33' sürpriz

1.2K 86 36
                                    


kızımızın tekmelerini son kez karnımda hissedişimiz... sadece üç gün kalmıştı bunların son bulmasına. heycanımız giderek artarken etrafımızdaki herkes en az bizim kadar tatlı bir telaş içindeydi. çocuklar, annem, babam, bay jeon, namjoon hyung... şimdiden hepsi kızım için birçok şey almış, beni ziyaret etmiş evimizde yapılacak bir iş olmasada kendilerine yapabilecekleri iş bulup yapmışlardı. buna bay jeon da dahildi. koskoca iş adamı, dışardan sert duran alfa benim evimde hamarat dünya tatlısı bir adama dönüşüyordu. jungkook bu konuda kesinlikle babasına benziyordu.

bir de bu heycan ve telaşlarımızın yanında jungkook'un her geçen gün artan korkusuda vardı. gerçekten onun için çok endişeleniyordum. doğumda ne olacağı belli değildi ve ben jungkook'u arkamda bırakıp gitmek, onu böyle büyük bir korkuyla başbaşa bırakmak istemiyordum. bu konuda nasıl küçük bir çocuğa dönüştüğünü en iyi ben bilirdim. en baştaki konuşmamız dışında hamilelik sürecimde birçok kez aynı o gün ki gibi ağlamış korktuğunu dile getirip onu bırakmamamızı söylüyordu. bende ona onu asla bırakmayacağımı söylüyordum. aynı annesi gibi ailece birlikte olacağımızı anlatıyordum ama fayda etmediği, etmeyeceği de yeterince açıktı.

"aşkım" jungkook her an doğurabileceğimi söyleyip bu büyük bahane ile işe gitmiyordu. duyduğum sesinin ardından odanın kapısı açılmıştı. uyandığımdan beri yataktan kalkmamıştım. hareket etmek istemiyordum. bebeğim ve ben bu şekilde fazlasıyla rahattık. jungkook bana doğru gelmiş yatakta kendi tarafına oturup enseme bir öpücük bırakmıştı. "kalkmayacak mısın?"

"kalkmayacağımı söyledim jungkook."

"böyle olmaz ki bebeğim. kalk da biraz yürüyüş yapalım." kafasını omuzumun üzerinden uzatırken yanağını yanağıma yaslamıştı. "halim yok."

"o zaman doktora gidelim"

"başlama yine." seslice oflayarak geri çekildiğinde bende yarım açık tuttuğum gözlerimi kapamış elimide büyük karnımda gezdirmiştim. "ben yapayım mı?"

"ben yaparım. sen keyfine bak." tekrar bana yaklaştığında elini karnımın üzerindeki elimin üzerinde hissetmiştim. "tüm önceliğim sizsiniz. bırak da ben yapayım." daha fazla uzatmadan dediğini yaparak elimi çekmiş karnımı okşamasına izin vermiştim.

"korkmuyorsun dimi?" gözlerimi kapatmış jungkook'un karnımı okşayan eli altında kestirme planları kurarken aramızdaki sessizlik bozulmuştu.

"doğumdan mı?"

"evet."

"biraz." uykulu sesimle kısı bir cevapla sorusundan kaçmak istemiştim ama bu mümkün değildi. "hep yanında olacağım yoongi. ne olursa olsun hiç bırakmayacağım sizi." burda kast ettiği ölsek bile bizimle birlikte öleceğiydi. evet, ruh eşlerimiz öldüğünde kurtlarımız bu acıya dayanamazdı. yinede açık bir şekilde böyle konuşmasını istemiyordum.

"biliyorum aşkım." birkaç dakika daha sessizlik olurken yine bir soru daha eklenmişti. "sence doğum çok uzun sürer mi?"

"bilmiyorum."

"uzun sürerse dayanamam ben-"

iç çekip karnımın üzerindeki elini tutmuş yatakta ona doğru dönmüştüm. şaşkınlıkla bana bakıyordu. resmen şu on dakikada delirtmişti beni. "jungkook'um on kere konuştuk bunu dimi?" kafasını sallamakla yetinmişti. "bir şey olmayacak. ne kadar sürerse sürsün sabırla bekleyeceksin. daha öncede dediğim gibi kendini kötü hissedersen evimize gelip burda beklersin bizi."

"öyle şey mi olur aşkım?" elini yumuşakça saçlarımda gezdirmişti. ona bu konuda daha fazla bir şey söylemeyecektim. son karar onun olmalıydı. "kalkmıyor muyuz şimdi?" gözleri yüzümün her bir santiminde gezerken gülmüştüm. "sende kalkmıyorsun yani?"

grace ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin