9.

65 8 22
                                    

"Five.." Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda, ağrıdan dolayı tıslayarak geri kapattım. Canım acıyordu. Her yerim. Birkaç saniye bekledikten sonra gözlerimi yavaşça açtığımda, elimle yüzümü kaşımak istedim ancak bunu yapamadım.

Ellerim olmadığından değil,
Bağlı olduğundan.

Hızla yerimden doğruldum ve ellerimi sertçe çekmeye çalıştım. Ancak koltuğa kelepçelenmişti. Etrafıma bakımdığım sırada, bir dişçi koltuğunda oturduğum fark ettim.

Bir tane uşuk sadece benim üzerindeydi ve etraf karanlıktı.

Ölmüş müydüm? Daha neler.

"Five?" diye seslendim korkuyla.

Karşılığında ise gür bir kadın kahkahası aldım. Karanlıktan ışığa çıkan kişiyle gözlerim kocaman oldu ve kalbim sinirle çarpmaya başladı.

"Sen..." diye mırıldandı zar zor. Gülümsedi ve yüzünü buruşturup sesini inceleyerek taklidimi yaptı.

"EVET ben!" Kahkahası odayı inletti. Yüzündeki zevkli ifadeyi dağıtmak istedim. Onun aksine benimkinde intikam dolu bir ifade vardı.

"Bana bak, çok olmaya başladın, sikerim senin o olmayan beynini." Eliyle çok konuşuyorsun der gibi bir haraket yaptı.

"Bla bla bla. Kes artık sesini. Birazdan bu odayı terk edeceğim ve bağırdığında kimse seni duymayacak. Sadece sne ve sessizlik olacak." Işık tamamen yandığında, Vanya'nın daha önce kaldığı yerle kanım çekildi.

Burası ceza için kullanılan bir yerdi ve dışarıya Bi milim ses gitmiyordu. Eğer burada kalırsam kimse sesimi falan duymadı ve sıçardım.

"Derdin ne orospu? Ne istiyorsun benden, bizden?" Sinirle çıkan sesime karşılık ellerini arkada bağladı ve şirin gibi gözükerek; "Sadece tatlış bir intiakmcık." dedi.

Göt beyinli at kılıklı fare kulaklı zürafa boylu aslan bıyıklı kertenkele kuyruklu Akrep sinsisi balina. Amına koyarım sesin yarak.

"Peki."

Gülümsedi ve yanımda ayrılırken kapıyı açtı. Açtığı gibi ses tellerimi incitecek kadar bağırdım. Panikle, "Seni adi pislik!" diyerek çıktığı gibi kapıyı kapattı.

Five duyarsa gelir.

****

Kaç saat oldu bilmiyorum ama gelmedi.
Gelemedi mi bilmiyorum, ama gelmedi.

Ağlamaktan şişen gözlerim ağrımaya başlamıştı ve yaram kanıyordu. Pansuman yapılması gerekti. Vanya salağı da pansuman falan bilmezdi. Gerzeğin teki.

"Ses deneme!" Kulağımdan çıkan cızırtı ile irkildim. Diego nun sesiydi bu. Hayvan herif çok bağırmıştı ama oydu!

"Bağırmasana Diego salak mısın?" FIVE!

"Baba, o kendini bir şey sanan ukala egolu zaman zımbortısı çok konuşuyor." Stanley'in sesiydi! Diego un yanındaydı muhtemelen. Five derince bir iç çekti.

"O zaman zımbırtısına yıllarımı verdim bücürük." Çatalaşşan sesimle konuştuğum sırada tam 2 dakika boyunca ses gelmedi.

"Five... Bu..."

"Göreve, Diego. Kulaklığı kapat."

Ufak bir cızırtı, ve kapanan kulaklıklar birlikte şoka girdim. "N..NE?"

Kulaklık birkaç dakika içinde tekrar açıldı. "Çıkartın beni buradan! Diego yardım et! Lütfen! Five senin a-"

"Bizden kurtulmak için bodrumda saklanıyormuşsun ya, kalmaya devam et orada." Diego un imalı sesiyle kaşlarımı çarptım. Bileklerim çok ağrımıştı.

"Ne diyorsun sen? Vanya zibidisi tıkadı beni buraya ve ölüyorum burada! Yaram çok kanıyor ve aptal kız unuttu!"

Bunları dedikten birkaç dakika sonra odada bir ışınlanma sesi işittim. Ona kırgındım. Sürekli kavga eder barışırdık ama aşıktık işte.

𝘼𝙨𝙝𝙠𝙚𝙣𝙖𝙯𝙞 𝙤𝙛 𝙇𝙤𝙫𝙚|| 𝙁𝙞𝙫𝙚 𝙃𝙖𝙧𝙜𝙧𝙚𝙚𝙫𝙚𝙨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin