daha önce birbirlerine hiç adım atmamışlardı. şimdi ikiside birbirine koşuyordu. ilk kez az da olsa içindekileri doğru bir şekilde söylemişlerdi. bu atılabilecek en büyük adımdı.jimin korkuyordu. ölümü andıkları her an eşinin kendisinden gideceğini düşünüyordu. ondan ayrılmak isteyeceği son şey bile değildi. ne kadar kavga edip tartışsalarda onsuz yapamazdı. bunu ruh eşi oldukları için söylemiyordu. gerçekten taehyungsuz yapamazdı jimin.
şimdi taehyung'un yazdığı her bir kelime kalbine saplanmıştı. bilmiyordu. eşinin içinde neler yaşadığını bilmiyordu. tek suçlu kendisiydi. taehyung'un ne hâlde olduğunu fark edememiş, çocukça inadı yüzünde bu hâle gelmişlerdi.
göz yaşları çoktan yanaklarını ıslatmıştı. telefonunu yatağın üzerine öylece fırlatıp ayağa kalktığında aynı oynadıkları oyunda olduğu gibi birkez daha düşünmeden, içinden geçenleri söyleyecek ve yapacaktı.
bu gece bir zaferle bitmeliydi.
taehyung her bir kelimeyi ve cümleyi es geçmişti son satırları okuduktan sonra. kendisi için özel olduğunu, kavga etmek istemediğini söylemesi bir yana bitirelim dediği o satırları okurken sanki kalbine binlerce bıçağın batırıldığını hissetmişti.
jimin'den ayrılmayı bir kere bile düşünmemişti. onca kavgalarına rağmen birlikte geçirdikleri güzel günleri yok sayamazdı. kırılıyordu ama mutluyduda. çünkü biricik eşiydi jimin. ondan başkası mutlu edemezdi kedisini. ondan başkasının üzemeyeceği gibi.
ama jimin'in bu konuyu açmasını beklemiyordu. o kadar mı kötüydü ilişkileri? hayır. güzel günlerde yaşamışlardı. jimin bunları unutmuş muydu gerçekten? ruh eşi olmalarına rağmen bitirelim demişti. tamam bu iki seçenekten biriydi. ve taehyung kesinlikle birinci seçeneği seçecekti. ama aklı almıyordu işte. jimin'in böyle bir şeyi söylemesini kesinlikle beklemiyordu.
dolan gözlerini telefondan çekip derin bir nefes almıştı. bu saçma kavgaları bir günde bitirmek belki imkansızdı çünkü gerçektende ikisi zıt karakterlerdi. jimin gündüzse taehyung geceydi. ama anlaşabilirlerdi. kararları yüzünden kavga etmek yerine taehyung'da artık gündüzleri sevebilirdi.
jimin her şeyiydi. ve şimdi her şeyini kaybetmemek için savaşmayacaktı. jimin'e en güzel şekilde yenilecek ve bu geceyi hayallerindeki gibi eşini severek geçirecekti.
bu gece en güzel yenilgi yaşanacaktı.
ikiside aynı anda açtıkları karşılıklı olan odalarının kapıları önünde öylece kalıp birbirlerine bakmışlardı. hızlı hareket etmişlerdi ve şimdi söyleme planları kurdukları tüm cümleler yok olmuştu.
"jimin" demişti bir adım ona doğru giderken. "taehyung" ve eşiyle aynı anda konuşan jimin'de ileriye doğru bir adım atmıştı. bu durum ikisininde gülmesini sağlamış gergin ortamı bir tık olsada yumuşatmıştı.
"sen başla istersen" jimin ellerini birleştirip parmaklarıyla oynarken sözü taehyung'a bırakmıştı. taehyung kelimelerini toparlamak için derin bir nefes alıp vermişti.
karşısında ağladığı her halinden belli olan eşine bakmıştı taehyung. konuşacak pek bir şey yoktu aslında. bir doğru tüm yanlışları silerdi. sadece iki kelime çözerdi tüm olayları.
aralarındaki iki adımlık boşluğu kapatmıştı. parmak ucları birbirine değiyordu. tam olması gereken mesafedeydiler. "gerçekten bitirebileceğimizi düşündün mü?" içini parçalayan, aklındaki tek soru buydu. jimin gözlerinin içine bakmıştı. ilk defa kelimelerini doğru seçmek için özen gösteriyordu.