13. SEZON FINALİ

73 11 24
                                    

Bu bölüm için çok üzgünüm. Bu yüzden elimden geldiğince uzun yazmaya çalışacağım... Final ile karşınızdayım. :'))

Üzülmeyin lan sezon finali.

Bu bölümü bu kadar erken atmak istemezdim ama sanırım böylesi daha iyi. Aklımdaki final bizleri üzebilir, belki de mutlu edebilir. Spoiler vermeyelim...

Bir sonraki kurgum için de ideal bir seçim oldu ama...

... Sanırım ağlıyorum...

Sevildiniz, keyifli okumalar.

Bazen sustuğumuz için dilsiz sanarlar.

Bazen kötü olmayı seçtiğimiz için, iyilik denir bilmeyiz sanarlar.
Bazen cevap vermediğimiz için ucube sanıp dalga geçerler.

Ve bazense, aşık olduk diye suçlu sayarlar.
Aşk suçtur çünkü.
2 kişiden her zaman, daima birisi ölür. Karşı taraf onu öldürür.

Bazense öldürmek zorunda kalır.

Hatalar olgunlaştırır, büyütür. Yaş ilerledikçe değil de, hatalarına göre büyürsün. En büyük hatalar, kaybedişlerin sırrını bozar.

Ölüm basit bir kelime. 4 harften oluşuyor. 2 hece. Ama bu kadar basit bir kelime, sanırım betimlenmesi en uzun kelime olabilir.

"Ne zaman gitti?" Diego kısılan sesiyle bana döndüğünde, kızarmış ve şişmiş gözlerle ona geri döndüm. Yutkundum acıyla. Boğazımdaki yumru un gitmesi için Yutkundum. Gitmedi. "3 saat önce." dedim kısılan sesimle. Çatallıydı da.

Lavinia'm solmuştu belki de.

Belki de yetişemeyecektim.

Diego sadece ruhsuzca kafasını salladı. Öylesine suçlu hissediyordum ki... Öylesine kötüydüm ki... Çok kötüydü. Çok fazla. Klaus bile kötüydü. Öylece oturuyordu. Onun da üzgün olduğu çok belliydi.

"Ne zaman dönecek?" diye sordu  Allison.

Acıyla güldüm. "Dönmeyecek."

Gözler bana çevrildiğinde benim bakışlarım hala yerdeydi. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Bu sözümün ardından Vanya daha çok ağlamaya başladı. "O geri dönmeyecek." dedim yenilemek ister gibi. Gözlerimi diktiğim boşlukta oyaladım. Kaç saat olmuştu? 3 mü? Kokusunu özlemiştim. Onu özlemiştim.

"Sen ne zaman gideceksin?" Luther kafasını kaldırıp bana baktı. Ona dönmeden cevap verdim. "Kapsül geldiğind-" Tam o an kapsül geldi. Hepimiz bir an da ayağı kalktığımızda koşarak kapsülü elime aldım. Ellerim delicesine titrerken kafamı kaldırıp baktım. Sanki gelip elimi tutacaktı.

Kapsülü titreyen ellerimle açarken burnumu çektim. Kapsülü açtığımda içinden sadece bir not çıktı. Kaşlarımı çattım ve notu düz çevirip okudum.

"Yola çıkabilirsin. Merak etme yaşıyor, şimdilik. :)"

Notu yere bıraktığım gibi ve onun dediği gibi silahımı almadan öylece evden çıktım. Çanta, ikinci evimdeydi. İkinci evime giderken sürekli tökezledim. Sürekli düştüm. Ama kaldıran kimse olmadı. Ben Five olmadan bir hiç miydim? Hayır. Sadece ona çok alışmıştım, çok aşıktım. Ve alıştığım, aşık olduğum birini kaybedince ben de kendimi kaybederdim.

Eve gittiğim gibi üst kata çıktım ve çantayı aldım. Çantayı açtım ve onunla beraber kendimi komisyonda buldum. Her yer paramparçaydı. Hıçkırarak etrafıma baktım. "FİVE?" Etrafıma dönerken bu paramparça yerde sadece bir yaşam belirtisi aradım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 10, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝘼𝙨𝙝𝙠𝙚𝙣𝙖𝙯𝙞 𝙤𝙛 𝙇𝙤𝙫𝙚|| 𝙁𝙞𝙫𝙚 𝙃𝙖𝙧𝙜𝙧𝙚𝙚𝙫𝙚𝙨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin