmıştım.
***

Eve benimle beraber bir ordu geliyor resmen "Yuh ya napıcam bu kadar şeyi ben " diye mızmızlanarak bir çok torbayı eve çıkardım.
Yine yalnızım. Bu gün de evden yeni bir arayış yoluyla çıkmıştım. Acılarla geri döndüm.
Işıkları açmamla cam duvardan perdeleri de açıldı. Ne teknoloji ama! On dokuz yaşında ki bir kız için oldukça fazlaydı bunlar. Uff aman acılar çok azdı çünkü...

Sert bir kahve kokusuyla beraber acıktığımı hissettim. Sahi eve birini mi almalıydım. Yemek yapsaydı bana. Şişko da yoktu artık. Acıkınca gündüzleri FastFood , geceleri disco olan ufak dükkanına gitmekte yoktu.

Camın önüne bağdaş kurarak oturdum . Yanımda bilgisayar açıktı ve bir çok mail ve saçma salak mesajlar.

Karşımda ki evin yine ışıkları kapalıydı. Kimse yoktu diye düşünürken birden ışıkları açıldı. Perdeler kapalı olduğu için tam olarak tiplerini görmesem de 2 tane uzun boylu genç komşularım olduğunu öğrendim. Gölgelerini görüyorum. Bu hoş değildi gerçekten. İnsanları sevmiyorum.

Çalan slow müziğin etkisiyle derin düşüncelere daldım. Olduğum yere yattım. Yanımda ki sigara paketine uzandım ve yaktım. Kimse umrumda değil....

Plajda gibi yatarken camın önünde sigaramın dumanını içime çekiyor, bir yandan da çalan müziğe eşlik ediyordum. Duygusuzca.

Birden kafamı sol tarafa çevirdim . Karşı evimdeki iki genç adam biri elini cama yaslamış , biri de elini cebine koymuş bir şekilde ben ve Edu'ya bakıp gülüyorlardı.

Bir tanesi gülerken , eli cebinde olan kaşları hafifçe çatılmış bir vaziyette dikkatle bakıyordu. Ne olduğunu anlamadım bi an. Aniden yerimde doğruldum. Bardağı da alıp mutfağa yöneldim. Amerikan tarzda mutfak olduğu için, evin her köşesinden bakan bir insan belimden yukarsını görebiliyordu. Poşetleri yerleştirmeye koyuldum ki. Telefonum çaldı.

"Efendim ?" Dedim soğuk bir sesle. İgrenç bir sırıtmayla "Bakıyorum da toparlanmışsın, aynı o fahişe annene benziyosun" dedi kan beynime toplanmıştı ve elimdeki bardağı sıkarak kırdım. " Annem hakkında doğru konuş piç" diye haykırdım. Sesi kesildi. "Kaçmışsın buralardan, yarım bıraktığın iş sana selam söyler" dedi ve kapattı telefonu.

Hıçkırarak ağlamaya başladım. Anneme öyle diyemezdi. Dememeliydi. Saçlarımı iki elimin arasına aldım. Çaresizdim. Siyah Asya istiyorlardı. Simsiyah. Kurtulmak istiyorum Allah'ım kurtulmak....

ŞEHVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin