Bambaşka

872 19 3
                                    

Hani içinizde bir his oluşur ya, ne olduğunu bilmediğiniz. İşler yoluna girmiştir ve sıra kendinizi düşünmeye gelmiştir. Ama gariptir ki bunu yapamazsınız bomboş etrafa bakarsınız. İşte tam olarak bu durumdayım. İstanbul'a dönüş uçağımda havalanmış durumda.

"Uçağa genelde topuklu ayakkabıyla binilmez." dedi tüm ruh halimi bozan sarışın -çakma sarışın- gözlerinde lens olan bir kız. Ona öldürecekmiş gibi bakarak, "Ama ben bindim!" dedim. Kaşlarımı kaldırmıştım. Hafif yüzünü buruşturarak elindeki kitaba bakmaya devam etti.
Zafer kazanmış gibi kulaklığı tekrar kulağıma taktım ve beni enerjik yapan müziğe yoğunlaştım.

Amerika'da işlerimi halletmiştim. Serdar'la anlaşmıştık ve kin dolu gözlerine inanmayı tercih etmiştim. İşleri o halledecekti. Ama nedense şu an bu bir gram umrumda değildi. Boşvermiştim, mutluydum ve kendimi iyi hissediyordum. Yavaş yavaş göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı. Dejavu yaşıyordum. En son İstanbul uçağına bindiğimde karnımda ki yara uyumama izin vermiyordu ve kulaklık işkence gibi geliyordu. Yavaşca uykuya bıraktım kendimi.

Gözlerimi açtığımda uçak inişe geçmişti. İstemsiz bir gülümseme oldu yüzümde. Bu kadar niye mutlu olduğumu anlamamıştım gerçekten.

Koyu bordo dar ve mini elbiseme siyah lugan yüksek stilettolar eşlik ediyordu. Evet. Üstümdekiler fazla abartı gibi geliyordu göze ama ben hep böyle giyinirdim. Özellikle NewYork sınırları içerisindeyken. Sonuçta annem oranın en ünlü ve saygı değer kişilerindendi. Ve oradan geliyordum daha önemlisi ben Maya Ardınç'ın kızıydım! Olması gereken buydu.

İşlemleri hallettikten sonra havalanının çıkışına doğru ilerlerken bir çok erkeğin gözünün üzerimde olduğunu hissediyordum. Bu garip bir şekilde hoşuma gitmişti.

Park ettiğim arabamı almak için bir miktar para ödedikten sonra arabama bindim ve pozitif Asya'yı dinledim. Simsiyah arabamı çok özlemiştim.Gerçekten mutlu olduğumda yüzüm bir hoş geliyordu gözüme...

Eve doğru yaklaşırken ana caddenin ışıklarında durdum. İstanbul kuru kuru esiyordu. Ve pskopat gibi bütün camları açmıştım

Evet aslında bir pskopattım.

Yanımdaki arabadan müzik sesi yükseldi. Ve yavaşva o tarafa dönerken rüzgar, saçlarımı koyu kırmızı dudaklarıma yapıştırdı. Onları çekerken gözüme giren saçtan dolayı gözlerimi kapatmıştım ve gözümü açtığımda yan tarafımda duran adam alt dudağını ısırıyordu. Garip.

Okan. Evet Okan.

Hafif gözlerimi devirerek önüme döndüm ve o an yeşil ışık yandı. Yanmasıyla gaza yüklenmem bir olmuştu. Evet Asya kelimesinin 3. anlamı
hızdı.

Siteden içeri girerken kumandaya bastım ve önümdeki engelin kalktığını gören güvenliğe elimle selam verdim. Adam şok olmuş gibi bakıyordu. Buzdan insan selam verdi!

Sitenin içine girdiğimde bana doğru koşan Edu'yu farketmiştim. Ne kadar da özlemişim!
Hemen arabayı durdurup ona sarıldım. İki gözünün yukarısına kocaman kırmızı bir dudak izi bıraktım.

Hafifçe kafamı kaldırdım ve Aras'ın geldiğini gördüm. Ama o beni görmüyordu. Arabanın diğer tarafında kalmıştı ve ben Edu'ya doğru eğilmiştim.
İçimde anlamadığım, karnımdan kalbime doğru bulut geçti. Birden heycanlandım. Ne oluyor ki?

"İgor? Nerdesin?" diye seslendi.

İgor mu?

Edu hafif kafasını kaldırmıştı. Bir an Edu'yu daha sıkı kavrayarak o Edu mu diye baktım. Evet Edu'ydu. Aras bir kere daha İgor diye bağırınca Edu koşarak ona gitti. Bense şok olmuştum.

ŞEHVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin